Genelkurmay Başkanlığı, cuma sabahı yaptığı apansız ve anlaşılmaz basın açıklamasının, tabiatıyla anlaşılmaması üzerine, asıl maksadını bazı gazetecilere fısıldadı.
Milliyet’ten Serpil Çevikcan’ın haberine göre, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, MGK’da Balyoz davasının ‘yeniden gözden geçirilmesi beklentisini’ dile getirmiş.
Peh!
Yalçın Akdoğan’ın Balyoz davasını ‘milli orduya kumpas’ olarak tanımlamasının ardından, rahat, risk içermeyen bir pozisyon bu. Ne yalan söyleyeyim; Genelkurmay Başkanı’nın çıkışı, gözlerimi yaşartmış değil. Bir yıl önce, iki yıl önce ya da Yargıtay kararının hemen arkasından söylense, bir kıymeti harbiyesi olacaktı. Ancak bugünün koşullarında sadece hükümetin yeni pozisyonuna paralel bir çıkış bu...
Genelkurmay Başkanı, Yargıtay’ın Balyoz kararı sonrası yapılan MGK’da benzer bir ‘hassasiyet’ ifade etmiş miydi? Cemaat-hükümet kavgası olmasa ya da Yalçın Akdoğan’ın açtığı yol, kurduğu ülkü, gösterdiği amaç olmasa, Org. Necdet Özel ‘yeniden yargılama beklentisini’ dile getirecek miydi?
Serpil Çevikcan’dan, cuma günkü açıklamanın Başbakan’ın ‘bilgisi dahilinde’ olduğunu okuyoruz. Sahi perşembe günü HSYK’nın yaptığı açıklamaya (ki aslında basın açıklaması değil) kızıp da ‘Yetkim olsa HSYK’yı anında yargılarım’ diyen Başbakan, Genelkurmay’ın açıklama yapmasına neden izin verdi acaba?
Ak Partililerin cemaatle olan kavgalarında bir anda ”Balyoz’u da, Ergenekon’u da onlar yapmıştı zaten!” argümanına sarılmaları, ”Vay gazetecileri de içeri attılar” demeleri, o dönem o davalardaki hukuksuzluk boyutunu eleştirmiş ama hükümetten tokat yemiş olan hepimizi çileden çıkartıyor. Sosyal medyada bu duruma, Başbakan Erdoğan’ın o şahane ifadesiyle ”Ulan hepiniz ordaydınız!” tweetleri yağıyor. Daha 2 ay önce Yargıtay’ın Balyoz kararını ‘Çok iyi oldu, şahane bir yargı var’ diye alkışlayanlar, şimdi ‘Yeniden yargılayalım’ diyor. Hükümet, cemaatle ek sıkışarak icazet verdiği bu davaların siyasi sorumluluğundan, şimdi tereyağından kıl çeker gibi sıyrılabileceğini düşünüyor.
O kadar da değil.
Lütfen az bir yüz kızarması, az bir özeleştiri duyalım.
Ayrıca bu davalardan ‘yeniden yargılama’ ile kurtulmak mümkün de değil. Davaların doğrusu var, eğrisi var; içinde gazetecisi de var, katili de var. ‘Kurunun yanında yaş da yanar’ yargısını, siz icat ettiniz. Şimdi nasıl ayıracaksınız kuruyla yaşı?
Allah insanı yanıltmasın. Bu davalardaki hukuksuzluklara karşı geçmişte de ses çıkarttığım için, şimdi aynaya bakabiliyorum. Ama hükümet sahiden içeride bir ‘resetleme’ noktasına geldiyse, bu yargı süreciyle olmaz. Yeter artık yargıyı sürekli perde arkası pazarlıklarla ‘bağlamaya’ çalışan iktidar anlayışı. Yapılan siyasi mühendisliğin çözümü, yargıda değil yine siyasettedir.
Bu işten tek çıkış, Kürtleri de kapsayacak bir genel aftır. Ciddiyseniz, utanmadan, sıkılmadan, mertçe insanların karşısına çıkıp aftan söz etmeye başlayın...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.