• BIST 9549.89
  • Altın 3005.985
  • Dolar 34.5383
  • Euro 35.9979
  • İstanbul 5 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 0 °C
  • İzmir 7 °C
  • Berlin 4 °C

Ünsal Oskay

Ece Temelkuran

Hayattaki temel seçimlerden biri de şudur: ‘Roma’da Romalılar gibi’ deyip, içini bulandıran eşitsizliğin ezenler tarafına mı atacaksın kendini, yoksa ‘ayrıcalıklı’ olmanın utancına dayanamayıp ezilenlerden yana bir hakkaniyet adımı mı atacaksın? Ezilenler tarafında durmanın sonucu olan yaraları, kendin gibi olmamaktan her zaman daha katlanılır buluyorsan, cevap açık.

Herkesin ‘biri’ olduğu sahneler içinde sen de kendine sahneni mi kuracaksın bir gayret, yoksa ‘sahne almadan’ yaşamayı göze alacak mısın?

Kimi ortalama ruhların yağlı yağlı bir gayretkeşlikle birer ikişer sosyal merdivenleri çıkmasını kahırlı, sessiz bir gülümsemeyle izlemeyi mi yeğleyeceksin, yoksa sen de mi o yarışa katılacaksın ‘gamsız aklın ebedi gün ışığıyla’?

Ağırlıksız göğüs

Kimi insanlar, galiba yani, içinde katıksız bir eşitlik duygusuyla doğuyor. Kitaplardan ezberlenmiş bir bilgiden, hatta sosyalizmden bile söz etmiyorum. Hatta insanlığın hunhar resmine baktıkça kısmi bir delilikten bile bahsediyor olabilirim.

Ölmüşlerin, kıyameti berzahta beklerken ruhlarının kristalize olmasından söz edilir. Bu dünyada edinilmiş, üzerimize yapışmış, yapıştırılmış her şeyden arınarak ne isek o kalışımızdan bahsedilir. Kimilerimiz işte bu dünyada da berzahtaki halleriyle, bir ‘hiç kimse’ olarak olmayı becerirler. Özellikle ‘biri’ olmaya karşı durdukları için bile değil, sadece içleri almadığı için öteki türlüsünü, bütün insanlarla eşit olduklarını hissederler. Başka türlüsünü hissetmesini bilmezler belki. Hayret ve merak halinde asılı kalır ruhları, bu yüzden Roma’da rütbeler dağıtılırken göğüsleri ağırlıksız kalırlar. Sadece insan olarak olurlar...

Benjamin’i bulmak

Bir insanın, benim de ezeli ve ebedi kahramanım olan Walter Benjamin’i Türkçeye çevirmesi bir tesadüf değildir. Hanna Arendt’lerin, Adorno’ların, Heidegger’lerin çağında bir zarif ‘hiç kimse’ olarak kalmayı seçmiş bir adamı ‘Türkçede söylemek’ için o sesin evvela kalbinde tınlaması gerekir insanın. Resim yaparken, taşlarla oynarken, bir şeye bakarken nasıl kaybederse bir çocuk kendini, o kaybediş haline, adanmanın o kadim zanaatkârlığına gönül vermiş olması gerekir. Kalabalıklara baka baka, hayret ve merak mertebesinde ne kadar az insan olduğunu görüp ruh kardeşini arıyor olması gerekir. Sadece insan olduğumuz için eşit olduğumuzu, en derin anlamıyla bu bilgiyi kavramış olması ve bu bilginin kederiyle dünyayı, insanlık tarihini dört dönüyor olması gerekir.

Sevinci hor görmek

Bugün, televizyonda öfkeli adamlar konuşuyor. Kalbi kırık kadınlar bu kırığın hesabını soruyor. ‘Kürtler neden bu kadar seviniyor?’ diye kızıyor insanlar. Dün telefonda Yaşar Kemal dedi ki oysa:

“Sevinç, insanın en insana benzediği halidir!”

İnsanların sevinme hakkını bile hor gören, bunu nispet yapmak sananlar ne kadar eşit görürler kendilerini o insanlarla? Bunu düşünüyorum mesela. Hepimizin içine kaçmış bir zalim var aslında. Ne kadar ehlileşse de eşitliği bütün anlamlarıyla kabullenmeye hazır olmayan bir zalim. Hasretle o tam ve eksiksiz eşitliği beklemek... Berzah’ın bir gün bütün dünyayı ele geçirmesini beklemek, hasretle...

Kıdemli ‘eşit’

Edi vardı bir zaman. ‘Bir Bizi Gözetliyor’ yarışmasında bir çocuk. Ben de mevzuyla ilgili çağırılmışım ahkâm kesmeye bir televizyon kanalına. Edi savundukça savunuyor yarışmayı. Ben popüler kültürle ilgili bir şeyler söylemeye çalışıyorum, pek de olmuyor. Neyse ki yanımda hayattan daha iyi anlayan, bu eşitlik bilgisinde daha kıdemli bir adam var. Profesör, döndü Edi’ye ‘Bak kardeş’ diye başladı lafa. Edi’nin ömrünün sonuna kadar okuyamayacağı kitabı okumuş. Edi’yi adam yerine bile koymasa olur, ve belki ondan da bu beklenir. Ama Edi ile eşit, öyle konuşuyor konuşunca. O zaman düşünmüştüm bu profesörün eşitlik bilgisiyle ‘sakat’ olduğunu. Sosyalizmin, Marksizmin de ötesinde, bütün o kitaplardan öğrenilenlerden çok daha derin bir insanlık bilgisiyle... Ömrünce Romalı olamayacağını. Öylece de sevmiş ve hürmet etmiştim.

Ünsal Oskay işte böyleydi bende... Dünyada boşluğu kalacak biri daha gitti. Üzgünüm.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89