Dekolte tecavüze yol açar söylemi, kadınları hedef almanın yanı sıra bir anlamda erkekleri de aşağılıyor.
Akit gazetesinin yazarı değerlendirmesini şöyle yapıyor: “Acaba kaç tecavüz davasında hâkimlerimiz, mütecavizin suçunu yüzde yüz gördü? Daha doğrusu, kaç tanesi hafifletici sebeplere dayanarak ceza kesti? Hatta beraat kararı verdi?”
Akit yazarının değerlendirmesinin aynı gün gazete manşetlerinde yer alan Mardin’deki tecavüz davasının gerekçeli kararıyla doğrudan bir ilgisi yok…
Selçuk Üniversitesi öğretim üyesi Profesör Orhan Çeker’in, ‘tecavüzde dekoltenin tahriki’ konulu ‘popüler’ değerlendirmesini savunan bir yaklaşımla bu gerekçeleri öne süren Akit yazarı, göründüğü kadarıyla “Birçok hâkim de Orhan Çeker gibi düşünüyor” mesajını vermeye çalışıyor.
13 yaşındaki kız çocuğunun iradesi
Tam isabet. Mardin’de 13 yaşındaki kız çocuğuna kentin ‘önde gelen devlet görevlileri’nden 26’sı tecavüz etti. Mardin Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararında; bu erkekleri ‘iffetli’ gördüğü için aşırı indirimde bulundu. N.Ç’yi sattıkları suçlamasıyla yargılanan kadınların ise ‘iffetsiz’ olduğuna hükmederek erkeklere göre daha ağır bir cezaya çarptırdı.
Mahkeme, 13 yaşındaki N.Ç’nin fuhuş için 26 erkeğin yanına ‘kendi isteğiyle’ gittiğini öne sürerek cezayı ‘zorla alıkoyma değil, rızaen alıkoyma’ maddesine çevirdi ve bu yolla onu en alt sınıra çekmiş oldu.
İnanç meselesinin ötesinde erkeklik
Orhan Çeker’i savunanlarla Mardin Ağır Ceza Mahkemesi’nde bu kararı veren hâkimler arasında tam bir anlayış beraberliği var. Orhan Çeker “Kadınlar, dekolte yoluyla erkekleri tahrik ederse tecavüz suçuna ortak olurlar. Suçun yarısı da dekolte giyen kadınlarındır” diyor. Bunu bir adım ileri götüren ve ‘hukuk alanına uygulayan’ların ise “Bu da kaçınılmaz olarak ceza indirimini beraberinde getirir” dediklerini görüyoruz.
Profesör Orhan Çeker, muhafazakâr bir kişi. Açıklamalarını belli ki kendi inanç sistemiyle de ilişkilendiriyor. Kendisini savunanların büyük bir bölümünün de yaklaşımlarını inanç sistemleriyle ilişkilendirdiklerini varsayabiliriz.
Ancak, İslami kesimden birçok insan, Çeker’in ‘erkek egemen’ söylemine karşı çıkıyor. Özellikle de başörtülü kadınların protestolara katıldıklarını ve bu söylemin inanca dayalı bir temelinin olmadığını savunduklarını görüyoruz.
Ülkemizde dinin algılama biçimi, bugüne kadar büyük ölçüde erkek bakış açısının egemenliğini yansıttı. ‘Yaşam tarzına müdahale’den, ‘giyim kuşam’a kadar çoğu alanda ‘erkek egemen’ bir dindarlık topluma damgasını vurdu. Orhan Çeker’in düşünce biçimi, kadınların hayatına müdahale eden erkek egemen dindarlığın tipik bir yansıması.
Kadınların toplumsal alana çıkmasıyla birlikte bu düşünce biçimi sorgulanmaya başladı. Dindar kadınların son yıllarda erkek egemen söylemleri çok yoğun şekilde sorguladıklarına tanık oluyoruz. Örneğin, başörtülü kadınların Orhan Çeker’e karşı dekolteli hemcinslerini savunmaları, artık alıştığımız, hatta neredeyse normalleşen bir durum.
Mardin Ağır Ceza Mahkemesi’nin gerekçeli kararına imza atanlara yol gösteren asıl gerekçenin ‘dini’ olduğunu sanmıyorum. Bence onlara ‘erkek egemen’ kültür yön veriyor. 13 yaşındaki kızın ‘kendi isteğiyle’ fuhuş yaptığını düşünebilen bir mantığı yaratan kültür ortamı, dini bir kültür ortamı değildir, büyük ihtimalle erkek egemen bir ortamdır.
Erkeklere de hakaret
“Dekolte tecavüze yol açar” söylemi, kadınları hedef almanın yanı sıra erkekleri de küçülterek kendilerini kontrol edemeyen varlıklara indirgiyor, bir anlamda erkekleri aşağılıyor. Aynı zamanda 13 yaşındaki kız çocuğunu ‘suça ortak’ gören kararlar da benzer bir tablonun ortaya çıkmasına neden oluyor.
Bunu görmek gerekiyor. Erkekler yara alıyor…
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.