• BIST 9275.5
  • Altın 3741.672
  • Dolar 37.9799
  • Euro 41.8144
  • İstanbul 8 °C
  • Diyarbakır 16 °C
  • Ankara 4 °C
  • İzmir 11 °C
  • Berlin 12 °C

Soyun öyleyse, dövüşeceğiz

Roni Margulies

Kürt sorunu hakkında yazı yazanlar arasında en güvenerek okuduklarımdan biri Alper Görmüş’tür.

Her dediğine katıldığım için değil, Kürtlerin derdini anladığına ve bu derde deva bulan bir çözümden yana olduğuna güvendiğim için.

Dün anlaşamadık.

Bir ağacın altında dinlenmek isteyen bir papaz ile “Bu ağaçla bu toprak benim, kalk” diyen bir asilzadenin öyküsünü anlatmış Alper.

“Peki, nasıl elde ettiniz bu toprakları” sorusuna cevaben, asilzade sonunda “Eeee, yeter artık, büyük büyük dedelerim dövüşerek elde etmiş bu toprakları” deyince, papaz da “Soyun o zaman” diyor, “dövüşeceğiz!”

Ve papazla asilzadeyi Kürt sorununa şöyle bağlıyor Alper:

“Öyle olmadı mı: Bu devlet (hikâyemizdeki asilzade) Kürtlerin (hikâyemizdeki papaz) salt insan olmaktan kaynaklanan haklarını salt kendi yaptığı yasalara dayanarak on yıllar boyunca inkâr etmedi mi?.. Papazın suya duyduğu ihtiyaçla Kürtlerin kendi anadillerini korkusuzca konuşma ihtiyacı arasında fark var mı?

Öyle olmadı mı: Bu devlet her insanî talebe ‘hayır’ demedi, böyle böyle 70-80 yıl geçmedi ve sonunda bazı Kürtler ‘soyun o zaman, dövüşeceğiz’ diye dağa çıkmadı mı?”

Yani önce mağdurun dövüşmesinin meşru olduğunu belirtiyor Alper.

Sonra, anlaşamadığımız noktaya geliyor:

“Karşı taraf [yani asilzade, yani Türkiye devleti], ‘Bunların hepsini konuşabiliriz, fakat önce şu saldırılarını durdurman gerekiyor’ diyorsa, o noktaya gelmişse, işte o zaman papazın ‘soyun o zaman, dövüşeceğiz’inin meşruiyeti ölümcül bir darbe almış demektir. Bu noktadan sonra şiddette ısrar etmek, sadece sahibine zarar verecektir.”

Ve sonuç, “PKK tarihsel momenti kaçırmak üzere”.

Devlet “Bunların hepsini konuşabiliriz” demiş olsa, “o noktaya gelmiş” olsa, ben de Alper gibi düşünürdüm

Ama...

Dedi mi? O noktaya geldi mi?

Gelip gelmediğine benim gibi sosyalist, devlet düşmanı, ezilen halkı zaten her koşulda destekleyecek olan bir adamın ölçütleriyle bakmayalım.

Bizzat Başbakan’ın ölçütlerini kullanalım.

Dünkü Taraf’ta okumuşsunuzdur. Başbakan, 21 yıl önce Refah Partisi İstanbul İl Başkanı’yken “Kürt Sorunu ve Çözüm Önerileri” adlı bir rapor hazırlatmış.

Ben o raporun ölçütlerini kullanmaya razıyım.

Örneğin şunları:

» Kemalist devletin geleneksel zora ve silaha başvurma yöntemi artık iflas etmiştir.

» Yerel parlamentoların oluşturulması ve merkezî devletin küçülmesi Türkiye’de tam demokrasinin yerleşmesi için atılacak önemli adımlardır.

» Türkiye’de Kürt kimliğinin tanınması ve Kürt kültürünün geliştirilmesi için engelleyici tüm yasaların kaldırılması, Türkiye’de dileyen herkesin kendi anadilinde eğitim-öğretim yapabilmesini savunmak.

» PKK terörünü kınadığımız kadar devlet terörünü de kınamak. Devlet-PKK çatışmasında devletçi bir safta gözükmemek, devletin eleştiri üslubunu benimsememek; “Bölücü”, “Terörist”, “Ayrılıkçı” vs.

» Kürt halkının büyük çoğunluğu Kürt ulusal kimliğinin tanınmasını ve Kürt kültürünün geliştirilmesini istemektedir, kaç zamandan beridir kendilerine yönelik baskıların son bulmasını dilemektedir.

Bunlardan bir tek tanesi gerçekleşti mi?

Gerçekleşmedi.

Peki, bunlar Tayyip Bey İl Başkanı’yken geçerliydi de, Başbakan olunca geçersiz hâle mi geldi?

Hayır.

Dövüşmeye son vermek için istenen şeyler dün de bunlardı, bugün de bunlar.

İktidara geldiği günden bu yana herhangi bir noktada Başbakan 21 yıl önce yazdırttığı raporu masaya koysaydı, “Benim hükümetim bunları uygulayacak. Hemen yarın Meclis’e şu, şu, şu yasaları getireceğiz. Bunun karşılığında, siz de silah bırakacak ve gelip masaya oturacaksınız” deseydi, bugün dövüş devam ediyor olur muydu?

Bence olmazdı.

Oysa ne yaptı Başbakan?

“Herkesin kendi anadilinde eğitim-öğretim yapabilmesi”, seçmeli ders şekline iniverdi.

“Kürt kimliğinin tanınması ve Kürt kültürünün geliştirilmesi”, TRT Şeş hâline düşüverdi.

“Devletin eleştiri üslubunu benimsememek”, sürekli olarak BDP’ye hakaret etmek şekline bürünüverdi.

“Devlet terörünü de kınamak”, KCK davalarına dönüşüverdi.

Kısacası, şu anda devletin “Bunların hepsini konuşabiliriz” demiş olduğuna, “o noktaya gelmiş” olduğuna inanan tek bir Kürt yoktur.

Alper’e şu açıdan katılıyorum: Tarihsel bir fırsat kaçmak üzere.

PKK’nin bir şey kaçırdığı yok. Türkiye devleti barış fırsatını kaçırmak üzere.

  • Yorumlar 5
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • rodi25 Ağustos 2012 Cumartesi 17:35sosyalizm

      kürt sorununda tabiki dogruyu yalnizca iste böyle sosyalizmin isiginda baktiginizda dogrulari görebiliyorsunuz.eline koluna saglik Roni.Ahmet altan ,miroglu daha niceleri alin okuyun ne yazmis nasil yazmis .asil mesele kürtlere sürekli yukaridan emirler vermek degil asil mesele ,her türlü cikar ilsikisinden uzak durup insani degerlere sahip cikarak yapilan degerlendirmedir.ve en önemlisi ilkeli olmaktir Roni gibi.cikar iliskileri degil sosyalist ilke.eline saglik Roni.

      Yanıtla (0) (0)
    • Doğan25 Ağustos 2012 Cumartesi 20:47Ah Roni..

      Sevgili Roni, Oslo sürecini unutmuşsun...
      Barışı kürt halkı değil sırf kendi çıkarları için pkk engelledi.

      Pkk konusunda baştan beri yanılıyorsun, bence, Görmüş doğru
      yazmış. tarihsel moment pkk nın zilletine doğru.

      Yanıtla (0) (0)
    • Dardarok25 Ağustos 2012 Cumartesi 22:24Ahmet Altan Okusun Biraz

      Acaba Ahmet Altan, kendi gazetesindeki bu yazıyı okumuş mudur?
      Roni bir konuda daha Sayın Altan'ı bilgilendirse çok
      iyi olur.
      Altan'ın habire yazdığı bir husus(Bunu kasıtlı mı yapıyor, bilmiyorum) :
      'Hükümet meseleyi çözecekti, fakat Pkk çözümü sabote etti(!). Pkk her seferinde tam çözüm olacakken sabote ediyor(!). '
      Bazen kasıtlı bir manüpulasyon yapıyor, diye düşünüyorum. Ama neden?

      Yanıtla (0) (0)
    • erasmus26 Ağustos 2012 Pazar 14:21???

      ... ve geldiğin yere geri dönme zamanın yaklaşıyor.

      Yanıtla (0) (0)
    • robin27 Ağustos 2012 Pazartesi 01:29tehditmi

      erasmus mahlasinin arkasina siginan roniyi tehditmi ediyorsun.sunu kucuk beynine yaz. roni turkiyedeki gercek sosyalist gelenegin en kararli ve yilmaz temsilcilerinden biridir. onun vatani dunyadir.yuruttugu mucadele dunya olceginde yuruyen emegin ve insanligin ozgurluk mucadelesidir.roni mazlumlarin ve ezilenlerin sesidir. Hrantin yoldasidir. sirtinda onunda yuruttugu mucadelenin mirasiyla yurumektedir.yasasin halklarin kardesligi.ne mutlu ozgurluk ugruna gozunu budaktan esirgeyen ronilere.biji

      Yanıtla (1) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89