Türkiye böyle yolunu kaybetmiş ördek yavrusu gibi oradan oraya savrulmaya başlayınca bütün kurumlarda da “gidilecek yol” konusunda ciddi kırılmalar ve çatlamalar ortaya çıktı.
Güneydoğu’ya en azından duygusal bir soluk aldıracak olan Diyarbakır Emniyet Müdürü’nün “insanca” açıklamalarına Başbakan Yardımcısı gönülden destek verirken, Başbakan, “insan olan dağdaki teröristin ölümüne ağlar” diyen müdüre “bu salonda insan yok” diye cevap verip alkış alan MHP lideriyle birlikte yüklendi.
Bu “kırılmadan” elbetteTaraf da payını alıyor.
Biz de kendi aramızda ayrışıyoruz ve üslup da gittikçe ağırlaşıyor.
Gazeteciliğe ve köşe yazarlığına bu gazetede başlamış, beş yıl bu gazetenin yazıişlerinde çalışmış Yıldıray Oğur, yazısını demokratların “gözüne gözlük” önererek bitirmenin zekâya, zarafete, saygıya, terbiyeye uygun olup olmadığını bile sorgulayamaz hâle geldiyse, bizim de artık meselelerimizi açıkça ve net tartışmamız gerekiyor demektir.
Aynı gün Alper Görmüş, gazeteyi sert bir şekilde eleştiren bir yazı yazdı.
“Hür orduya jandarma servisi” başlığını eleştiriyordu.
Bu başlıkla ilgili söylediklerinde haklı, koyduğu ölçüler de doğru.
Ama o haber de doğru.
Ve, niye doğru olduğunu haberi yapan Tuğba Tekerek, Görmüş’ü arayarak ona anlattı.
Alper, “bu, toplumun mutlaka öğrenmesi gereken bir haber; bir kişiyi korumak için haberi zayıflatamazsınız, elinizde kayıtlar varsa olduğu gibi yayımlamalıydınız” deseydi...
Ya da, “kendinizi birilerini korumak zorunda hissettiğiniz zaman haberi hiç kullanmamalısınız” deseydi, hiç itirazım olmazdı.
Ama Alper öyle yapmıyor ve hiç yapmaması gereken bir işe soyunup “niyet okumaya” girişiyor.
Ve, o niyeti de yanlış okuyor.
Alper’e göre ben “AKP’nin Kürt meselesini çözme iradesini kaybettiğini” düşündüğüm için manşetleri ve haberleri “kullanışlı bir tarzda” yorumluyorum.
Biri Alper Görmüş’e “sen kendi fikirlerin nedeniyle manşetleri zorlar ve onları kullanışlı yorumlar mısın” dese büyük bir ihtimalle “hayır” der, bana “Alper böyle bir şey yapar mı” diye sorsalar ben de “hayır” derim.
Alper kendisinin yapmayacağı, ahlaka da pek uygun düşmeyen bir işi benim yapacağıma nasıl bu kadar rahat inanıyor, nasıl kendisini böyle “ahlaken” üstün görüyor, nasıl kendini bu kadar rahat “karar mercii” konumuna yerleştiriyor?
Bu yakışık alıyor mu Alperciğim?
Bu ilk itirazım biraz “şahsiydi”, şimdi gelelim işin esasına, AKP’ye muhalefete ve aramızdaki ciddi görüş farklılıklarına.
Ben, Alper’in sandığı gibi AKP’ye “Kürt meselesini çözme iradesini kaybettiği” için karşı çıkmıyorum.
AKP’ye, demokrasiden, insan haklarından, eşitlikten, özgürlükten, adaletten uzaklaştığı için karşı çıkıyorum.
Kürt meselesi sadece PKK meselesi değil benim için, PKK’yı yenebilirsiniz, susturabilirsiniz, yok edebilirsiniz, PKK’yla anlaşabilirsiniz ama “demokrasi, insan hakları, özgürlük, eşitlik, adalet” yoksa Kürt meselesini çözemezsiniz.
Türklerle Kürtler “eşit” olmadığı sürece o mesele orada durur.
Sadece Kürt meselesi durmaz, ibadethaneleri verilmeyen Alevilerin meselesi de durur, Başbakan’ın “at o yazarı” diye bağırdığı iklimde fikir özgürlüğü meselesi de durur, Başbakan’ı eleştiren öğrenciler hapislere atıldığı sürece “muhalefet etme” özgürlüğü meselesi de orada durur, nasıl doğum yapacakları bile devlet tarafından belirlenen “kadınlar” meselesi durur, kuralları hâlâ 12 Eylül yasalarıyla belirlenen “siyaset” meselesi orada durur, Sayıştay denetiminden kaçırılan “ordu” meselesi orada durur, Uludere’de korunan suçlularla birlikte “yaşama özgürlüğü” meselesi durur, işkenceci polisin terfi ettirilmesiyle “işkence” meselesi durur, Suriye’de bizi savaşın eşiğine getiren emrivakilerle “tek adam” meselesi durur.
Kürt meselesi de dâhil bütün bu meseleler birbirine bağlıdır ve bunların çözümü Başbakan’ın artık yanına bile yaklaşmadığı “Kopenhag kriterlerinde”, demokraside, insan haklarında, özgürlükte ve kurumsallaşmış bir eşitliktedir.
Şimdi Alper ve “AKP’ye güvenen” diğer yazar arkadaşlarımız, “Kürt meselesi demokrasi olmadan da çözülür” diyorlarsa, bunu neye dayandırdıklarını...
“Kürt meselesi demokrasi olmadan çözülmez” diyorlarsa, bütün bu saydığım konularda nasıl demokrasiye doğru bir gidiş gördüklerini açıklarlarsa minnettar kalırım.
Hepimiz net olalım, hepimiz düşüncelerimizi net biçimde anlatalım.
Bu, niyet okumaktan da, “gözlük” önermekten de, Başbakan için Başbakan’ın gazetelerinde kullanılamayacak ifadelerin, Başbakan’ı savunmak için bu gazetede bu gazete için kullanılmasından da daha iyidir.
Taraf’ta kavga
- Yorumlar 16
- Facebook Yorumları
- firat10 Ekim 2012 Çarşamba 03:03helal olsun
helal olsun tek kelime....
Yanıtla (0) (0) - ADIYOK10 Ekim 2012 Çarşamba 03:19Niyet
Aynen katiliyorum Sn Altan a. Herkes net olacak. kimse karnindan konusmayacak. Ak kara belli olacak. Insan dogmak baska, insan kalmak baska. Basbakan aglamiyormus , Aglayanda asla aglamayacakda belli olsunki ne kadar insaniz Türkiye hatta Dünya bilsin.
Yanıtla (0) (0) - zazu10 Ekim 2012 Çarşamba 07:25fenaymış
Bunlar iyi güzel de birbirine tahammül edebilmek en güzel erdemYıldıray Oğur ve Alper Görmüş de gazeteden ayrılırsa taraf başka bir şey olacak zaten eski gazete değil.
Yanıtla (0) (0) - derya10 Ekim 2012 Çarşamba 08:40AKP nin suyu ısınıyor
AKP sonbaharda meyvesini çürütüp yere döken ağaç misali son demlerine yaklaşıyor. Bu iktidarın yerine nasıl bir iktidarın geleceği sorunu netleşmeden malesef başımızda kalmaya devam edecek. Kürt meselesini sayın altanın deyimiyle eşitlikçi bir biçimde çözmeyi programına almış bütün türkiyenin onayını almış bir iktidara ihtiyaç var Türkiyede. Kürdistanda ise buna uyum sağlayacak yeni bir iktidara.
Yanıtla (0) (0) - nevin yazıcı10 Ekim 2012 Çarşamba 10:01budur...
sn altan imzamı atıyorum...
Yanıtla (0) (0) - emir10 Ekim 2012 Çarşamba 11:21ayrışma büyüyor
kendi başlarına siyaset ve söz üretemeyip mevcut aktörlere yanaşarak var olmaya çalışan liberallerin trajedisi bu aslında. Erdoğan ile Gülen ayrışması büyüdükçe bir taraf (Altan ve ekürisi) Cemaate, diğeri de AKP'ye yamanıyor ve ayrışma burada da kendini gösteriyor. tüm "çatışma" da bu. insanın sorası geliyor "ne olacak bu liberallerin hali?"
Yanıtla (0) (0) - Mehmet Sarı10 Ekim 2012 Çarşamba 12:12demokrasi ve başbakan
Ahmet kardeşlim, köylüler "koç olacak kuzu çitin önünde duruşundan bellidir" derler. Başbakanın demokrasi ve sorunları çözmeyle baştan bir ilgisi yoktu. Ama literatürdeki adıyla takkiye yaptı ve insanları, toplumu uzun yıllar oyaladı. Şimdi durum aynen sizin söylediğiniz gibidir.
Yanıtla (0) (0) - Narin Çilek10 Ekim 2012 Çarşamba 12:18Niyet Okumak!
Ben bu konu(lar(da Alper Görmüş'ü destekliyorum. Ahmet Altan son zamanlarda özellikle kardeşi de boşta kalınca ailece agresifleştiler. Ben şahsen "Türk Kürt eşit hale gelinceye kadar" cümlesini anlayamıyorum. Diyelim ki ben türküm. Kürt bir vatandaşımızın kürtlüğü dolayısıyla ne gibi sorunu var anlayamıyorum. Söyleyin, sayın Allah aşkına da biz de yardımcı olalım. Bakan/M.Vekili/Müsteşar/Hakim/doktor/Polis v.b. ne gibi mahrumiyeti ve mağduriyeti var anl
Yanıtla (0) (0) - sosyolog10 Ekim 2012 Çarşamba 13:00narin arkadaşım
Not: Değerli yorumcumuz, Büyük harflerle yazılan yorumları yayınlayamıyoruz. Kriterlerimize uygun olarak yeniden yorum yazmanızı diler, ilginize teşekkür ederiz...
Yanıtla (0) (0) - ADIYOK10 Ekim 2012 Çarşamba 14:37Narin cicek
Narin arkadas anlamiyormus. Anlamaz normaldir. insan kör olursa hic bir seyi göremez. narine sorulsa roboski nedir. kesinlikle yabanci bir isim diyecek. orda ne oldu dense, ne olmuski orda diyecek. Diyorya kürtler niye rahatsiz oluyor anlamiyorum. Anlayamazsin cünkü senin hem gözün hem vijdanin körelmis. Osmanliyi gecelim cumhuriyet tarihi boyunca kac bin kürt iceri atildi,iskenceden gecirildi katledildi biliyormusun narin? Türkiye insanlik sinavinda.
Yanıtla (0) (0) - Bawer Serhad10 Ekim 2012 Çarşamba 13:21Narin Çiçek
Sevgili Narin Çiçek, Türk Kürt eşit hale gelene kadar cümlesini anlamadın demek. Evet dediğin gibi Kürt Bakan/M.Vekili/Müsteşar/Hakim/doktor/Polis olabiliyor. Hatta başbakan, c.başkanı da oluyor. Mesele bu görevleri almakta değil mesele Kürt olabilmekte. Mesele kendi diliyle kendi kimliğiyle yaşamak.
Yanıtla (0) (0)
Kısaca Kürt herşeyi olabiliyor ama Kürt olamıyor. - Siyabent kara10 Ekim 2012 Çarşamba 13:33Kurtler doktor hakimdegil kurt olmak istiyor.
Narin hanima bir kurt olarak ne mutlu kurdum yada varligim kurt varligina ramagan olsun demeyi hazmedebiliyorsa kurtler turklerin sahip oldugu haklara sahiptir derim ..iyiki varsin a.altan....
Yanıtla (0) (0) - Ahmet Seker10 Ekim 2012 Çarşamba 15:04eşit olmak ne demek?
Bir arkadaş çok matah bir şeymiş gibi "Ne mutlu Kürdüm diyene", "Varlığım Kürt varlığına armağan olsun" gibi ceberrut ve ırkçı Kemalist rejim sloganlarını söyleyinceye kadar kendini eşit hissetmeyeceğini söylemiş. Biz yıllarca bu ırkçı söylem bitsin diye uğraştık Türkler yavaş yavaş bunlardan kurtulurken Kürtler sahip çıkmaya başlamış. Bu sloganları Türkler söylerken nasıl ülkeye barış ve huzur gelmediyse Kürtler söylerken de gelmez. Birlikte
Yanıtla (0) (0) - bozo10 Ekim 2012 Çarşamba 16:28neden
Bir insan savaşı ve ölümleri niye bu kadar ister kürtle türkün eşitliği insanları niye rahatsız eder bunu isteyenlerin kesinlikle çıkarı vardır. ve bu çıkarları için herşeyi feda ederler dostluk kardeşlik arkadaşlığın onlar için hiç bir önemi yoktur bu gibi insanlar iktidarın ağzına bakarlar eğer iktidar biraz demokrasiden dem vurursa onlardan demokratı olamaz yok eğer iktidar faşizme yönelmişse faşizmi en babası onlar olur ne olacak kardeşim kürdün hakl
Yanıtla (0) (0) - sercan10 Ekim 2012 Çarşamba 18:54ayrilik
Bu olmasi gereken bir ayrilikti.Bu kadar zit gruplu insanlarin bir arada kalmasi dogal degildi.Zit demekte ne kadar dogru bilemiyorum.Cunku burda ne olursa olsun amena diyecek bi grup var.
Yanıtla (0) (0)
Yargilama yol,elestiri yok..Bence gec kalindi.Ama isabetli olmus - aran10 Ekim 2012 Çarşamba 22:15an
Sayin Ahmet Altan vijdan ve merhamet sahibi ,insani olan ne varsa onu arayan bir insan olarak biliyorum.Kürt halkinin Ape Ahmede sahip cikmasi gerekiyor.
Yanıtla (0) (0)
Fotoğraflarla Kürdistan’a dönen ilk hacı kafilesi
Başkent Hewler’de huzurevi
IŞİD’in son mevzisinden kaçış...
Kürdistan Parlamentosu'nun yeni üyeleri yemin etti
Sait Çürükkaya...
Antep'te sokak düğününe bombalı saldırı
Cizre'deki bodrumlarda ne yaşandı?
Nizamettin Ariç - Xakî Bîngol - Çîyayê Şengalê
Tel : 0532 261 34 89
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.