Suriye’deki baş döndürücü gelişmeler Türkiye’yi gittikçe sıkıştırıyor. Ankara’nın ‘kırmızı çizgi’leri teker teker aşılıyor.
Dünden beri ortalık Halk Savunma Güçleri’nin (YPG) Türkiye’nin desteklediği Suriyeli muhaliflerin ana üssü Azaz’a yöneldiği haberiyle çalkalanıyor. Ankara’nın ‘PKK ile aynı’ dediği YPG, Azaz’in güneyinde iki ayrı koldan ilerliyor. Kürtlerin ana hedefi Fırat’ın batısına düşen Cizire ve Kobane kantonlarını nehrin doğusunda bulunan Afrin kantonuyla birleştirmek.
Dengelerin an be an olarak değiştiği Suriye sınırında tam olarak neler oluyor? Ve Türkiye açısından ne anlama geliyor?
Karşılıklı pompalanan dezenformasyonu bir kenara koyduğumuzda son durum kabaca şöyle: YPG güçleri Fırat’ın batısına doğru ve eş zamanlı olarak Afrin’den de doğuya doğru ilerleyerek Azaz’ın güneyinde bir koridor oluşturuyor.
YPG’nin birincil hedefi bu alanı güneyden kuzeye doğru ilerlemekte olan rejim güçlerinden önce kapmak. YPG’nin evvelsi gün yine Azaz’ın güneyinde bulunan Menag hava üssünü ele geçirmesi bu stratejinin parçası. Rusya’nın YPG’ye bu hamlelerinde havadan destek sağlayıp sağlamadığı ise net değil.
YPG’nin sonraki hedefi arada sıkışacak IŞİD güçlerini ABD’nin hava desteğiyle kuşatıp temizlemek. Zaman içerisinde de kantonları birleştirmek.
YPG Azaz’a şimdilik girmek niyetinde değil.
ABD de bu konuda YPG’yi ikaz etmiş bulunuyor. Türkiye’yle birlikte eğittiği muhalifler var Azaz’da. Hem imkansız görünse de ABD hala Ankara ile YPG arasında denge kurmak peşinde. Ama ileride ne olur belli değil. Azaz muhaliflerin elinde kalırsa ve Türkiye aynı kafada devam ederse Azaz’ı YPG’ye yönelik operasyonlar için kullanması sürpriz olmaz.
Rejimin Türkiye sınırının ötesini tümüyle yeniden ele geçirmesi Kürtlerin asla işine gelmez. Tam tersi. Rejim kendini sağlama aldığı takdirde Kürtlere özerklik tanımak bir yana, icabında savaş bile açabilir.
Baas rejiminden Kürtlere hayır gelmez. Bunun sinyalleri şimdiden gelmeye başladı bile. Geçtiğimiz günlerde rejim uçakları YPG’nin denetiminde bulunan Ziyaret köyünü bombaladı. Bundan önce ise Kürtlerin yoğunluklu yaşadığı Halep’in Şeyh Meksud mahallesini vurdu.
Tüm bu gelişmeler YPG’yi harekete geçirdi. Rejim güçlerinin Türkiye sınırına varmalarını engellerken, diğer yandan pazarlık pozisyonunu güçlendirmeye koyuluyor. Örneğin Türkiye ve muhaliflere diyebilir ki ‘Düşmanlığı bir kenara itelim, birlikte çalışarak rejimi uzak tutalım.’
Halep’in rejim tarafından kuşatılmasıyla birlikte iyice umutsuzluğa kapılan kimi muhalifler ABD destekli Kürtlerin ittifak çağrısını cazip bulabilir. Zira bu gidişatla muhalif diye bir şey kalmayacak.
Vicdanı bıraktık, mantıkla da herhangi bir bağı kalmayan Ankara’nın tavrı ise sanki Cizre’de vücut buluyor. Aylardır kuşatılan kentte tam olarak neler yaşandı bilinmiyor. Ancak cenazeler ortada. Onlarca sivil, bazıları yanarak, feci şekilde can vermiş. Şırnak İnsan Hakları Derneği Başkanı Emirhan’a göre kimi cesetlerin başları kesilmiş, uzuvları koparılmış…
Savaşın da bir ahlakı bir kuralı var. Esad’dan, IŞİD’den ne farkımız kaldı?
Memleketteki yangın yetmiyormuş gibi son birkaç gündür Cumhurbaşkanı ve Başbakan Suriye’de PYD’ye karşı askeri müdahale imalarında bulunuyor. Bu tam bir çılgınlık olur. Rusya havadan vurur. Amerika ise muhtemelen seyirci kalır. Bahanesi hazır: Suriye teknik manada NATO’nun alanına girmiyor.
Varılan noktada Türkiye’nin önünde Esad’ın başından beri kurguladığı bir diğer şık var. O da sırf YPG’nin önünü kesmek adına rejimle anlaşmak. Hem Rusya’yla da ilişkileri onarma fırsatı doğar. Ankara’nın Suriye’de ateşkes için muhaliflere baskı yaptığı haberleri dünden beri diplomatik kulislerde yayılıyor.
Son dört yıldır dillendirdiğimiz alternatif ise gerçekleri kabullenip Suriyeli Kürtlerle dostane ve rasyonel ilişkiler kurmak. Türkiye’deki Kürt sorununun çözümü artık sadece Diyarbakır ve Erbil’den değil, Kobane’den geçiyor. Bu konudaki argümanlarımı merak edenler son dört yıldır yazdıklarıma bakabilir.
Beri yandan şurası net: Rejim veya herhangi başka bir güç Kürtlere yöneldiği takdirde ABD artık seyirci kalamaz. Kobane’den sonra Batı kamuoyu buna izin vermez. Her ne kadar Suriye’deki savaşın içine çekilmek istemeyen Amerika Türkiye’nin uçuşa yasak bölge taleplerine hayır dediyse de Kürtler için bu pozisyonunu değiştirmek zorunda kalabilir. Suriyeli Kürtler için bir güvenlik şemsiyesi oluşturulabilir.
Üstelik sahada YPG’yle birlikte konuşlanmış ABD özel kuvvetleri elemanları bulunuyor. Başta onları korumaları gerekir. İncirlik’ten değil Irak Kürdistanı üzerinden.
Yıllardır hayalini kurduğu bağımsız Kürt devleti için Washington’un desteğini sağlamaya çabalayan Barzani ABD’nin bu olası talebine hayır demeyebilir.
İlk bakışta uçuk gelse de tüm bu senaryolar ileri bir tarihte de olsa artık ihtimal dahilinde…. Türkiye’nin müthiş katkılarıyla….
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.