• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 3 °C
  • Diyarbakır 18 °C
  • Ankara 16 °C
  • İzmir 16 °C
  • Berlin 4 °C

Ters rüzgârlar eserken...

Hüseyin Gülerce

İnsanımız ve ülkemiz üzerinde ters rüzgârlar esiyor. Üstelik fırtınaya, hatta kasırgaya dönüşme istidadı da taşıyor. Sığınaklara koşmanın dışında bir yol kalmadı.

İki sığınak var. Birincisi, hukukun üstünlüğüne, demokratlığa ve uzlaşmaya sığınmak. Başta muhalefet, kamuoyunun ekseriyeti, HSYK konusunda hükümetin yasa tasarısını, yargıyı tamamen iktidarın kontrolüne verme olarak görüyor. Bu adım, mevcut kutuplaşmaları ve siyasi krizi artırıcı bir yoldur. Meclis’teki kavgalara ve artan tepkilere rağmen böyle bir yasa çıksa bile, Anayasa Mahkemesi’nden dönmese bile kuvvetler ayrılığının yara alacağı, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile ilgili tartışmaların bitmeyeceği kesin. Dün son dakikada bulunan, muhalefet ile anlaşarak HSYK konusunda Anayasa değişikliğine gitmek, aranılan uzlaşmayı sağlayabilir ve tansiyonu düşürebilir. Temenni edilir ki, bu çare heder edilmez, kaosun kenarından dönme imkânı doğar.

Şahsen ben baştan beri AK Parti ile CHP arasındaki uzlaşmayı, Türkiye’de kutuplaşmanın önlenmesi, toplumsal bir mutabakat zemininin inşası adına hep önemsedim. Devam eden çatışmaların, siyasî kavgaların bu ülkeye bir yararı yok. Toplum olarak da, devlet olarak da bu çatışmalardan yorgun düşüyoruz. Bu kavga halini daha ne kadar devam ettirebiliriz? Bu ülke hepimizin ve kimse kimseyi bu topraklardan sökemez. Bir arada yaşamak zorundayız. Herkes herkesin konumuna saygılı olmak, fikir ve düşüncelere saygı göstermek, farklılıklarımızı kavga sebebi değil, zenginlik olarak görmek zorundayız. Bunun dışında her yol, bizi çıkmaz sokağa hapsedecek, birbirimizi üzecek, hırpalayacak, güzel ülkemize yazık edeceğiz…

Şiddetini artıran fırtınada ikinci sığınak, üzülsek de başkalarını üzmemek, kırılsak da başkalarını kırmamak, Allah’ın emrettiği gibi kötülükleri iyiliklerle savmaya çalışmaktır. Bu fırtına, çok açık bir imtihan. İman, Hakk’a itimat ve umut sayesinde, bu fırtınayı dışımızda tutabilmeliyiz. Doğacak gürültüden, velveleden, oluşan toz dumandan etkilenmeme iradesini gösterebilenler sayesinde bu fırtına insanımıza, vatanımıza, devletimize en az zararla atlatılacaktır. Allah yolunda, sadece O’nun rızasına kilitlenerek, başkaları için yaşama idealinden asla vazgeçmeden, vefadan, birbirimize hürmetten ve muhabbetten asla ayrılmadan sadece işimizi yapmalıyız. Üslup güzelliklerini koruyarak, tam da sırası, “sövene dilsiz, dövene elsiz” diyerek, sadece yaptığımız işi en iyi şekilde yapmanın derdine düşmeliyiz…

Allah, ülkeyi yönetenlere de öfkelerini yutmayı, şefkat, merhamet, adalet sahibi olmayı nasip etsin. Bugünler gelir geçer, geçecektir. Bu milleti, kendi değerleri üzerinde ayağa kalkma heyecanı sardı bir kere… Bir gün fırtınalar dindiğinde, başı öne eğilenlerden olmamalıyız.

Fırtınalar kasırgaya da dönüşse, en hoyratça davranışlar etrafı da sarsa, kinle, nefretle gelenlere insan olmanın güzellikleri ile mukabele etmeliyiz. Kimseyle asla tartışmama, hep iyilik dileme, hep duaya durma: “Allah bizi de, sizi de affetsin”, “Allah kalplerimizi ıslah eylesin” deme… Sürekli, “mukabele-i bilmisil, kaide-i zalimanedir” esasını hatırlama…

Madem kendimizi adanmış ruhlar görüyoruz, madem millet ruhunun yeniden canlanması için yollara düşmüşüz, madem bu yolda tarih boyunca çileler çekilmiş, ızdıraplar mesken tutulmuş, “bize de düşen buymuş…” tevekkülü ile O’na teslim oluruz. Rabb’im, “bizi de, mümin kardeşlerimizi de, insan kardeşlerimizi de Sen koru” diye yalvar yakar oluruz…

Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89