Son iki ay içerisinde Hatay ve Adana semalarında, yani Türk hava sahasında tespit edilen insansız hava araçlarının İsrail'e ait olduğunun belirlenmesi, Türk istihbaratını alarma geçirmiş. İsrail Heronları'nın Türkiye'deki askeri hareketlilik üzerine "keşif" yaptığı ortaya çıkmıştı. Şimdi bu "keşif" operasyonu ile PKK arasındaki bağlantı sorgulanıyormuş. İsrail-PKK ilişkileri, İsrail-terör bağlantısı araştırılıyormuş.
Bu gelişmeler, benim gibi bazı şeyleri farklı gözlerle değerlendirenler için sürpriz değil. Irak işgalinden bu yana, İsrail'in Kuzey Irak'ta yürüttüğü çalışmaları, organizasyonları, İsrail-Kuzey Irak-Türkiye bağlantılı sevkiyatları, silah ve patlayıcı trafiğini izleyenler için ortada yadırganacak bir durum yok. Bu ilişkileri, söz konusu Heron'ların tespitinden sonra farkedenler şaşırmış olmalı, biz değil. Türkiye-İsrail gerilimine paralel biçimde terör kartını yeniden devreye soktukları aslında bilinen bir şeydi.
İsrail'in K. Irak'ta son on yıldır yürüttüğü çalışmaların öncelikli hedefi elbette Türkiye değil. İran'a için yapılan hazırlıkların bir parçasıdır. Ancak, Türkiye'ye zarar vermek için terörün çok güçlü bir kart olduğunu bilmemesi düşünülemez. Daha birkaç gün önce Tahran'da bir nükleer bilimciyi hava uçuran, bölge genelinde sayısız cinayetlere, örtülü operasyonlara imza atan bir devlet için söz konusu kart, inanılmaz iştah açıcı bir malzemedir.
Hiçbir şey olmasa, bütün bunlar iddia olsa ya da yok farzetsek bile, İsrail'e ait insansız hava araçlarının Türk hava sahasına girmesi, dört saat boyunca keşif yapması ve hava kuvvetlerinin buna müdahale etmemesi yeterince çarpıcı ve çarpık bir durum. Ama maalesef bunlar gerçek.
Bu yüzden, Uludere'de otuz beş vatandaşımızın hayatını kaybettiği hava saldırısı ile ilgili karmaşık düşünceler içindeyiz. Fena halde kuşku duyuyorum. Belki bizim anlayamayacağımız, belki bu ülkenin istihbarat birimlerinin farkettiği ama açıklayamadığı farklı bir durum var ortada.
Ben, Heron'ların katıldığı her operasyondan kuşku duyarım. Kumandası kimin elinde olursa olsun, askeri teknolojinin nasıl istismar edildiğinin yüzlerce örneğini görüyoruz dünyada. Daha önce, bölgede yaşanan büyük terör saldırıları, aslında bir tür terör konsorsiyumu sonucuydu. Ama "PKK saldırdı" dedik kapattık. Bir süre sonra, Uludere olayında da benzer ipuçları çıkabilir ortaya. Burada kimseyi aklamaya çalışmıyorum, işin tabiatında bu var... Ülke içi-ülke dışı unsurlar diye bir ayırımın son derece tehlikeli olduğunu ve gözlerimizi kör ettiğini biliyoruz. Bu yüzden gelecekten yeni Heron skandallarıyla, trajedileriyle yüzleşebiliriz. Yine bu yüzden, Heron'ların bir şekilde kontrol altında tutulması, mümkünse bütün operasyonların dışında tutulması gerektiğini düşünüyorum.
Elimizde kuşku duyacağımız çokça örnek var. İsrail'in Akdeniz'de Mavi Marmara gemisine saldırdığı gece İskenderun'da deniz üssü vuruldu, yedi asker şehit oldu. Saldıran PKK'ydı! Saldırının hemen ardından İsrail'den; "Türkiye, İskenderun'a hava savunma sistemi kurdu, bölgeyi askeri merkeze dönüştürdü, kurulan füze üssü İsrail'in potansiyel saldırılarına hazırlık amaçlı, I-Hawk füzelerinin amacı Suriye ve Hizbullah'ı korumak" şeklinde şikayetler yükseldi.
Ne büyük tesadüf, değil mi? İskenderun saldırısının gerekçesi aslında bu şikayette gizliydi. PKK saldırıları adı altında bir takım eylemler yapılıyor, terör üzerinden Türkiye köşeye sıkıştırılıyor, hem Kürt meselesi bir şekilde yönetiliyor hem de Türkiye'nin iç iktidar yapılanmasına müdahale ediliyordu.
"Hatay'daki askeri birimler üzerinde İsrail'e ait Heron'ların tespit edildiği, hava araçlarının dört saat bölgede gözlem yaptığı, durumun radarlarla tespit izlendiği, F-16'ların havalandırıldığı ancak hiçbir müdahalede bulunulmadığı" haberleri de bu iddialara güç kazandırıyor.
Olay Hatay'da gerçekleşti. Heronlar İsrail'e aitti. Malum saldırı İskenderun'da yani bölgede olmuştu. Dahası, İskenderun saldırısından sonra İsrail, bölgede kurulan füze üssünden şikayet ediyordu. Heronların söz konusu füze üslerini izlerken tespit edildiği ifade ediliyor.
Yani Türkiye'nin hava savunması test ediliyordu.
Acaba, Uludere'deki trajedide de böyle bir boyut var mı? Otuz beş kişinin hayatını kaybetmesine yol açan saldırı, Heronlar üzerinden yürütülen bir operasyon sonucu olamaz mı? Bu sefer kim test edildi? Hükümetle halkı karşı karşıya getirmek, Kürt meselesine ayar vermek mi istendi?
İstihbarat iletişiminin en zayıf halkası neresiydi? İçerideki İsrail uzantıları mı yoksa Heronların kendisi mi? Hedef İsrail'de bir yerlerde belirlenmiş olmasın!
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.