• BIST 9439.33
  • Altın 3682.432
  • Dolar 38.0095
  • Euro 41.5804
  • İstanbul 9 °C
  • Diyarbakır 21 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 13 °C
  • Berlin 14 °C

Umut

Ahmet Altan-

Rusya’dan ve NATO’dan gelen açıklamalar Esed’in gidici olduğunu gösteriyor.

Eğer son anda radikal bir değişiklik olmazsa Suriye’nin diktatörü yolun sonuna geldi.

Bir taht daha devriliyor.

Ortadoğu sarsılıp duruyor.

Arap Baharı’ndan güçlenerek çıkan “dinci” siyasetçiler, Mısır’da olduğu gibi devrimi birlikte yaptıkları demokrat güçleri bir kenara itip, demokrasi dışı yollardan tek başlarına “firavunluk” kurma peşine düşüyorlar.

Bu kurnazlıklar yeni çatışmalar anlamına geliyor.

Geçmiş dönemin artıklarıyla “demokrasi silahını” kuşanıp da dövüşselerdi her şey herhalde daha başka türlü olurdu ama Ortadoğu’da bireysel ihtiraslar aklın önüne geçiyor.

Suriye’de de benzeri “artçı” sarsıntıların olması çok şaşırtmayacak kimseyi.

Belli ki Ortadoğu’nun demokrasiye alışkın olmayan ülkelerinde “vesayet” rejimlerini yıkıp hemen demokrasiye geçilmiyor.

Biz kendi ülkemizde de yaşıyoruz aynı örnekleri.

Bunun için diktatörleri, vesayet rejimlerini yıkmaktan vazgeçmek gerekmiyor ama mücadelenin orada bitmeyeceğini göze almak gerekiyor.

Ortadoğu ülkeleri için demokrasi mücadeleleri “uzun ve zor” mücadeleler.

“Kısa ve kolay”
kavgalar isteyenler çabuk şaşırırlar.

“Demokrasi gelmedi ki, vesayeti keşke yıkmasaydık”
demeye başlarlar.

Demokrasi istiyorsan vesayeti, diktatörlüğü yıkacaksın, arkasından gelen firavunlarla da dövüşeceksin.

Arkasından başka bir kötülük gelecek diye varolan kötülüğe razı olmayacaksın.

Razı olursan hiç kımıldayamaz, hep aynı noktada, hep aynı kötülüklerin çilesini çekerek yaşarsın.

Dövüşürsen, birini yıkar ardından gelenle mücadele edersin, sen bayrağı düşürürsen senin arkandan gelen alıp devam eder.

Unutmayın ki bu kavgada “her yeni firavun”un iktidar süresi bir öncekinden daha kısa olacaktır.

Kaya yerinden oynadıktan sonra kimse bir daha oraya yeni bir kaya koyup suyun yolunu tıkayamaz çünkü.

Her yeni firavun kendi dalkavuklarını, kendi alçaklarını yaratacaktır, onlara da aldırmayacaksın.

Suriye de yaşayacak bunları.

Esed’den sonra kavga nasıl şekillenecek bilmiyoruz ama Suriye’de yeni güçler çıkacak ortaya.

Bu güçlerden biri de Kürtler olacak.

Suriye’nin Kürtleri hem Barzani’nin hem de PKK’nın desteğine sahip.

Zaten, Kürtlerin daha önce görülmemiş biçimde güçlü bir “Kürtlük” bilinciyle hareket ettikleri, dört ülkeye yayılmış Kürtlerin birbirleriyle iletişim içinde oldukları bir dönemi yaşıyoruz.

Türkiye bu yeni duruma ayak uydurmakta zorlanıyor.

Ve çok çelişkili politikalar izliyor.

Suriye’deki Kürtlerin güçlenmesine karşı çıkıyor, kendi Kürtlerinin anadiline saygı göstermiyor ama Irak Kürtleriyle çok yakın dostluk kuruyor.

Bugün Iraklı Kürtlerle Bağdat rejimi savaşa girse Türkiye açıkça Barzani’yi destekleyecek, bölgedeki tek müttefiki Irak Kürtleri çünkü.

Bir zamanlar “en büyük düşman” olarak gördüğü Barzani’nin “tek müttefik” hâline gelmesi de bu devletin öngörüsüzlüğünün en büyük kanıtlarından biri olarak duruyor karşımızda.

Şimdi Irak’ta “fiili” bir Kürt devleti varken, Suriye’de Kürtler sahneye yeni bir güç olarak çıkarken, Türkiye’nin Kürtlerinin “idam” laflarına, “Kürt milletvekillerini Meclis’ten atarız” tehditlerine, anadilde eğitimin kabul edilmemesine rıza göstermeleri mümkün mü?

Değil.

Bu, AKP’nin Kürt milletvekillerinin, “BDP’lilerin dokunulmazlıkları” konusunda isyan edip yönetimi geriletmesinden belli.

Türkiye’nin “hem doğudan hem batıdan oy alan” tek partisi olan AKP bugün Diyarbakır’da bir il başkanı bulamaz hâle geldiyse, bu, AKP’nin değişen yönetim anlayışı kadar Kürtlerin meselelere daha farklı bakmasıyla da ilgili.

Bu noktada herkes için yeni bir “ümidi” AKP’nin Kürt milletvekilleri yaratıyor.

Durumun ciddiyetini nihayet kavramış gibi gözüken Başbakan Erdoğan, BDP’lilerin dokunulmazlıkları konusunda geçenlerde milletvekilleriyle AKP merkezinde toplanıp konuştuktan sonra dün yine AKP’li Kürt milletvekilleriyle biraraya geldi, onları dinledi.

Kararlı bir tavır, gerçekçi bir itiraz sonuç alabiliyor, bunu şimdi AKP’liler de görüyor.

AKP’li Kürtlerin kararlılığı, bu kararlılığı geriletemeyeceğini anlayan Başbakan’ın da onları dinlemesi belki yeni bir çözüm kapısı açacak.

Kürt siyasetçilerin sağlam duruşu, belki de sadece Türkiye’yi değil AKP ile Erdoğan’ı da rahatlatacak bir çözüm yaratacak.

Bir ümit kıvılcımı bu.

Bu karanlıkta bir kıvılcım bile çok değerli.

Her ateşin bir kıvılcımla başladığını düşünürsek, biraz ümitlenmeyi kendimize çok görmeyiz.

  • Yorumlar 10
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • kadri14 Aralık 2012 Cuma 08:41malesef olmayacak öyle

      bu umut kıvılcımı gibi nice şeyler oldu ama akp yapmadı. açlıkı grevleri,mehmet öcalanın apo ile görüşmesi,aponun çağrı yapması bir sürü umut verici olaylar oldu ama akp kalktı bdp ye saydırmaktan başka bişey yapmadı malesef umut yok. öldü öldüüüüü.

      Yanıtla (0) (0)
    • alim14 Aralık 2012 Cuma 14:37sende yoksan

      sende yoksa artık meydan yandaşlara kaldı ya artık gerçektende bu ülkenin tadı tuzu kalmadı

      Yanıtla (0) (0)
    • farqin14 Aralık 2012 Cuma 14:35Ustad

      Sizlerin yazılarınızı en kısa zamanda okumak ümidiyle, birilerinin kuyruğuna bastığınızın göstergesidir ki istifa ettirilmek zorunda bırakıldınız, bu da bu ülkenin demokrasi ile değil dikdatoryal bir anlayışla yönetildiğini gösteriyor.

      Yanıtla (0) (0)
    • Deri14 Aralık 2012 Cuma 11:15Esyanin tabiati

      Bir insan hem tuzla tersanelerinin taseronu,hem de insan haklari derneginin uyesi olamaz. Bir insan hem kot taslama atelyesi isletip hem de cumartesi annelerine destek veremez. Tum gun hayvan kesip parcalarina ayirmis bir kasap, gunluk geliri 10 milyarda olsa esini dogum gununde tiyatroya goturemez. Tum bu saydiklarim biraz abartili da gelse esya tabiat iliskileridir. Siz tabiki bir romanci olarak bunlari benden daha iyi biliyorsunuz.. ama bilmek kafi gelse basta basbakana gelirdi kafi.

      Yanıtla (0) (0)
    • akıl-mantık14 Aralık 2012 Cuma 14:46muhakeme

      "Belli ki Ortadoğu’nun demokrasiye alışkın olmayan ülkelerinde “vesayet” rejimlerini yıkıp hemen demokrasiye geçilmiyor" demişsin bana demokrasiye alışkın bir tek ülke söyle dostum. en demokrat dediğiniz norveç 77 kişinin katiline 21 sen ceza veriyor. bu mudur demokrasiniz. medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar, gerçek demokrasi sadece hayal dünyasında vardır. ha elinde erki bulunduran vicdan ve merhametli ise ala yoksa zalam.o kadarrr.

      Yanıtla (0) (0)
    • İhsan Çelik14 Aralık 2012 Cuma 15:17Çok Üzüldüm

      Sayın Altan senin ve en az senin kadar değerli arkadaşlarının bu istifaları beni ve eminim binlerce kişiyi şok etti.Sizleri en yakın zamanda görmek en büyük isteğimdir sizlere sağlık ve başarılar dilerim.

      Yanıtla (0) (0)
    • kurdo14 Aralık 2012 Cuma 19:42iyiki

      iyiki aurıldınız inşallah gazte ile birlikte zihniyetiniz de değişir...

      Yanıtla (0) (0)
    • Hasan Kayım14 Aralık 2012 Cuma 18:24Nasıl üzülmem

      Son beş yılın gazetecilik tarihi yazılırsa Ahmet Altan beş yıla damgasını vurur.
      Tüm karalamalara,saldırılara,imkansızlıklara karşı koyan uslanmaz bir demokrattır Ahmat Altan.

      Yanıtla (0) (0)
    • ajiyan15 Aralık 2012 Cumartesi 00:27gerçek

      sayın ahmet altandan her zaman gerçekleri yazdığı gibi taraft gazetesinden neden istifa ettiğine dair gerçekleri yazmasını bekliyorum

      Yanıtla (0) (0)
    • hasan karakuş15 Aralık 2012 Cumartesi 18:12sen ve arkadaşların

      senin yazılarını okuyorum haz alıyorum hiç bitmesini istemiyorum ertesi günkü yazılarını sabırsızlıkla bekliyorum işte bu yazında biti keşke hiç bitmese hep okusam aramızda kalsın arşivliyorum günlük yazıların bitince arşive dönüyorum saygılarımla

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89