BAKLAYI patavatsızca ağzından kaçırıp “Türk ulusuyla Kürt milleti eşit olamaz” diyen Birgül Ayman Güler tepkiler karşısında uzun uzadıya açıklama ve tevile kalkışmasın!
Boşuna yoruluyor. O leb demeden leblebiyi anlayacak kadar feraset sahibiyiz.
CHP’nin ulusalcı milletvekili tabii ki resmî ideolojideki “yurttaş” kavramını kastetti.
Oysa “Türk” sıfatı en önce etnik kimlik tanımlar. Buram buram kavmiyet kokar.
“Öteki”nin tarihte “ben”i isimlendirirken bana vermiş olduğu bir kelimedir.
Benim onu “ben” addetmem ise çok, çok sonradır. Taş çatlasa Jön Türklere uzanır.
Bunda da gocunacak bir durum yoktur. Çoğu halk böyle bir süreçte vaftiz edilmiştir.
Kabul de şu gerçek artık göz çıkartıyor: Güler’in anladığı anlamdaki “Türk” tanımı, yani ulus-devlet vatandaşlarını bütünleştirecek genel bir ifadeye dönüştürmek iradesi tutmadı!
***
TUTMADI, çünkü en başta Kürtler, Türk olmayan veya kendini manen ve ruhen öyle hissetmeyen insanların ciddi bir bölümü yukarıdaki sıfatı benimsemediler. Benimsemiyorlar.
Bunu dayatmak ise sonsuz haklı ve sonsuz meşru bir tepki ve ret refleksi yarattı.
Neden haklı ve meşru olduğunu kendimizi o “öteki”nin yerine koyarak irdeleyelim:
***
“BEN” kendimi etno-kültürel olarak Kürt, Çerkes, Rum, Ermeni vs. hissediyorum.
Maval okuma, zaten aslında sen de böyle algılıyorsun. Kâh adımı telaffuzdan bile ürkerek “doğulu”, kâh da “Çingene çalar, Kürt oynar” derken bilinçaltını ele veriyorsun.
Evet, öyleyim! Ve madem öyleyim, hâkim konumdaki sen “ben”i hangi salahiyetle ait olmadığım yahut ait olmak istemediğim bir etno-kültürel “Türk” tanımına dâhil ediyorsun?
Sakın bana “ama sözcüğün modern anlamı kavmî aidiyet değil millî vatandaşlık içerir” diye doksan yıldır beynimi yıkamaya çalıştığın teraneyi tekrarlama! Kavuğum dinler.
Zira ben de sana sorarım: Niçin TC vatandaşı olmayan ve Bulgaristan’da, Yunanistan’ da, Kıbrıs’ta yaşayan Türklere de çok doğru ve yerinde olarak “Türk” ve “soydaş” diyorsun?
Onlar gerçekten de böyle bir soy aidiyeti taşıdığına göre, Kürt, Çerkes, Rum, Ermeni gibi farklı bir kimlik ve hassasiyet yansıtan “ben” nasıl “Türk” olabilirim? Tabii ki olamam!
Olamayacağıma göre de, şayet hakikaten sen “ben”i ulus-devlet bağrında ve eşit seviyede millet kılmak istiyorsan, bu takdirde müsaade buyur da o “ben”imi heder ve rencide etmeyecek, yani mümkün mertebe kavmiyet çağrıştırmayacak nötr bir sıfatta buluşalım.
***
BANA sorarsanız bu mümkün mertebe nötr sıfatın asgari şekli “Türkiyeli” olabilir.
Hiç olmazsa genel kabul gören bir coğrafyadan yola çıkılıyor. Mekân ağır basıyor.
Zaten hemen hatırlatayım ki ulus-devlet modelini benimsediğimiz Fransa’da bile Türkçeye yanlış tercüme edildiğinin aksine, yurttaşlar Fransız değil “Fransalı” adını kullanır.
Artı, hâkim milliyet Kastilyanları aşarak Katalan, Bask, Galiç etno-kültürlerini de birleştirdiği için “İspanyol” sözcüğü yarımadanın “Hispania” kökeninden kaynaklanır.
Daha artı, yine hâkim milliyet İngilizlerin ötesinde İskoç ve Galleri de içerdiğinden Ada sakinlerine “Britanyalı”;Kuzey İrlanda’yı da kapsarsa Birleşik Krallık vatandaşı denir.
Örnekleri uzatabilirim ama kimlik dürtüleri daima çok farklı çetrefillikler arz ediyor.
Dolayısıyla sıfatı tanımlarken kesin ve evrensel bir kural yok! Sihirli değnek hiç yok!
Her durumda pragmatik davranmak ve asgari bir ortak paydayı aramak gerekiyor.
Ve bu ortak paydanın “Türk” kelimesi olamayacağı da artık göz çıkartıyor!
***
BİRLEŞMEK “öteki”yle bütünleşen bir ortak “ben” yaratabilmekle mümkündür.
O “öteki”ni inkâr ederek veya eşitsiz kılarak kendi “ben”ini dayatmak ise ancak böler
İşte Güler’in devirdiği çamla foyası tam teşhir olan ulusalcı ideoloji bunu yapıyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.