• BIST 9379.83
  • Altın 3707.979
  • Dolar 37.8409
  • Euro 41.3004
  • İstanbul 12 °C
  • Diyarbakır 14 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 14 °C
  • Berlin 8 °C

Tek adamlıkta finale doğru

Ahmet Altan-

Demokrasilerde asla yapılmaması gereken bir şeyi deniyordu Başbakan Erdoğan, yetmiş milyonluk ülkede her konuda kimseye hesap vermeden tek başına karar almak istiyordu.

Sonuna kadar da zorladı bu keyfîliği.

“O heykeli yıkın, buraya cami yapın, o diziyi yasaklayın”
türünden “tek kişilik” emirlerle ülkeyi gerdikçe gerdi.

Yaptıklarının bir mantığı, bir açıklaması yoktu.

Keyfîlik de zaten bu demektir, bir mantığa, bir akla uymaz, sadece bir adamın kaprislerini tatmin etmesine ve gösterişli bir zorbalığın tadını çıkarmasına yarar.

Çoktandır AKP’liler de dâhil neredeyse herkes “ne yapıyor, ne yapmak istiyor” diye soruyor, kimse de doğru dürüst bir cevap bulamıyordu.

Bu tür bir keyfîliğin ve “mutlak iktidarın” müptelası olanların doyuma ulaşması imkânsızdır, bu akıl ve mantık dışı tırmanmanın sonunda daha tehlikeli sulara yelken açacağı görülüyordu.

Sonunda Başbakan kimseye sormadan, kimseye danışmadan, sonuçlarını hesap etmeden, “ben BDP’lilerin dokunulmazlığını kaldıracağım” dedi.

Böyle bir karar ülkeyi ateşe atmak anlamına gelir.

Bu kadar akılsızca siyasi bir hamle yakar götürür memleketi.

Başbakan Erdoğan ve yanındaki birkaç fedaisi bir “hayal âleminde” yaşıyorlar, o hayal âlemi onları başka ülkelerdeki işleri bile “emir vererek” düzelteceklerine inandıracak kadar etkilemişti.

Son zamanlarda hiç söz etmez oldukları Suriye’deki belaya biz bu hayallerle bulaştık.

Bu yanlış karar bir anda Türkiye’yi güneyinden bir düşman kuşatmasına aldı, PKK tarihinin belki de en büyük dış desteğine sahip oldu.

Mutlak iktidar bağımlılığı, bu iktidara sahip olduklarına inananlarda sürekli olarak güçlerini kanıtlama ihtiyacı uyandırır, bu ihtiyaç hiç bitmez, hiç durmaz.

Ortadoğu’da aradığını bulamayınca yeniden içeri döndü Başbakan ve BDP’lilerle ilgili kararını sonuçlarını hiç düşünmeden açıklayıverdi.

Başbakan’la adamları bir hayal dünyasında yaşıyorlar ama herkes o hayal dünyasında yaşamıyor, gerçekleri görenler, yaklaşan belayı sezenler gittikçe kalabalıklaşıyor.

Cumhurbaşkanı devamlı olarak hükümeti daha dikkatli, daha özenli, daha demokrat olması için uyarıyor.

Büyük bir ihtimalle Gül de bu uyarı gereğinin işaretlerini muhafazakâr tabandan ve parti örgütlerinden alıyor.

“BDP’nin dokunulmazlığını kaldırma”
kararı, uzun zamandır sessizce ve endişeyle Başbakan’ı izleyen AKP milletvekilleri arasında ciddi bir kırılmaya yol açtı.

Önce AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu çok dürüst bir davranışla ortaya çıkıp, “Ben bu karara evet oyu vermem” dedi, “1994’te DEP’lilerin dokunulmazlıklarının kalkmasının yarattığı hasar hâlâ zihinlerde”.

Ardından Batman Milletvekili Ziver Özdemir, 1994’teki DEP olayını hatırlatarak, “Sadece bir partinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını konuşmak hoş bir şey değil” dedi.

Dün de Şırnak Milletvekili Emin Dindar, “Dosyası olan bütün milletvekillerinin dokunulmazlığı kalkmalı. Sadece bir partiye mahsus olacaksa ben dokunulmazlıklarının kalkmasına karşıyım” dedi.

Eski AKP milletvekili Abdurrahman Kurt da “Yolsuzluklara, yasaklara, yoksulluğa karşı çıkarak başlattık bu partiyi” diyerek “DEP’lilerin hapisten çıkmasını sağlayan bir partinin şimdi BDP’lilere hapse atmasının” yanlış olduğunu söyledi.

AKP’nin eski yöneticilerinden Mehmet Mir Dengir Fırat ise böyle bir kararın “ahlaken de, siyaseten de, hukuken de yanlış olacağını” açıkladı.

Şu anda parlamentoda bu siyasetçiler gibi düşünen 60 AKP’li milletvekili olduğu söyleniyor.

Epeyce zamandır AKP’li siyasetçiler kimliksiz ve kişiliksiz “emir kulları” gibi gözüküyorlardı, Erdoğan bakanlarını bile herkesin önünde fütursuzca azarlıyordu, bakanlar makamlarını kaybetmemek için herkesin önünde kendilerini ezdiriyorlardı ama Başbakan’ın BDP hakkındaki kararının yaratacağı sonuçları görmeleri AKP’lileri bu sessizliği bozmak zorunda bıraktı.

Bugün Başbakan Erdoğan kendi partisinin milletvekillerini “ikna” etmeye çalışacak.

“İkna etmek”
demokrasinin temel taşı, “tek adamlığın” da sonudur.

“Tek adamlık hayali”
bu BDP olayıyla birlikte bitti bana sorarsanız, ikna etmek zorunda kalırsanız “tek adam” olamazsınız çünkü.

Bir şerden hayır doğdu.

AKP milletvekilleri demokrasiye dönüyor.

Sıra, Başbakan’ı da bu saçma “tek adam” hayallerinden vazgeçirip yeniden her konuda demokrasiye döndürmekte.

  • Yorumlar 4
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • cem ak04 Aralık 2012 Salı 12:37kimin hayal dünyası

      biliyorum sayın altan bu ülkede her şeyib iyi olmasını istiyorsunuz, belkide bundan en ufak bir kıvılcım sizi umutlandırıyor, lakin bendede küçük kıvımcımlara kanıp ülkenin cennete döneceği hayaline çok erken kapıldığınız duygusu var.. her şeyin bir bedeli var, yazıkki bu toplumdaki her bireyin bu bedeli ödemeden ülkenin cennete kavuşması olanaksız.

      Yanıtla (0) (0)
    • Gökbir04 Aralık 2012 Salı 13:42Zamana yaymak

      Doksan yıldır bu tür alavere-dalavere ile ırksal egemenlik sağlandı ve şimdi de pekiştirilmeye çalışılıyor. Ancak emin olunan bir anda, oluşturulan düğümün çözülmeye başlandığını eninde sonunda görecekler. A. Altan, bu çözülmeyi görüp bazen iyimser ve bazen de kötümser yorumlarda bulunmaktadır. Keşke görüşleri doğrultusunda bir gelişme görülebilse!

      Yanıtla (0) (0)
    • Adiyok04 Aralık 2012 Salı 14:18hayal

      fazlaca iyi niyetlisin ahmet abi.

      Yanıtla (0) (0)
    • DEVRIM zaman04 Aralık 2012 Salı 22:02Dokunulmazliklar

      Sayin altan haklisin.. bu basbakan elinde benzin nereyi ne zaman yakacaginikestirilemez. Kesinlikle BDP dokunulmazliklarini kaldirmak demek, ben sizi kayipettim; intikamimi boyle alirim demeye getiriyor..

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89