2 il, 7 ilçe ve 5 beldede önceki gün yenilenen yerel seçimlerde gözler tabii ki Yalova ve Ağrı’daydı. Her iki ilde de az farkla kaybetmiş olan AKP’nin itirazları üzerine yenilenen seçimlerden Yalova’da CHP, Ağrı’daysa BDP yeniden galip çıktı. Başbakan Erdoğan’ın bizzat kolları sıvaması, iktidar partisinin bütün imkanlarını seferber etmesi ve bakanların seçim bölgesine akın etmesine rağmen ortaya çıkan bu sonuçtan birçok mesaj çıkarmak mümkün. Ayrı ayrı değerlendirmeye çalışalım:
Yalova :
CHP adayı Vefa Salman 30 Mart’ta 6 oy farkla kazanmıştı, ikinci turda fark 228’e çıktı. Bu durumdan hareketle, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri için CHP ve MHP tarafından dillendirilen “çatı adayı” formülünün pekala başarılı olabileceği yorumları yapıldı. Çünkü yapılan ilk hesaplamalarda 30 Mart’ta MHP ve HDP’ye oy vermiş bazı seçmenlerin bu sefer CHP ve AKP’ye yönelmiş olduğu, aslan payının da CHP’ye düştüğü anlaşılıyor.
Yalova’da “çatı adayı” formülünün kendiliğinden hayata geçtiği ve tutmuş olduğu açık. Ancak Yalova’nın tüm Türkiye’yi ne derece temsil ettiği tartışmalı. Özellikle Karadeniz, İç ve Doğu Anadolu’daki MHP seçmeninin, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda AKP ve CHP adayları başbaşa kalması halinde, tercihlerini mutlaka CHP’den yana yapacağının bir garantisi yok.
Bununla birlikte tekrarlanan Yalova seçiminin önce CHP, kısmen de MHP’ye moral verdiği, onları Çankaya seçimlerinde olumlu anlamda motive ettiği kesin. Benzer bir şekilde, AKP’liler de herhalde bu seçimi tekrarlatmış olmaktan pişman olsalar gerek.
Ağrı :
İktidar partisi yöneticileri benzer bir pişmanlığı Ağrı konusunda da yaşıyor olmalılar. Zira BDP adayı Sırrı Sakık 30 Mart’taki 10 oyluk farkı 2579’a çıkarma başarısı gösterdi. Ağrı seçimleri üzerine şu notları düşebiliriz:
1) 30 Mart öncesi, çözüm sürecine karşı olan bazı odakların ortaya attığı “AKP Güneydoğu’yu bilerek BDP’ye terk etti” spekülasyonunu tekzip etmek için Ağrı seçimleri tek başına yeterli olabilir: 30 Mart sonrası oylar defalarca sayıldı, ardından itirazla seçim yeniletildi ve nihayet Erdoğan başta olmak üzere AKP’nin birçok ağır topu buraya taşındı. Ama olmadı.
2) Ağrı seçimleri, Kürt seçmen için yerel seçimlerde bile “kimlik” konusunun “hizmet”ten önce gelebildiğini gösterdi.
3) Ağrı, Kürt siyasi hareketinin geleneksel olarak en az etkili olduğu yerlerden biri olarak bilinirdi. Gerek bir önceki genel seçimler, gerekse yerel seçimler bu geleneğin aşındığını, Ağrı’nın da Diyarbakır, Batman, Şırnak gibi illerle aynı lige terfi etmekte olduğunu gösterdi.
4) BDP yerel seçimlerde hiçbir il belediyesini kaybetmediği gibi, Mardin ve Bitlis’ten sonra Ağrı’yı da AKP’den almayı başardı. Böylece Şanlıurfa, Ardahan, Muş ve Bingöl dışındaki tüm iller BDP’nin denetimine girdi. Sonuçta Kürt siyasi hareketinin “demokratik özerklik” konseptini hayata geçirmesine elverişli bir yerel yönetim zemini ortaya çıkmış oldu.
5) Ağrı seçimleri, bütün eleştirilere rağmen çözüm sürecinin devam ettiğini, bundan hem iktidar partisinin, hem de ve asıl olarak Kürt siyasi hareketinin olumlu manada istifade ettiğini gösterdi.
Diyanet’e takdir
Soma faciasının ardından camilerde okutulan Cuma hutbesi nedeniyle Diyanet İşleri Başkanlığını eleştirmiştim: http://rusencakir.com/Bosuna-umutlanmayin-Diyanet-hep-ayni-Diyanet/2667
Dün Mardin’deki İl Müftüleri İstişare Toplantısı’nda uzun bir konuşma yapan Başkan Prof. Mehmet Görmez, bu faciayı kadere bağlama yaklaşımlarını açık ve vurgulu bir şekilde eleştirmiş. “Nasıl ki, sonuçlar karşısında müminin metâneti önemliyse sebepler karşısında da feraseti o kadar önemlidir” diyen Prof. Görmez’in konuşmasını şu bağlantıdan okuyabilirsiniz: http://www.diyanet.gov.tr/tr/icerik/il-muftuleri-toplantisi-mardin %E2%80%99de-basladi%E2%80%A6/15978
Keşke onun bu yaklaşımı sıcağı sıcağına hutbeye de yansımış olsaydı. Neyse, zararın neresinden dönülse kârdır.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.