ERBİL- Sağda solda Erbil’in Irak Kürdistanı’nın Dubai’si olduğunu duyuyor, okuyordum. Açıkcası bu benzetme konusunda pek ikna olmuş değildim. Çünkü büyük bir savaştan çıkmış bir bölgenin, bu kadar kısa bir zaman dilimi içinde kendini toparlayacağını ve iddialı bir hedefe doğru yöneleceğini aklım almıyordu. Ancak Erbil’i görünce fikrim değişti. Meğer burası sahiden bambaşka bir âlemmiş...
Tanıştığım herkes, Erbil’in beş yıl önce köy gibi bir yer olduğunu söylüyor. Şimdi ise eski kentin ortasındaki kaleye çıkıp 360 derecelik manzaraya şöyle bir baktığınızda, değişimi ve ilerlemeyi bütün çıplaklığıyla görebiliyorsunuz. Beş yıldızlı otel inşaatları, kenti halkalayan geniş otobanlar ve yeni yolların kenarında hizalanan lüks konut inşaatları, sahiden heyecan verici...
Kürdistan Bölgesel Devleti Başbakanı Sayın Neçirvan Barzani ülkenin altyapı yatırımlarına büyük önem veriyor. Yeni ve güçlü bir Kürdistan’ın ancak sağlam bir altyapı üzerine kurulacağının bilincinde çünkü. Erbil kenti daha şimdiden uluslararası ticaretin ve petrol endüstrisinin önemli merkezlerinden biri gibi... Risk almayı seven, cesur Türkiyeli şirkertler, henüz kurumsallaşmasını tamamlayamamış bu bölgede yatırım yapıyorlar. Şimdilerde Lübnan şirketlerinin piyasaya girdikleri ve Türkiyeli şirketlere rakip oldukları söyleniyor.
Erbil’de, Türkiyeli yatırımcılarımızın her türlüsü var: Küçük ölçeklisinden, orta ve büyük ölçekli yatırımcılara kadar... Şehirdeki dev Ziraat Bankası tabelası da yatırımcılarılarımızın bu ilgisinin önemli bir göstergesi...
Örneğin Family Mall adlı alışveriş merkezine gittiğinizde, mağazaların neredeyse tümünün Türkiyeli zincirler olduğunu görüyorsunuz: Arzum mutfak aletleri, Taç Perde, Koton, LC Waikiki, Vestel, Bay Döner... Aklınıza ne gelirse...
Family Mall’da, en çok dikkatimi çeken mekân ise Ada Cafe oldu. Beyoğlu İstiklal Caddesi’nden bildiğiniz Ada Cafe’nin şubesi burası...İçeriye iki yanında kitap rafları olan bir koridordan geçerek giriyorsunuz. Raflarda Türkçe, Kürtçe ve İngilizce kitaplar var...
Mekânın sahibi Zana Sezen... Oldukça hoşsohbet biri. Yolunuz oralara düşerse uğrayın yanına...
Zana açtıkları mekânın bir anlamda sosyal yaşamı liberalleştirici bir etkisi olduğunu söylüyor. “Kadınların, kadın arkadaşlarıyla gelip rahatlıkla bir şeyler yiyip içecekleri bu standartta bir mekân kentte yok, bir burası var” diyor.
Başlangıçta ağırlıklı olarak yabancılar geliyormuş cafeye, şimdi yerli halk daha ağırlıkta... Gelenler, Ada Cafe’de dünya mutfağından örnekler tatma imkânı buluyorlar, Batılı yeme içme sunumunu tecrübe ediniyorlar... İsterlerse raftan bir kitap ya da dergi alıp karıştırabilirler de...
Ada Cafe’de otururken, Erbil’de araba tamirhanesi olan bir İzmirli Türkle de tanıştım. Buraya Türkiyeli şirketlerle birlikte Karadeniz’den Trakya’ya pek çok Türkiyeli de çalışmaya geliyor...
Family Mall’da müzisyen Rojin’in ortak olduğu bir de Mado şubesi var.
Gözle görülür bir zenginlik var Erbil’de. Ancak sosyal yaşam aynı ölçüde zengin ve renkli değil ve hâlâ erkek ağırlıklı. Tabii başka ülkelerden kente çalışmaya gelenler, sosyal yaşamı renklendirmek için yaratıcı girişimlerde bulunuyorlar. Kentin en güzel otellerinden biri olan Divan Oteli yöneticilerinden Mine Özpınar, bu girişimcilerden biri. Haftanın belli günlerinde, otel içinde özel film gösterimleri düzenlemek için kolları sıvamış. Otellerinde uzun süreli kalan profesyönel yöneticiler var. Film gösterilerimleri sırasında, hem otelde kalan sinema meraklısı bu yabancılar, hem Erbilli bürokrat, işadamı ve yöneticiler tanışıp kaynaşma imkânı bulacaklar. “Böylece kente yeni gelenler, üzerlerindeki yalnızlık ve yabancılık yükünü atma şansına sahip olacaklar” diyor Mine Hanım.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.