Yeniden bir kutuplaşma yaşadığımız aşikar…
Günlerdir bu kutuplaşmanın bir cephesine değiniyor, iktidar alanını koruma refleksinin yaratığı vehimler ve otoriter dilin tehlikelerinden söz ediyorum…
Peki öte yaka, cephenin öte tarafı?
Bu tarafta, meşruiyet sınırları içinde yapılan eleştiriler, doğal, kaçınılmaz talep ve itirazlar dışında, bunların arasına, arkasına gizlenen, fırsat bulunca ortaya çıkıp taş atan kararmış yüz var.
Gezi olaylarıyla ortaya çıkan bu yüz, şimdi Mısır'daki askeri darbeyle iyice azdı.
Darbe kelimesini dahi kullanmadan ya da bir kaç şeytan kovma misali bir kaç giriş cümlesinden sonra, Mısır'ı Türkiye'ye, Mursi'yi Tayyip Erdoğan'a, Tahrir'i Gezi'ye benzetme çabaları, oraya özenmeleri, bu konudaki iştihaları iç bulandırıyor.
En iyi simge her zaman olduğu gibi Ertuğrul Özkök.
28 Şubat günlerindeki performansına yaklaşıyor.
Meydanlara çıkan her hücresiyle Özkök'ün zıddı gençleri kullanıyor, fikren kirletiyor.
İki daimi öncülü var:
Müslümandan demokrat olmaz, birincisi...
Dindarsa, iktidarı devirmek için her yol mübahtır, ikincisi…
Bakın ne diyor, buram buram ayrımcılık kokan 'müslüman neden kardeş olamıyor' başlıklı son yazısında:
'Ona oy vermeyen, üvey kardeş bile değil, dış kapının dış mandalı bile değil...? Nedense geriye sadece 'Müslümanlık' kalıyor ve aldığı yarının yarısı oyu, toplumu bir baştan ötekine kendine has bir Müslümanlık'la boyama hakkı, vizesi gibi görüyor. ?Elinde dindar nesil diye bir portre, tek arzusu önüne gelenin vesikalığını rötuşlayıp elindekine benzetmek, tek tipe çevirmek.?? (…)
Demokrasi deyince aklına, çoğunlukçuluktan başka bir şey gelmeyen adama demokrasiyi ?sorsan ne olacak ki, ?cevabı dünden belli...?Sandıktan birinci parti çıktıysam, astığım astık, kestiğim kestik.?Olmuyor işte...?Önce demokrasi bitiyor, sonra kardeşlik...?Sonra sıra İslam'a ?geliyor.?Onu da kendi elleriyle bitirmeye başlıyor...'
Kimden söz ediyor Ertuğrul…
Mısır'dan mı?
Peki darbeden söz ediyor mu, hayır?
Size darbeyi 'hakkedeni' anlatıyor…
Ve bağlıyor…
Diyor ki: 'TAHRİR'e baktıkça Taksim'i gördüm.?Taksim'e baktıkça ülkemi gördüm…'
Aba altından bu tür sopa göstermek, bunun çoğulculuk, demokrasi gibi kavramları araç haline getirerek yapmak, saklanarak yapmak Türkiye'de siyasi ahlaksızlıklar tarihinin kurucu eylemidir.
Mısır arkasına saklanmak, Mısır'a işaret etmek darbeye, fırsatlara işaret etmek değil midir, dolaylı olarak?
AK Parti vesayet düzeniyle mücadele ederken, her şeyden önce askerin kapladığı alanı değiştirdi, askerin kışlasına dönüşü bu alanın demokratikleşmesiyle sağlandı.
Özkökgiller buna direndiler, öfkelendiler ve kaybettiler.
Bugün Türkiye başka bir noktada, başka bir sahfada…
Bugün ülkedeki tartışma, olmayan demokratik düzen tartışması değil, tersine, mevcut demokratik dokunun derinleşmesi, kalitesinin artması tartışmasıdır…
Katılımcı demokrasi, kamu alanı ve birey özgürlüğü ilişkisinin tartışmasıdır....
İtiraz ve eleştiri bunun için yapılıyor.
Ne var ki bu parazitler, Özkökgiller aradan çekilmeden bu ülkede ne demokrasi tartışması yapılabilecek, ne iktidara yönelik eleştiriler yerini bulacaktır.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.