Şu ana kadar yapılan açıklama, değerlendirme ve yorumlara baktığımda, şu berbat 2011 yılını kapatırken başımıza gelen Roboski faciasından gereken dersleri çıkarmadığımız, kolay kolay da çıkaracağa benzemediğimiz duygusuna kapılıyorum.
Meramımı anlatabilmek için başlıktaki soruyu ele almak istiyorum: Evet, F-16’ların bombardımanıyla Şırnak Uludere’nin Roboski (Ortasu) köyünden 35 vatandaşımız değil de 35 PKK’lı hayatını kaybetmiş olsaydı ne olurdu?
Herhalde çok şey değişirdi. Öncelikle, başta haber kanallarımız olmak üzere medyamız bu kadar pısırık davranmaz, kamuoyunu hızlı bir şekilde olaydan haberdar ederdi. Hükümet ve iktidar partisi de uzun bir süre ortadan çekilmezdi, örneğin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin “görüldüğü gibi terörün belini kırıyoruz” mealinden açıklamalar yapardı.
Ve tabii ki “istihbarat zaafı”ndan değil “istihbarat zaferi”nden söz edilirdi. Örneğin “Heronlar buluyor, jetler vuruyor” türünden yorumlar yine ortalığı kaplar; TSK’daki son yapılanmanın ardından asker-sivil koordinasyonunun mükemmel bir şekilde sağlandığı vurgulanır ve bu kez gerçekten sonuç alınmak üzere olduğu müjdesi verilirdi.
İki farklı kamuoyu
Ne var ki ülkenin bir bölümünü sevince boğacak böylesi bir gelişme, ülkenin diğer bölümünde acı ve kedere yol açardı; tıpkı son Kazan Vadisi, Cudi Dağı operasyonlarının ardından yaşandığı gibi. Artık şunu kabul etmenin zamanı geldi de çoktan geçiyor: Bu ülkede uzun bir süredir, Kürt sorunu söz konusu olduğunda iki farklı kamuoyu bulunuyor. Örneğin öldürülen PKK militanları için sevinen çok fazla Kürt bulamazsınız. Bu gerçeği, “Öldürülen PKK militanları için üzülmeyen çok fazla Kürt bulamazsınız” diye de ifade edebiliriz.
Diğer bir deyişle, bu ülkenin Kürtleri, F-16 bombalarının kurbanlarının PKK militanları değil de kaçakçılıkla iştigal eden Roboski köylüleri olmasından en fazla, “bir başka türlü” üzülmüşlerdir. Bu tür “kaza”ların onları PKK’ya daha da yaklaştırdığını ileri sürmek için de çok derin analizler yapmaya gerek olmadığı ortadadır.
Yüzsüzler
Dün de yazdığım gibi, bu facianın bir “kaza” olduğuna, yani muhtemelen bir istihbarat yanlışından kaynaklandığına inanıyorum. Ama asıl yanlış, iç içe geçmiş olan PKK ve Kürt sorunlarının, Heronlarla, F-16’larla, bombardımanlarla, kısacası silahla çözüleceğinin sanılmasıdır. Dolayısıyla bu facianın sorumluluğunu herhangi bir kişiye, gruba yüklemeye çalışmak son derece anlamsız olur. Hele devletin son dönemde yürüttüğü sertlik politikalarını tasarlayanların, uygulamaya koyanların ve bunları kayıtsız şartsız destekleyenlerin, kendi eserleri olan bu faciadan şunu ya da bunu sorumlu tutmaya yüzleri olmasa gerektir. Ama gördüğümüz gibi yüzsüzlükte sınır tanımıyorlar.
Özetle: Yeni yılda yeni Roboski faciaları yaşamak istemiyorsak çözümü silahlarda aramaktan bir an önce vazgeçmemiz gerekiyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.