Geçen hafta yazacaktım, olmadı. Bu haftaya kaldı: Deniz Baykal’ın CNN Türk ekranında arzı endam etmesinden bahsediyorum. Mühim kelamlar edeceği, programın bir iki gün öncesinden anons edilmesinden belliydi. Nitekim etti de. 2007 Cumhuriyet mitinglerinin ateşli Ak Parti ve Erdoğan muhalifi Baykal Erdoğan’a, Erdoğan’ın Türkiye vizyonuna hatırı sayılı bir destek verdi.
Şaşıranlar, hayretle karşılayanlar oldu elbette. Ama o kadar da değil. Peki neden? Nasıl oldu da, laikliğin şaşmaz bekçisi olarak bildiğimiz Baykal’ın Erdoğan’a verdiği bu desteğe o kadar da şaşırılmadı? Hem de, Erdoğan memleketi, laiklerin o çok sevdiği deyimle, ‘Ortadoğu bataklığında’ tutmakta bu kadar ısrar ederken. Şaşırmayanlardan biri olarak Baykal’ın bu ‘sürpriz’ çıkışına niye o kadar şaşırılmadığına dair basit bir cevabım var: Baykal yalnız değil. Bir dönem nefret ettikleri Erdoğan’ı şimdi kendilerine yakın bulan laiklerin sayısı hiç az değil ve usul usul Erdoğan’a yaklaşıyorlar. Haddizatında, Erdoğan’a yaklaşanlar kervanına en son eklenenlerden Baykal. Ama küçümsememek de lazım, eklenmesiyle kervana görünürlük, şahsiyet kazandıran biri oldu Baykal, eklenmek isteyen başkalarına cesaret de vererek.
Peki, aslında ne oluyor? On sene önce hayal dahi edilemeyecek bu yan yana gelmelerin sebebi ne? Yine basit bir cevabım var: Türkiye’de müesses nizamın kimyası yenileniyor, aslında yenilendi bile. Ne 28 Şubat’ın dindarları dışlayan müesses nizamı var artık, ne de laikleri, Ergenekon’u filan dışlamaya koyulan son birkaç senenin müesses nizamı. Dindarların ve laiklerin elitleri yeni bir müesses nizamda anlaşmış görünüyorlar. Ergenekon’un, Perinçek’in, Özkök’ün, baro başkanının, şunun bunun Erdoğan’a yakınlaşmaları hiç boşa değil. Memlekette yeni bir müesses nizam kuruluyor.
Peki sebep? Yüz, belki iki yüz senenin bu ayrı telden çalanları, cenneti ötekinin kendisine itaat ettiği memleket zannedenler, ne oldu da şimdi felahı bir araya gelmekte buldular? Makro sebepleri konuşmak uzun iş: Ama uzun süren mücadelenin getirdiği yorgunluk ve bir diğerini tanımayı kaydetmeden geçmek olmaz. Hem yoruldukları hem de birbirlerini daha iyi tanıdıkları için şimdi birlikteler yeni müesses nizamın kurucuları.
Ancak bu yeni bir araya gelişin ‘yakın’ sebepleri daha önemli. O yakın sebepler de malum: Kürd meselesinin Türkiye’de ve Suriye’de aldığı hal ve eskinin Batı müttefiki olma halinin sağladığı konforun ve güvenin Kürd meselesinin bu yeni halinde çalışmıyor oluşu. Haddizatında, tam da bu iki durum arasında, Kürd meselesinin aldığı yeni hal ile Batı müttefiki olmanın eskisi kadar konfor sağlamaması arasında olduğuna inanılan bağlantı yeni müesses nizamın kuruluş motifini oluşturuyor. Yeni müesses nizamın yakın sebebi tam da bu: Dindar ve laik elitlerimizin, memleketin bekasını tehdit edenlerin dindarlar ya da laikler değil, Kürdler ve onların arkasındaki Batı olduğunda uzlaşmış olmaları. Yeni müesses nizamımızın arkasında, Baykal’ın CNN Türk ekranlarında arzı endam etmesiyle iyice billurlaşan bu yeni dizilişin arkasında bu ortak kanaat var.
Yeni müesses nizamımızın billurlaşmasının işaret ettiği enteresan bir vakaya değinerek bitireyim. Malum, dindarlar ve laiklerin Türkiye tahayyülleri arasındaki gerilimi Sultan Abdülhamit ve Enver ya da Mustafa Kemal Paşa figürleri üzerinden anlatmak hep çok sevildi. Tarafların bu iki figür arasına koydukları mesafe son zamanlarda zaten azalmıştı ama galiba artık şunu teslim etmenin zamanıdır: Sultan Abdülhamit ve Enver ya da Mustafa Kemal Paşa aynı devletin iki ayrı bağlamda sergilediği iki çehreydi. Şimdi enteresan olan bu iki ayrı çehrenin yüz sene önce olduğu gibi arka arkaya değil, aynı anda, birlikte, melezlenmiş bir biçimde sergileniyor oluşu.
Çok hayırlı olmayacağını, çok uzun da sürmeyeceğini kestirmek zor değil; lakin, canı gönülden temenni edelim ki bu melezlenmenin sonuçları büyük yıkımlar olmasın. (basnews)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.