• BIST 9883.64
  • Altın 2954.659
  • Dolar 34.7445
  • Euro 36.5021
  • İstanbul 10 °C
  • Diyarbakır 5 °C
  • Ankara 4 °C
  • İzmir 10 °C
  • Berlin 5 °C

Tıkanmış siyasetin içinde Kobane

Tarhan Erdem

Bizim ve Ortadoğu’nun bütün sorunlarını birlikte ortaya koyan bir yerleşim yerinin adıdır Kobane. Düşünmeye başlayıp, sıralamaya kalksanız sayamazsınız bile!

Konum, Kobane sorununun dünü veya bugünü değildir; yüzümüze çarpan insanlık sorunudur.

Başını siyah peçeyle örtüp hiçbir neden söylemeden, hiçbir ayırım yapmadan, “teslim olun” bile demeden, insanların üzerine bomba ve otomatik tüfekle gelen, öldüremediklerini katliamla tehdit eden bir vahşet karşısında direnen insanlardır Kobaneliler!

Direnmek için çırpınan bu insanların, sayılarını bilmediğim gibi, ne yaptıklarını, ne yiyip ne içtiklerini de bilmiyorum; fakat videoları izledikçe yüreğim sızlıyor!

Ölümle kalım arasında kalan Kobanelilere, Hükümetinin yardım etmesini, bu vahşeti durdurmaya çalışmasını isteyen Türkiyeli Kürtler ve onların duygularını anlayan Türkler bir süredir çeşitli yollar aramaya başladılar. Onlara katılmak, birlikte ölmek istediler!

Canı yananlarla birlikte, diplomatik sorunlara çözüm aramak varken, son söylenecek söz söyleniverdi; “PKK ile IŞİD aynıdır!”, hiç gereği yokken, üstelik doğru da değilken!

PKK ile IŞİD'i benzetenler, yakın görenler, bu anlayışta olanlar vardır ülkemizde! Ancak, 2014’ün Ekim ayında, yıllardan beri “açılım”, “çözüm süreci” diyen bir siyaset adamı bu sözü nasıl söyleyebildi, şaştım kaldım!

Bakanlar Kurulu’nun yayımladığı, içi boş “Esaslar Kararı” belki umut vermiştir, az da olsa o umudu da kaldıralım, sonrası ne olursa olsun mu deniyor? Anlaşılmaz bir durum!

Hemen arkasından, “Önce Suriye, sonra Kobane” sözü!.

Arkasından IŞİD'in saldırıları gelişti ve Türkiye’de hareketler başladı.

İlk gün iki bakanın, “Şiddet misliyle karşılanır” ihtarını duyan gruplar büyüdü, şiddet arttı. Genç insanlardan oluşan küçük gruplara yaşlılar, kadınlar katıldı; şiddet arttı; büyüklere bile kulak verilmez oldu!

Gösteriler ve sloganlar, doğru yanlış cetvelinde değerlendiriliyor, yalnız ve çaresiz bırakılan yurttaşların ruh hali, yalnızlıkları düşünülmüyordu; onlara, “birlikte düşünelim” denmemiş; onlar anlaşılmak istenmemişti! Vahşeti, uzaktan elleri kolları bağlı seyretmeleri yeğlenmişti!

Bir Kürdün, insanlık mı-ölüm mü sınavıyla karşı karşıya bırakıldığında, ölümü göze alacağını bilmiyor muyuz?

İktidarın bu yaptığı hoyratlık, en azından dikkatsizlik değil de nedir?

Bu tutumun nedeni, iktidarın güçsüzlüğü değildir. Bu elim ve umut kırıcı durumun temelinde, Sayın Erdoğan’ın iktidarını koruma içgüdüsü vardır; o, cumhurbaşkanlığına aday olma kararı verdiği günden beri, her olay ve konuyu iktidarını korumasına katkı hesabıyla değerlendirmektedir; bu hesabı bazen doğru, bazen yanlış yapar, ama bütün hesapları buna göredir.

Siyasi iktidar sonuçta, Erdoğan’ın iktidarını korumaya kilitlendi. Demokrasi dışına çıkışlar, açıklaması yapılamayan davranışlar, sözler, anayasa ihlalleri o kararla başladı; o karardan sonra iktidarın korunması, meşruluğun ve vefanın önüne geçti.

Ülkemizde iktidar sahiplerinin, iktidarlarını korumak istemeleri yeni değildir. 64 yıllık demokrasi tarihimizde, anlayışa ve tanıma göre sayısı değişebilir, üç ila altı kez karşılaştık iktidarı koruma teşebbüsü ile.

Unutulmamalıdır ki, iktidarı koruma isteği, hemen arkasından siyasette tıkanmayı başlatır, insanları kurulu düzen yerine başka düzenler aramaya zorlar.

Nitekim, cumhurbaşkanlığına aday olma kararı sonrasında siyasette çözümsüz noktalar oluştu, her meşruiyet dışı davranış bir başka zorlamayı yarattı.

Bu yılın Ocak ayında, tabii muhalefetin de katkılarıyla, tıkanma evresi tamamlandı ve siyasal hayatımız “tıkanık” duruma girdi.

Bu durumdan nasıl çıkarız? Bu soruyu siyasetin cevaplaması gerekli ve doğrudur!

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89