İş çığırından çıkmaya başladı.
Meclis kürsüsünde cellât pazarlıkları yapıyorlar.
MHP Başkanı, siyaseti iyice seviyesizleştirerek “hadi Apo’yu asalım, ben varım” diye bağırıyor.
Koskoca Kürt sorununa çözüm diye bulduğu şeye bak.
İdam sehpasını kuracak.
Buna da siyaset deniyor bu ülkede.
Yıl 2010, biz hâlâ “öldürmek çözüm değildir” diye yazı yazmak zorunda kalıyoruz.
Şeyh Sait’i astılar, ne oldu, Kürt meselesi mi çözüldü?
Ta Osmanlı’dan bu yana Türkiye çok idam sehpası kurdu, bugüne dek öldürerek, asarak bir tek sorunu çözemedi, çözemez.
MHP Başkanı ve onun gibi düşünenler, “Kürt meselesi” dendiğinde ne anlıyorlar çok merak ediyorum.
Sanırım, sadece sonucu görüyorlar.
Onlara göre Kürt sorunu diye bir şey yok, PKK sorunu diye bir şey var.
Peki, PKK sahneye çıkmadan önce Kürt meselesi yok muydu?
Kürt meselesi Apo’yla mı başladı?
Şeyh Sait asıldığında daha Apo doğmamıştı bile, niye ayaklandı Şeyh Sait?
Niye yirmi dokuz Kürt ayaklanması yaşandı bu ülkede?
Bakın, bir ülkede yaşayan bütün halklar ve bütün insanlar eşit değilse, o ülkede sorun var demektir.
“Eşitlik isteyen herkesi öldürürüm” diyerek sorunu çözemezsiniz.
Bunu denediniz ve başaramadınız.
“Öldürürüm” demeden önce neden insanların ölümü göze alarak dağlara çıktığını anlamanız gerekir.
Niye dağlarda binlerce çocuk öldü?
Niye hâlâ ölüyor?
Binlerce insan ölümü göze alıyorsa, kırk bin ölüm bile insanların dağa çıkmasına engel olmuyorsa, karşınızda ölümü aşan bir sorun olduğunu anlamanız gerekmez mi?
“Kürtler ne istiyor” diye sormak hiç mi aklınıza gelmez?
Kürtler, Türklerle eşit olmak istiyorlar.
Çok basit ve çok haklı bir istek.
Neden eşit olmasınlar?
Eşitliğin kime, ne zararı var?
“Türkiye Türklerin” değil, Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesin.
Türklerin, Kürtlerin, Lazların, Çerkezlerin, Abazaların, Zazaların, Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin, Süryanilerin, Mıhellemilerin, Yezidilerin.. bu ülkede yaşayan her ırktan, her dinden insanın bu ülke.
Sorun, burada yaşayan insanların bu eşitlik hakkını talep etmeleri değil.
Sorun, bu eşitliğe razı olmamak.
Binlerce yıldır bu topraklarda yaşıyor bu insanlar, bu topraklar onların yurdu, neden kendi yurtlarında “eşitsiz” bir ilişkiye razı olsunlar, neden kendi yurtlarında “yanaşma” muamelesi görsünler?
Neden Türkler eşitlik isteyen herkesi öldürmekle tehdit etsin?
Türk ırkı, diğer bütün ırklardan daha kalabalık diye mi?
Eşitlik anlayışımızı bir “aritmetik” mesele üzerine mi bina edeceğiz?
“Kalabalık olan, kalabalık olmayanı ezer” mi diyeceğiz?
Böyle bir anlayışın hakla, hukukla, adaletle, hakkaniyetle, insanlıkla bir alakası var mı?
Yapacağımız iş çok basit, “bu ülkede herkes eşittir” diyeceğiz.
Türkler, “eşitsizliğin” nerede olduğunu bir türlü anlayamıyor, “nerede eşit değiliz” diye soran çok insana rastlıyorum.
Türklerin sahip olduğu bütün haklara diğer ırkların da sahip olmasıdır eşitlik.
Türk’ün çocuğu kendi dilinde eğitim yapıyorsa, Kürtlerin de, Süryanilerin de, Ermenilerin de, Zazaların da, Lazların da çocukları eğer isterlerse kendi dillerinde eğitim yaparlar.
Amerika’da devlet dairelerinde İngilizce ve İspanyolca levhaları ben kendi gözlerimle gördüm, İngilizce bilmeyen vatandaşlarına daha iyi hizmet verebilmek için devlet kendi isteğiyle İspanyolca afişler hazırlatmıştı.
Neden bizim devlet dairelerimizde de Türkçeden başka duyurular olmasın?
Devlet, Türkçe bilmeyen vatandaşlarına hizmetle yükümlü değil mi?
Kendisi kadar kalabalık olmayanları ezmek, onların haklarını inkâr etmek, bir toplumu yüceltmez, tam aksine, sonunda onu insanları “asmayı” düşünecek bir zavallılığa düşürür.
Ben Türk’üm ve Kürtlerle de, diğer ırklarla da eşit olmak istiyorum, benim sahip olduğum bütün haklara onlar da sahip olsun istiyorum.
Eşitlik eksiltmez insanı, tam aksine barbarlıktan korur.
“Cellâtlık “mı Türkleri temsil edecek yoksa “hakşinaslık” mı, Türkler de artık buna karar vermeli.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.