2003, Irak’a saldırı, Saddam devriliyor, Irak yavaş yavaş bölünüyor; önce Bağdat- Kürt çatışmaları, arkasından Sünni-Şii kavgaları yoğunlaştırılıyor.
Kuzey Irak Kürdistan’ı ABD ve AKP’nin siyasi, iktisadi ve askeri destekleri ile yavaş yavaş bağımsızlaştırılıyor. Meclisi, askerleri, iktisadi kurumları ve hükümeti ile, “fiilen bağımsız bir konuma sokuluyor.”
Erbil, bölgenin Beyrut’u haline dönüştürülmeye başlıyor.
-2010 ve 11’ler; Arap baharı diye bir “ucube” yaratılıyor. Yemen’den Libya’ya her ülke yıkılıp parçalanıyor; kan gövdeyi götürüyor.
Bu arada, Kürdistan’ın tamamlanması için Suriye’den de önemli bir parça koparılması ve ülkenin bölünmesi gerekiyor.
Ve Suriye Kürdistanı
Yine ABD, AB ve AKP’nin önemli katkıları ile Esad’ı devirmek gerekiyor. Çünkü Esad, ülkenin üniter yapısı için en büyük güvence.
Suriye’de “muhalifler” olarak paralı askerler ve terörist gruplar kullanılmaya başlanıyor. Bunlara ek “IŞİD” diye bir canavar yaratılıp ortalığa salınıyor. Irak ve Suriye darmadağın. Radikal dincilerin vahşetle ele geçirdiği yerlerden daha sonra ABD ve AB güçleri tarafından IŞİD çıkartılıp Kürtlere adeta teslim ediliyor. Bu arada zavallı Türkmenler hem Suriye hem Irak’ta katlediliyorlar, kaçmak zorunda bırakılıyorlar, Ankara seyrediyor.
Türkiye’nin Suriye sınırında 700 kilometrelik bölümde artık Suriye devleti (ve Esad) yok; Batı Kürdistan oluşturuluyor.
ABD, AB ve Ankara’nın katkıları ile tabii. Ancak, IŞİD’in doldur boşalt operasyonlarını da unutmamak gerek.
Sonuçta Irak Kürdistan’ından sonra Suriye Kürdistan’ı da kuruluyor.
Bütün bunlar “komplo teorisi” filan değil, yaşanmakta olan somut gerçekler. Bunlara “yok” diyenler ya aptalı oynuyorlar ya da gerçekten öyle olanlardır.
Ya Türkiye’deki durum?
Türkiye’de de “süreç”, Irak ve Suriye’dekinden farklı olarak, “yumuşak geçişle” yürütülmek isteniyor.
HDP’nin seçimlerdeki başarısı, “fotoğrafı ve coğrafyayı” ortaya koymuştur.
-PKK elde silah beklemektedir. Bu “duruşta” HDP, Kandil ve İmralı’nın desteği vardır.
Demirtaş’ın “HDP Türkiye partisidir” ifadesi, nasıl bir Türkiye sorusunun yanıtı alınmadan verilemez; sadece “muğlak” bir ifade olmaktan ileri gidemez.
Konuya kafa yoranların aklındaki sorular şunlardır:
-PKK elde silah bekliyor, “açılımdan Irak ve Suriye’de olduğu gibi, talepler karşılanmaz ise silahlar konuşur” mu demek isteniyor?
-Açılımı “siyasal özerklik” ile sonuçlandırıp Erbil ve Kobani ile örtülü bir entegrasyona mı gidilmek isteniyor?
Dört siyasal parti de kamuoyu önünde bu soruları dile getirip “açılımdan ne anladıklarını ortaya koymaktan korkuyorlar.” Hele koalisyon pazarlıkları yapılırken.
-AKP’nin bütün derdi, hesap vermeden iktidarda kalabilmek,
-CHP, sistemle ve ABD ile karşı karşıya gelmeden, bir “orta yol” bulabilmek,
-MHP, “tabanı ile zıtlaşmadan iktidarı bir kenarından tutabilmek,”
-HDP ise “nihai amacına ulaşmak için” iç dinamikleri ve Batı’yı kullanıp basamak atlamak istiyor.
Açılımın sonunda nereye varacağını dört parti de iyi biliyor. Biri dışında hepsi aptalı oynuyorlar. Diğer bir deyişle, “her partinin kendine göre farklı bir açılımı söz konusu.”
Ancak HDP hariç diğerleri, “sistemle karşılıklı çıkarları dengeleyecek bir çıkış yolu bulmadan” Türkiye’ye yararlı olamazlar. HDP için zaten “stratejik hedef, sistemle örtüşmeyi öngörmektedir.” Tabii tek yanlı olarak.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.