• BIST 9763.67
  • Altın 3413.449
  • Dolar 36.2993
  • Euro 37.8214
  • İstanbul 3 °C
  • Diyarbakır 9 °C
  • Ankara 1 °C
  • İzmir 10 °C
  • Berlin 2 °C

‘Süreç bitti’ diyenler ne istiyor?

Yalçın Akdoğan

Çözüm süreciyle ilgili birbirine zıt iki farklı söyleme şahit oluyoruz. Bir yanda hükümetten gelen ‘süreç bitmedi, sürüyor; süreci bitiren halka hesap veremez, vebalden kurtulamaz’ türü açıklamalar var. Diğer yanda ise BDP ve Kandil’den yapılan ‘süreç bitti, hükümet savaşa hazırlanıyor, iç savaş çıkabilir, silaha başvurabiliriz’ türü açıklamalar var.

Birincisi sürecin zor, sıkıntılı, meşakkatli olduğunu kabul eden ancak iyi niyetle çözüm yolunda çaba gösterilmesi gerektiğini vurgulayan pozitif bir anlayış... İkincisi sürekli felaket tellallığı yapan, tehdit eden, sorumluluğu sürekli hükümete yüklemeye çalışan negatif bir anlayış...

Bunlardan birincisi bölge halkının hissiyatını ve beklentisini yansıtırken, ikincisi halkı endişeye ve kaygıya sevkediyor, huzursuzluk üretiyor. Aslolan ümitleri kırmak ve korku pompalamak değil, ümitleri yeşertmek ve iyimserlik aşılamak olmalı...

***

Başından bu yana örgütün amaç ve hedeflerini çözümün mutlak şartı olarak gösteren bazı yazarlar ‘hükümet çözmek istiyor ama ne yapacağını bilmiyor’ yaklaşımı içindeler. Onlara göre aklı ermeyen ve meseleyi algılayamayan hükümet bu bir bilenlere sormalı ve onları baş tacı etmeli... Onların olmadığı bir süreç neticeye varamaz, hatta varmamalı... Öcalan dağdan inin dese ve PKK silah bırakmaya soyunsa, neredeyse onlar ortaya atılıp ‘aman kanmayın, bırakmayın’ diye eylem yapacaklar!

Acaba böyle bir süreci rayından çıkaracak olan AK Parti’nin anlayışı, meseleye bakışı veya takınacağı tavır mıdır, yoksa PKK’nın örgütsel hedefleri, ideolojik katılığı ve silahlı eylem sevdası mıdır? Her cümlesinde ‘savaş’ geçen bir zihniyetin barış istediğini temel veri kabul etmek ve çözüm diye çırpınan bir anlayışı çatışma meraklısı olarak sunmak ne kadar doğrudur?

Bundan daha küçük sorunlarla uğraşan ülkelerin onlarca yılda kat ettiği mesafeyi bir yılda almamızı isteyenler hayal aleminde yaşıyor olmalılar. Bu tür süreçler zordur, çetrefillidir, büyük bir sabır ve güçlü bir irade gerektirir. Taraflar arasında hep beklentiler arasında uçurum vardır, hep bir gerilim ve restleşme yaşanır, hep süreç kopma noktasına kadar gelir... Tam tatmin, mutlak memnuniyet hiçbir konuda mümkün değildir. Önemli olan iyi niyetle çözüm yolunda ilerlemektir. Kağıt üzerinde yapılan kurguların hayatın gerçekleriyle örtüşüp örtüşmediğini, toplumsal psikoloji ve siyaset dünyasındaki karşılıklarının ne olduğunu hesaba katmadan ezbere konuşmak meseleyi bilmek anlamına gelmez. Hiçbir zaman taşın altına elini koymadan hariçten ahkam kesenlere göre mesele çok basittir.

KCK’dan yapılan açıklamalar ise akıl-mantık sahibi herkesi hayrete düşürecek bir pişkinlik ve aymazlık içinde... BDP yöneticilerinin saygısız sözlerini ve tehditlerini görmezden gelen, Kandil’dekilerin savaş çığırtkanlığını es geçen bu açıklamalara göre AK Parti saygısız, hakaret edici ve tehditkar bir üslup kullanıyormuş.

Gözün kör olması, insafın kuruması, aklın tutulması böyle bir şey olsa gerek. Kendi hezeyanlarını görmeyip hep başkasında kusur aramak... Cahil bir toplulukta bu tarz belki işe yarıyordur, ancak Türkiye toplumu bu tür şark kurnazlıklarını sadece komedi olarak algılar... AK Parti’yi ‘devlet dili’ kullanmakla suçlayanlar, sürekli ‘terörist dili’ kullanıyorlarsa ve en kötüsü de bunu anlayamayacak haldelerse sorun büyük demektir.

***

Çözüm süreci konusunda hükümeti eleştirenler Türkiye’nin PYD’ye bakışının kırılganlık ürettiğini söylüyorlar. Nasıl PKK’nın söylem ve hedeflerini temel veri olarak kabul ediyorlarsa, PYD hadisesini de mutlak doğru olarak görüyorlar. Oysa PYD sadece Türkiye’ye karşı hasmane bir tavır içinde değil, oradaki Kürt gruplar üzerinde tasallut kurduğu gibi KDP’ye karşı da düşmanca bir tutum sergiliyor. PKK’nın yazı yazan yöneticileri KDP’yi açıkça ‘Kürt düşmanı’, ‘Rojava devrimi düşmanı’ vs ilan ediyorlar.

Kuzey Irak yönetiminin bölgedeki etkisini kırmak isteyen PYD, birkaç konuda açıkça dişini gösteriyor. Bunlardan birincisi ‘Ulusal Kongre toplanması’ meselesidir. Barzani’nin buna yeşil ışık yakmaması öncelikli problem konusu görünüyor. İkincisi, Cenevre toplantısına katılım meselesi. Örgütün bir kalemşörü şöyle diyor: “KDP’nin ulusal çıkarları değil, kendi parti çıkarlarını ve yandaşlarını düşündüğü Cenevre görüşmeleri öncesi de görülmektedir. KDP’ye bağlı partiler Cenevre’ye Kürt Yüksek Konseyi içinde gitmek yerine, Kürt Yüksek Konseyi’nden ayrı olarak gitmektedirler. Hatta Suriye’de en etkili güç olan PYD’nin Cenevre’ye gidişini engellemeye çalışmaktadırlar.” KDP’yi kültürel soykırımcı sömürgeci güçlerin hesabına hareket etmekle suçlayan bu zihniyetin Türkiye’yi suçlaması haydi haydi normaldir. Bölgesel yönetimin Türkiye ile geliştirdiği işbirliğide PYD açısından büyük bir rahatsızlık sebebidir.

Netice olarak hükümeti suçlamak veya karamsarlık üretmek en kolay yoldur. Ancak bu yol çıkmaz yoldur ve sadece kan-gözyaşına dönmek anlamına gelir.

  • Yorumlar 6
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • :)26 Ekim 2013 Cumartesi 12:53Tamamen komedi

      Yalçın bey Sana senin yorumlarınla cevap vereyim ' Cahil bir toplulukta bu tarz belki işe yarıyordur, ancak Kürttoplumu bu tür kurnazlıkları sadece komedi olarak algılar.' Yazın Tamamen komedi...

      Yanıtla (0) (0)
    • ahmethazo26 Ekim 2013 Cumartesi 08:24yorumsuz yorum

      editöre soru: bu yorumları yazarken kaç saniyede 600 harfı yazacağız hep düşünerek yazdığımız yorumların son cümlesine geliyoruz. hemen yorum siliniyor hop yeniden baştan yazmaya başlıyoruz. biz yazar değiliz. öyle 10 parmak yazacak halimizde yok. yok eyer sizde akdoğan gibi bdp ve kürt halkına sormadığı gibi kürt halkının temsilcilerine sormadığı gibi her şeyi ben bilirim havasına girecekseniz o zaman yorum yazmayın deyin.akp dediği gibi senin ne istediğni ben bilirim.ben istediğimi verir istemediğmi vermem sende mızkçılık yapma diyecekseniz. yorum sayfasını kaldırın.bizim hakkımız olan 600 Editörün Notu: Sayın yorumcumuz, Süre ve yorum harf sayısı genel kabul gören bir aralıktadır. Ancak sizin yorum ve süre noktasında yetiştirememe durumuna en iyi yöntem; yorumunuzu önce bir yazı editörüne yazıp daha sonra yorum sayfasına kopyalama yapmak olabilir.

      Yanıtla (0) (0)
    • beklenir26 Ekim 2013 Cumartesi 08:46ne

      Siyasi başdanışmandan başka ne beklenirki. barış süreci sıkıntıda ise başdanışmanın hiç sorumluluğu yokmu? beceriksiz politikalarının özeleştirisini vermek yerine gözümüze baka baka bizi kandırmaya çalışıyor. ayıptır. sanki çözüm süreci ile ilgili hükümet herşeyi yapmışta kürtler ve kürtleri destekleyen yazarlar süreci baltalamaya çalışıyorlar.

      Yanıtla (0) (0)
    • murat baş27 Ekim 2013 Pazar 08:07yorum sayfası

      sayın editör çok merak ediyorum bir çok haber sitesi büyük harflerle yazılan yorumları da yayımlanırken sizi büyük harflar konusunda bu kadar takıntılı yapan durum nedir çok merak ediyorum.büyük harf kullanmama noktasında bilmediğimiz kutsal ilkenizi merak ediyorum.. Editörün Notu: Sayın yorumcu, Büyük harfle yazı yazmak bize göre bağırmak demektir... Bize kimsenin bağırmasını istemiyoruz. :)

      Yanıtla (0) (0)
    • Mir Tatosi27 Ekim 2013 Pazar 13:40Vazgecin !!

      Klasik böl, parcala ve yönet politikasindan vac gecmediginiz herhalinizden bellidir.olabilirki kisisel cikarlari üzerinde hesap yapanlari etkilersiniz. Ama kirk yildir atesten bir gömlek giyerek zorlu bir mücadele yürüten kürt halkini hala tanimamissiniz, yada isinize öyle geliyor. Unutmayin bay yazar Kürtler eski kürtler degildir artik, sizin söylediklerinizin kürtler nazarinda zerre-i miskal kadar kiymet-i harbiyesi yoktur bilesiniz.

      Yanıtla (0) (0)
    • Medya terazi27 Ekim 2013 Pazar 17:54Kundirli süreç

      On bin Kürd siyasedçisi hukuksuzca halen elinizde rehin dexilmi ?
      Sillahlar sussun siyased konuşsun dixen Kürd tarafının önüne içi kundir kokan yapmacık bir paket sunmanız,Tarihsel derinlixi olan Kürd dawasını anlamadıxınızın ilk işaredidir.Bu sereçde Kürd dawasına köklü çözüm modellerini getirmeseniz sizler güneşi gören bir asırlık buz gibi eriyip gideceksiniz

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89