• BIST 9724.5
  • Altın 2975.528
  • Dolar 35.0159
  • Euro 36.7713
  • İstanbul 12 °C
  • Diyarbakır -1 °C
  • Ankara 5 °C
  • İzmir 14 °C
  • Berlin 6 °C

Trump ve Rakka’nın tozlu yolları

Aslı Aydıntaşbaş

Donald Trump ve Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinden önceki 48 saatlik zaman dilimi içinde olanlara bir bakalım... 

Önce hükümet, bir kararname ile THY, Ziraat Bankası, PTT gibi en değerli asset’lerini (varlıklarını) pat diye kurulan bir varlık fonuna devretti. Prensipte varlık fonu yaratılabilir. Ama bu şekilde değil. Varlık fonu, genelde fazla fazla nakit parası olan petrol zengini ülkelerin gelecek kuşaklara yönelik bir altyapı çalışmasıdır. Gelecekte sürdürülebilir bir ekonomi için planlamadır. 

Bizde ise masaya yemek koyabilmek için evdeki gümüşleri satmak amacıyla yapılıyor. Yarını planlamak değil bugünü kurtarmak ve devletin dışarıdan borçlanabilmesini sağlamak için. 

Daron Acemoğlu’nun “Ulusların Düşüşü” kitabı, tam da Türkiye gibi kurumların ve demokrasinin zayıfladığı ülkelerin neden ekonomik olarak da çöktüğünü anlatıyor. Magna Carta’dan bu yana değişmeyen bir kural var: Yetki/güç paylaşıldığı ölçüde, ülkelerde refah ve zenginlik artıyor. Ortaçağdan bu yana güç ve yetki ne zaman tek elde toplanıyor, o zaman ülkeler fakirleşiyor.

Bizdeki demokratik çöküşün ekonomide bu kadar hızlı hissedilir hale gelmesinin nedeni de bu. Daha basit anlatayım: Yüzlerce akademisyenin bir gecede atıldığı, üniversitelerin tek-tip prototiplere dönüştüğü, rektörlerinin şarlatanlaştığı bir ülkede kişi başına gelir de düşer! Bırakın o eskinin 10 bin dolarlık seviyeleri, 2 yıl sonra 5 bin dolara sevinecek hale gelebiliriz... İktidar elitleri bunu hissetmese de, toplum bunu hisseder. 

10 yıl önce reform ve demokrasi varken, Türkiye zenginleşti. Bugün ise hem entelektüel hem de ekonomik anlamda fakirleşiyor ve bu kafayla devam ettikçe, hiçbir kararname bu çöküşü durduramaz. 

Gelelim Trump ve Erdoğan görüşmesine. Tabii yukarıda anlattıklarım, Trump yönetiminin umurunda değil. Trump Türkiye’nin insani gelişimi ya da model ülke olmasıyla ilgili değil; bölgede İslami radikalizmle mücadele edecek asker arıyor. 

Tahminim görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha önce Obama’ya da yaptığı “IŞİD’e karşı Rakka operasyonunu Suriyeli Kürtlerle değil TSK ve bizim desteklediğimiz muhalif gruplarla yapın” teklifini yineledi. Ve Trump, halihazırda hâlâ karar aşamasında olduğunu, planları gözden geçirdiğini söyledi.

Diyelim ki Amerikalılar “Tamam” dedi ve iki aydır El Bab’da kıran kırana mücadelede onlarca şehit veren Mehmetçik, El Bab sonrası Rakka’da savaşmak için güneye yöneldi... Bu, bir başarı mı? Bu, bizim için iyi bir şey mi? Sadece “Aman Amerika Kürtlerle iş tutmasın” diye, Türkiye’yi IŞİD’e karşı mücadelenin cephe ülkesi yapmanın ne faydası var?

Medya medya olsa, bu konular adam gibi konuşulur, tartışılır. Akademik özgürlük olsa, üç beş farklı tarihi perspektif dillendirilir, stratejik olarak yüzünü yeniden Avrupa’ya dönmek ya da Kıbrıs müzakerelerine ağırlık vermek yerine Rakka’nın tozlu yollarında kendini paralamanın akıllıca olup olmadığı tartışılır...

Ama ne kurum kaldı, ne akademik özgürlük. Ne adam gibi bir düşünce kuruluşu var, ne de sağlıklı bir tartışma ortamı. “Çatlak ses çıkmasın” isteniyor. Bu yüzden, gerçeğe ulaşmak için fikirleri çarpıştırmak fiilen mümkün değil. 

Dedim ya, Türkiye tam Daron Acemoğlu’nun kitabına konu olan ülkeler gibi tektipleşme ve fakirleşme yolunda. Ulusların çöküşü, tam da böyle oluyor...

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89