Hürriyet’ten Toygun Atilla- Eyüp Serbest imzalı haberde şöyle geçiyor:
“Erhan Tuncel tahliyesinin ardından Kumburgaz’da sahil kenarında bir siteye yerleşti. Hakkında yakalama kararı çıkana kadar da bu sitede kaldı. Elazığlı hemşehrilerinin bir kafesinde denize karşı kitap okuyarak günlerini geçirdi. Abdi İpekçi’nin katili, Papa suikastçısı Mehmet Ali Ağca da sık sık geldiği bu kafede kendisi ile uzun sohbetler yaptı. (...)
Erhan Tuncel’i bu zamanlarda görenler şunu söylüyorlar: ‘Elinde 2 tane cep telefonu. Sigarası ve kitapları olurdu. Çok konuşmazdı. Sadece Elazığlı hemşehrileriyle konuşurken görürdük. Arada sırada polislerle de konuşurdu. Polisler kendisine Erhan Bey diye hitap ederlerdi.’
‘Mehmet Ali Ağca kafeye geldi. Erhan Tuncel, Ağca’nın gelişini görür görmez yanına gitti. Kendini tanıştırdı. Mehmet Ali Ağca’ya dönerek, “Sizin en büyük hayranlarınızdan biriyim abi” dedi. O günden sonra Mehmet Ali Ağca ne zaman geldiyse Erhan Tuncel onun yanına gitti.’ (...)
Kumburgaz sakinlerinin anlatımlarına göre, Tuncel arandığı zamanlarda bile çevrede gözüküyordu. İlk günlerde rahat rahat dolaşan Tuncel’i son 15 gündür gören yoktu. Sık sık takıldığı kafeye gittiğimizde ve kendisi hakkında bilgi almak istediğimizi söylediğimizde ise ters bir üslupla aldığımız yanıt şu oldu: ‘Kim kaçıyordu kardeşim? Erhan mı? Devletin adamı değil mi? Devlet bilmiyor muydu sanki’”
*
Başbakan Erdoğan yakın zamanda cinayet hakkında şöyle demişti: “Şunu herkes bilsin ki; Ne Uludere’deki 34 vatandaşımızın, ne de İstanbul’da, sokak ortasında hunharca katledilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Hrant Dink’in davası, hiç kimsenin endişesi olmasın, geçmişte olduğu gibi, Ankara’nın derin dehlizlerinde kaybolmaz, kaybolamaz. Türkiye artık eski Türkiye değil. Hiç kimsenin yaptığı yanına kâr kalmaz. Hiçbir tezgâh, hiçbir komplo, hiçbir provokasyon gizli kalamaz. Bir kere şunu herkes bilsin; altı farklı dilde, aynı ezgiyle, aynı duyguyla söylenen Sarı Gelin türküsünü, Şişli’de sıkılan bir kurşun susturamaz.”
Bu aralar “sevinmemiz” gereken en büyük gelişme cinayetten hemen sonra tutuklanan Erhan Tuncel’in cinayetten yedi yıl sonra tekrar tutuklanarak cezaevine gönderilmesi.
Hâl böyleyken Başbakan’ın gönül rahatlığıyla:
“Anayasamızın eşitlik ilkesi çerçevesinde; ülkemizde yaşayan gayrimüslim azınlıklara mensup Türk vatandaşları, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları gibi, ayrılmaz parçası oldukları ulusal kültür ve kimlik yanında, kendi kimlik ve kültürlerini yaşama ve yaşatma imkânına sahip bulunmaktadırlar” diyebildiği ve İslam medeniyetine referansla iade edilen bazı vakıf malları üzerinden memlekette yaşayan Hıristiyanların huzurlu ve mutlu olduğunu vurgulaması bana ilginç geliyor.
Hakkını helal etmemişlerin gıyabında böyle rahat konuşulmasının altında yatan özgüvene hayranım.
Devletin bütün kurumlarının toplam bilgisinin kahvehane sohbetlerinde bilinenin gerisinde olduğu ve bununla yetinmemiz gerektiğini düşünüyor olmalılar.
Bu özgüven karşısında Başbakan’a ‘Sizin en büyük hayranlarınızdan biriyim abi’ diyesim geliyor.
Başka ne diyebilirim ki?
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.