• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 7 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 13 °C
  • İzmir 18 °C
  • Berlin 1 °C

Taklidî İslam, Tahkikî İslam

Mücahit Bilici-

Taklidî İslam anlayışı her tarafından çatırdıyor. Bir atalar dini olarak tevarüs edilen ve baskı, korku ve muhafaza kaygılarının sarıp sarmaladığı bir din anlayışı bu. Çürüklüğünün ortaya çıkmasını engelleyen faktör, dinin bugüne kadar saldırıya uğruyor olması, dindarlarının mağdur olmasıydı. Gariban dindarların dini güzel olmalı, dindarlıkları fırsat olsa hayırlı olmalıydı. Ne var ki öyle olmak zorunda değilmiş. Olmadı. Saldırıya uğruyor diye korunan bazı şeyler aslında çoktan çürümüş, korunacak bir tarafı kalmamış şeyler olabilirmiş.

İnsanların ve fikirlerin kalitesini muhalefetteyken değil iktidardayken görebilirsiniz. Mağdur ve muhalif iken hak, hürriyet, adalet diyenlerin muktedir olunca menfaat, devlet, iktidar diye bayrak salladıklarını görebilirsiniz. Kemalizmde görünen bilumum çirkinliklerin o kadar da Kemalistlere özgü değil sıradan muktedirlik marazları olduğu ortaya çıktı ve çıkıyor.

Evet, son dönemde dindarların Müslüman olarak kaliteleri öyle bir ortaya çıktı ki dinin kendisi sorgulanmaya başlandı. Ortaya çıkan görüntü, o hiç beğenmediğimiz sözümona laik Kemalistlerin menfaatperestliğine nal toplatan, onların dünyeviliğine rahmet okutan cinsten.

Türkiye’de bir kısım İslamcılık ve envai çeşidiyle dinî cemaatler güç ve iktidar ile temasın yolaçtığıbüyük bir yangın yaşıyor. Adi birer menfaat örgütü/network’ü seviyesine çıkmış olmanın keyfiyle şimdi yerli ve milli bayrak sallama hâllerinde olsalar da kendi çocuklarının gözünde ikrah edilir bir hâldeler. Gençler ya İslam’dan kaçıyor ya da İslam’ın içinde geleneksel anlayıştan kaçıyor.

Belki farkında değiliz; AK Parti iktidarı Müslümanlıkta devrim yaptı. Dindarların mağduriyet, mazlumiyet sığınakları yerle bir oldu. Saraylandılar. Saltanata dönüşmekte zorlanmayan bir hilafet anlayışı haklı olarak dinin siyasi çıkarlar için nasıl kullanışlı bir alet olduğunu isteksiz gözlere bile gösterdi. Bugün dinin siyasetten ayrışması bir sorun olarak kendisini vicdanlara dayatırken, dinin kendisinin ne olduğu da sorgulanmaya başladı.

Sorgulamamak mümkün mü? Mesela IŞİD gerçeği. Sahi IŞİD nedir? IŞİD esasen bugün mahcup ve medeni Sünni İslam’ın hicapsız ve bedevi hâlinden başka birşey değildir. IŞİD’in yaptıklarının hepsinin küçük harfle “kitap”ta yeri var. Yaptıkları herşeye dinî gelenekten gerekli temeli buluyorlar. Çoğumuteber âlimlerimizin din anlayışından bir miktar eğitim seviyesi ve şehirliliği çıkarırsanız, çok rahat IŞİD’e varırsınız.

Bugün İslamcılık ve milliyetçi- mukaddesatçı ideolojinin evliliğinden neşet eden bir siyasi iktidarda tabir caizse din elden gidiyor. Geleneksel anlayışın hâkim olduğu din kültüründe bir inzibat sorunu yaşanıyor. Geleneksel ve sünnici İslam anlayışı değişik açılardan eleştiriliyor. En bariz formunu (eksiği ve gediğiyle) hadis eleştirisinde gördüğümüz bu yeni durum taklidî İslam anlayışının sürdürülemez hâle gelişini haber veriyor. Eskiden tek tük şahısların cesaret edebildiği ve hemencecik tekfir ve tehdit ile susturulmaya çalışıldığı eleştirel seslerden (Edip Yüksel örneği gibi) bu aralar çokça yeni ses duyuluyor. Yeni kuşak ilahiyatçılardan, inandığı dinde tutarlılık arayışını ezber kabullerle çatışma pahasına sürdüren genç bir nesile kadar pekçok noktadan İslam’ın yeni bir anlayışının doğum sancılarını görüyoruz.

Taklidî İslam’dan tahkikî İslam’a geçiş sancıları bunlar. Yani düşünmeden kabullenilen bir dinî gelenekten, dinin eleştirel bir nazardan geçirilerek kabul edildiği yeni bir anlayışa geçiş yaşanıyor. Birbirinden bağımsız oldukları hâlde çeşitli çevrelerde tezahür eden Qur’an-merkezli bir İslam anlayışı vurgusu ve hadis yahut mezhepler eleştirisi bu değişimin habercisidir. Bu yükselen eleştirel İslam dalgasını klasik selefilik etiketiyle paketleyip görmezden gelmek veya hafife almak büyük bir hata olacaktır. Zira bir zamanlar İslam evininin temellerinde Bediüzzaman’ın mesaisini teksif edip teşvik ettiği taklidî iman’dan tahkikî iman’a geçiş lüzumunun bir benzeri bugün evin genelinde yaşanıyor: Tahkikî bir İslam anlayışı ihtiyacı. Peki, tahkikî İslam nedir? Tahkikî İslam eleştirel bir İslam anlayışı demektir. İslam’ın demokratikleşmesi, yani havasstan avama inmesi, fosilleşmiş ulemanın tahakkümünden çıkıp vicdanların akıl terazisinde tek tek bireylere ve bugüne inmesidir. Evet, din elden gidiyor –eski esnafının elinden.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89