Freedom House Türkiye’yi İlk Kez Küme Düşürdü
Dünyanın şölen şeklinde kutladığı 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı Türkiye “yasaklar” ve “biber gazı” eşliğinde kutladı dün. İçerideki “Yasaklı Türkiye” imajını ABD’den gelen bir rapor daha da pekiştirdi. Washington merkezli düşünce kuruluşu Freedom House (Özgürlük Evi) tarafından dün yayımlanan Basın Özgürlüğü 2014 raporu “Türkiye’de artık basın özgürlüğünün kalmadığı” tespitine yer verdi.
Libya ve Ermenistan ile aynı sıra
Her yıl yayımlanan Freedom House Basın Özgürlüğü raporlarında Türkiye, 12 yıldır aralıksız bir şekilde “basın özgürlüğünün tam olmasa bile ‘kısmen’ uygulandığı ülke” olarak değerlendiriliyordu. Örgüt, bu yıl ilk kez Türkiye’yi küme düşürerek “Basın özgürlüğü yok” tespitinde bulundu. Türkiye, toplam 197 ülke arasında geçen yıl 120. sırada yer almıştı. Bu yıl ise 134. sırada yer aldı. Türkiye ile aynı sırayı (134. sıra) paylaşan diğer ülkeler Ermenistan, Ekvator, Libya ve Güney Sudan.
Bangladeş ve Cezayir daha iyi
Türkiye’nin ilk kez yer aldığı “Basın özgürlüğü yok” kategorisindeki diğer ülkeler arasında Suriye, Suudi Arabistan, Kuzey Kore, Özbekistan, İran, Rusya gibi ülkeler de yer alıyor.
Sıralamada Kuveyt, Cezayir, Uganda, Kenya, Kongo, Fiji, Bangladeş, Tunus, Nijerya gibi ülkeler ise Türkiye’nin üzerinde yer aldılar.
Avrupa’nın dibindeyiz
Coğrafi bölge olarak Avrupa içinde değerlendirmeye alınan Türkiye, bu bölgedeki toplam 42 ülke arasında da sonuncu sıraya yerleşti. İlk sırada Hollanda’nın yer aldığı Avrupa basın özgürlüğü listesinde tüm AB üyesi ülkelerin yanı sıra, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Sırbistan, Kosova ve Karadağ da Türkiye’nin üzerinde yer aldı. Türkiye’nin Avrupa içindeki tek “Özgür olmayan” ülke olması dikkat çekti.
İlk darbe Gezi sürecinde geldi
Raporda, “Avrupa bölgesinde en büyük düşüşü gösteren ülke” ifadeleriyle özel atıf yapılan Türkiye ile ilgili geri gidişin gerekçeleri şöyle sıralandı:
- Türkiye en fazla gazetecinin hapiste olduğu lider ülke konumunu korudu.
- Özgürlük iklimi Gezi Parkı protestoları sırasında keskin biçimde bozuldu. Gazeteciler tacize ve saldırıya uğradı.
- Düzinelerce gazeteci Gezi Parkı protestocularının taleplerini yansıtan yayınlar nedeniyle işten atıldı ya da istifaya zorlandı.
Çözüm süreci ve 17 Aralık etkisi
- Çözüm süreciyle Başbakan Erdoğan ve yakınları ile ilgili yolsuzluk skandalları gibi hassas konuları işleyen saygın gazeteciler işlerinden atıldı.
- Basın ve ifade özgürlüğü alanında var olan anayasal özgürlükler, Ceza Yasası ve Terörle Mücadele Yasası’ndaki kısıtlayıcı maddeler nedeniyle kısmen uygulanabilir halde.
Mayıs sıkıntısı
Ödüllü sinemacı Nuri Bilge Ceylan’ın filmine ismini veren “Mayıs sıkıntısı”, AKP’nin son yıllardaki baskıcı tavırları nedeniyle bir Türkiye gerçeği haline dönüşmüş durumda. Freedom House raporu da gösteriyor ki hükümetin Gezi Parkı protestolarına karşı takındığı tavır Türkiye’de özgürlüklerin geriye gidişinde kritik bir tarih. Aslında milat olarak geçen yılki 1 Mayıs yasakları alınabilir. 2010, 2011 ve 2012 yılında Taksim’de 1 Mayıs kutlanmasını serbest bırakan hükümet, geçen yıl Taksim’de yapılan yol çalışmalarını gerekçe göstererek yasak getirmişti. İşçilerin Taksim talebine duyarsız kalınınca 1 Mayıs, polis ile göstericiler arasında kovalamacaya dönüşmüş, yasağa ve biber gazına bulanmıştı. O günden sonra da bir türlü durulmadı. Gezi’ye kadar gitti. 9 yurttaşımız hayatını kaybetti. 10 kişi gözünü kaybetti. Binlerce insan yaralandı. Binlercesi de yedikleri biber gazının olumsuz etkisini hâlâ yaşıyor.
Ne yazık ki ülkemizde her türlü gerilim, çatışma ve ölüm olaylarında “Keşke bir daha yaşanmasa” demek hep bizlere düşüyor. İktidar yaşananlardan hiç ama hiç ders çıkarmıyor. Sürekli çareyi baskı ve yasaklarda arıyor. İktidar bastırdıkça ve yasakladıkça halkın tepkisi büyüyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.