• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 8 °C
  • Diyarbakır 17 °C
  • Ankara 15 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 3 °C

Üçüzler

Günay Aslan

Türkiye’de yaşanan iç çatışmaları bölgesel gelişmelerden özellikle de Irak ve Suriye’de olup bitenden bağımsız ele almak mümkün görünmüyor.

Zira, geçmişte olduğu gibi bugün de çatışma esas olarak Irak, Suriye ve Türkiye’nin –Kürdistan üzerinden- iç içe geçmiş yapısından kaynaklanıyor.

Batı‘nın bu üç ülkeyi bir proje dahilinde eş zamanlı olarak kurduğu biliniyor. Bu yüzden bu ülkelerden birinde yaşanan herhangi bir olay diğerlerini de doğrudan etkiliyor.

Irak’ın işgal edildiği 1’inci Körfez Savaşı’ndan bu yana bu gerçek daha net görülüyor.

Türk devletinin Körfez Savaşı‘na binlerce Kürt yurtseverinin vahşice katledildiği, Kürdistan’ın birçok il ve ilçesinin yerle bir edildiği, dört bine yakın köyün haritadan silindiği ve milyonlarca insanın sürgüne gönderildiği ‘topyekün savaş‘ konseptiyle karşılık verdiği biliniyor.

Ancak Irak‘ın işgaliyle birlikte varlık krizi derinleşen Türk devletinin bununla yetinmediği kendi içinde kanlı operasyonlar gerçekleştirdiği de biliniyor.

JİTEM komutanı Cem Ersever’den Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’e, yazar Uğur Mumcu’dan Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a kadar asker ve sivil birçok kişinin bu dönemde bir plan dahilinde tasfiye edildiği bugün bir sır olmaktan çıkmış bulunuyor.

Aynı şekilde Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz adı verilen darbe girişimlerinin ve Ergenekon türü örgütlerin darbe amacıyla işledikleri siyasi cinayetlerin de Irak’ın yarım kalan işgalinin tamamlanmasıyla alakalı olduğu biliniyor.

Bugün cemaatle hükümet arasında yaşanan ve şidetleneceği anlaşılan çatışmaya ise Suriye iç savaşı kaynaklık ediyor. Suriye’deki savaş Türkiye’yi de savaşa sürüklemiş bulunuyor.

Irak’la başlayan savaşın Suriye ve Türkiye’yi de içine alarak genişlediği ve eş zamanlı olarak kurulan bu üç ülkenin yine eş zamanlı olarak çözüleceği anlaşılıyor.

Irak, Suriye ve Türkiye’nin üzerinde yükseldikleri İngilizlerin attığı temel çöktüğü için bu ülkelerin ayakta durma şansları bulunmuyor. Yeni temellerin atılması ve yeni ülkelerin inşası kaçınılmaz görünüyor.

Yeri gelmişken; dünya bu üç ülkedeki savaşı aynı anda karşılayacak durumda olmadığı için Türkiye’deki çözülme Irak ve Suriye’deki gibi kanlı yaşanmıyor ama, bu hep böyle devam edeceği anlamına da gelmiyor.

Kürtler bir yana Türkler arasındaki çatışmanın bile kansız olmayacağının garantisi bulunmuyor. Kaldı ki küresel sistemin elinde böylesi günler için hazırlanmış Fethullah Gülen tipi birçok ‘proje Türkçünün‘ olduğu biliniyor.

Dolayısıyla hem bölgesel rekabetin sertleştiği hem de buna bağlı olarak Türkiye’nin siyasal krizlerinin derinleştiği bu süreçte her an herşeyin olabileceğini hesaba katmak gerekiyor.

Ortadoğu’da İngiliz-Fransız ikilisinin oluşturduğu statüko çöktüğü, devletler çözüldüğü, sınırlar anlamını yitirdiği ve eski dengeler kökten değiştiği için yaşanan güç savaşlarının bölgeyi nereye sürükleyeceğini kestirmek kolay olmuyor.

Suriye’deki savaşın bu anlamda bir dönüm noktası olduğunu, bölgenin ve elbette Türkiye’nin de yeniden yapılanmasına buradaki savaşın yön vereceğini görmek gerekiyor.

Türkiye’nin bu yüzden savaşın içinde olduğu biliniyor. Bu ülkenin savaştan çekilmek yerine fiilen katılma olasılığı da yüksek görünüyor.

Zira, küresel ve bölgesel birçok gücün doğrudan veya dolaylı olarak katıldığı Suriye savaşı Irak ve Suriye gibi Türkiye için de varlık-yokluk meselesi haline gelmiş bulunuyor.

Ne var ki Suriye savaşının sonunda bu üç ülkenin de aynı kalması mümkün görünmüyor.

Irak ve Suriye’nin tarihe karışacağı, Türkiye’ninse küçülmek ya da büyümek tercihiyle karşı karşıya kalacağı gözleniyor.

Türkiye’nin özünde bir İngiliz projesi olan üniter devlet projesinde ve hak-hukuk tanımayan çete sisteminde ısrar etmesi halinde küçülmesi, 1920 öncesine dönmesi; Kürtlerle eşitlik ve özgürlük temelinde birleşmesi halindeyse büyümesi kaçınılmaz görünüyor.

Nesnel sürecin çözülmesini kaçınılmaz kıldığı Türkiye’nin önünde çok uluslu federal devlet projesiyle, kanlı boğazlaşmaların ardından Malatya-Edirne arasına sıkışmış ‘üniter devlet ’projesinden başka bir seçenek bulunmuyor.

Türkiye’nin hangi seçeneği tercih edeceğini Türkler arasındaki çatışmanın belirleyeceği de biliniyor!

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89