Cumhur-başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çözüm sürecinde İzleme Kurulu’na karşı olduğunu açıklamasıyla başlayan, hükümet ile HDP’nin Dolmabahçe’de yaptığı açıklamayı eleştirmesiyle devam eden, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç merkezli polemikle boyutlanan kriz gündemin ilk sırasında.
Erdoğan’ın, çözüm sürecinin bundan sonraki yol haritasında hükümetin izleyeceği yöntemin ana enstrümanlarına dönük, köşeli eleştirilerinin birçok sonucu olacağı muhakkak.
Arınç’ın Erdoğan’a yönelik açıklamaları nedeniyle patlak veren, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in başkenti paralel yapıya parsel parsel sattığı iddialarının ortaya döküldüğü artçı kriz ise 7 Haziran seçimleri yolunda iktidar partisinin canını epey sıkacağa benziyor. Sorunun çözüm sürecini yürütme yöntemleriyle sınırlı kalmadığının ve kalamayacağının ortaya çıkıyor olması herhalde önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ikinci sırada da Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun istemediği bir durumdur. Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ı 4 günde 2 kez konut zirvesi yapma durumunda bırakan da bu manzara olsa gerek.
Erdoğan ile Davutoğlu arasında geçtiğimiz cumartesi günü Cumhurbaşkanı’nın Kısıklı’daki konutunda gerçekleşen ilk zirveden Ak Parti kulislerine yansıyan haberler, “güven verici adımlar atılması konusunda görüş birliğine varıldığı” yönünde.
Erdoğan’ın, Arınç’ın sözlerinden dem vurarak, çözüm süreci konusundaki eleştirilerine bu şekilde karşılık almaktan üzüntü duyduğunu dile getirdiği, Davutoğlu’nun ise Arınç’ın hükümet tarafından kararlaştırılmış bir açıklama yapmadığını aktardığı belirtiliyor.
Çözüm süreci gibi kritik bir konu üzerinden yaşanan tartışmanın her şeyden önce hükümeti yıpratabileceği konusundaki görüş birliği de Kısıklı zirvesinden yansıyor.
Önceki gün, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından, Arınç’ın Cumhurbaşkanı’nın daha hassasiyetle bilgilendirileceği odaklı açıklamalarla tansiyonu düşürmesi kararlaştırılmışken olan oluyor ve Melih Gökçek’in kopardığı fırtınada kendini tutamayan Arınç’ın sözleri Ankara siyasetini dalgalandırıyor.
Kulislere yansıyan bilgiler ışığında, gelinen son aşamayı ve tartışmanın başlamasına neden olan İzleme Kurulu’nun akıbeti konusunda konuşulanları şöyle özetleyebilirim:
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu’nun 4 günde 2. kez bir araya gelmiş olması önemli. Siyasi tartışmanın bu kadar sıcak olduğu bir dönemde, Cumhurbaşkanı ile hükümet arasında iletişimin kopuk olduğu yolundaki iddiaların izale edilmesi açısından, söz konusu görüşme sıklığının kamuoyuna yansıtılması da zorunluydu.
Cumartesi günü İstanbul’da gerçekleşen, önceki akşam da Ankara’da yapılan Cumhurbaşkanı-Başbakan zirvelerinin ardından gelinen nokta, “Tartışma kontrol altında” olarak ifade ediliyor. Sorun tamamen ortadan kalkmasa da, kontrol altına alındığı kaydediliyor.
Yapılan iki görüşmede de tartışmaların parelel yapı ve muhalefetin eline koz verdiği konusunda görüş birliğine varıldığı belirtiliyor. Önceki akşam Ankara’da gerçekleşen görüşmede, Arınç-Gökçek krizi nedeniyle ortaya atılan çok ciddi usulsüzlük iddialarının muhalefetin eline malzeme verdiği üzerinde duruluyor.
Konuttan konuta geçiş
Önceki akşam gerçekleşen görüşmede Nevruz’da Öcalan’ın mektubunun okunmasıyla birlikte başlayacak yeni sürecin yol haritası, geçerli olacak format, izlenecek yöntem konusu da ele alınıyor. Zirvenin ikinci başlığını ise son siyasi tartışmalar ve Arınç-Gökçek krizi oluşturuyor.
Kaynaklar, Emine Erdoğan ile Sare Davutoğlu’nun da katıldığı önceki akşam gerçekleşen görüşmenin samimi bir ortamda cereyan ettiğini belirtiyor. Kaynaklar, Erdoğan ile Davutoğlu arasında zaten var olan sık istişare trafiğinin, yaşanan siyasi tartışmalar ve kopukluk iddiaları nedeniyle kamuoyuna yansıdığını kaydediyor. Davutoğlu’nun ikamet ettiği Başbakanlık konutu ile Erdoğan’ın ikamet ettiği Dışişleri Bakanlığı konutunun sırt sırta bulunduğu ve “konuttan konuta geçiş” diye ifade edilen bir istişare sıklığının olduğunun altı çiziliyor.
Zamana yayılacak
Tartışmaların başlama noktası olan İzleme Kurulu meselesinin ise “zamana yayılacağını” öğrendim. Kaynaklar, Erdoğan’ın eleştirilerinin gündeme geldiği günlerde kurulun tam olarak nasıl işleyeceği, işlevinin ne olacağı konusunda “devam edegelen bir mutabakat süreci yaşandığını” kaydetti. Başka bir deyişle, nihai karar verilmiş değildi. Kaynaklar, basına yansıdığı gün İzleme Kurulu için adı geçen isimlerin bile bilgi sahibi olmadığını belirtti. Kurulun fonksiyonunun ne olacağının kesinlik kazanmadığını kaydeden kaynaklar, yaşanacak gelişmelere göre şekillenecek bir durumun söz konusu olduğunun altını çizdi. PKK’nın kongreyi ne zaman toplayacağı, silah bırakma, geri çekilme aşamalarının nasıl şekilleneceğine bağlı olarak İzleme Kurulu’nun çerçevesi ve işlevinin netleşeceğini kaydeden kaynaklar, “İzleme Kurulu neyi izleyecek ortaya çıkması gerekiyor” ifadesini kullandılar.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.