• BIST 9466.09
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 17 °C
  • Diyarbakır 16 °C
  • Ankara 17 °C
  • İzmir 21 °C
  • Berlin 3 °C

Siyasi cehennem…

Ali Bayramoğlu

MİT krizinden 1 ay kadar önce, 12 ve 13 Ocak 2012 tarihlerinde 'Neden Otoriterleşiyoruz' başlıklı iki yazı kaleme almış ve iki temel nedenden söz etmiştim.

İlki siyasi iktidara ilişkindi.

Şöyle:

'Türkiye son on yıldır iç içe geçmiş, birbirini besleyen iki süreç yaşadı: Demokratikleşme süreci ve iktidar mücadelesi süreci... Yıllar boyunca bunlardan demokratikleşme süreci önde durdu. Ancak bugün biliyoruz ki, gelinen noktada siyasi iktidar eski rejimin siyasi aktörleri karşısında önemli ölçüde galip gelmiştir (…) Bu durum ise kaçınılmaz olarak AK Parti açısından devletleşme riskini ve farklı bir güç tanımını beraberinde getirmektedir. Siyasi iktidar ve demokrasi bağlarının gevşemesi olağanlaşmakta ve derin sorun haline dönüşmektedir…'

Gerçekten de takip eden iki yıl bu 'neden'le ilgili pek çok hususu öne çıkardı. İktidarın şahsileşmesi ve otoriterleşmesi meselesi çıplaklaştı ve gündemin temel unsurlarından birisi haline dönüştü.

O yazılarda otoriterleşmenin diğer nedenini ise şöyle tanımlamıştım:

'İkinci neden siyasi iktidarın 'otonomlaşma'ya yüz tutan 'yargı-polis merkezli' bir yapıyla siyasi iktidar arasındaki ittifakın bozulmaya yüz tutması'dır. Sorun 'bu yapının siyasi karar mekanizmasıyla yarışan bir işleyiş üretmiş olmasından kaynaklanıyor. Ergenekon, KCK ve asker soruşturma ve davaları bu yapının ana üssünü, ana gücünü oluşturuyor ve bu güç, burada verilecek en küçük bir tavizi, makaranın geriye sarması olarak algılıyor. Bu çerçevede kural dışı uygulamalar, fikir ile eylem, siyaset ile düşünce arasındaki farkları hiçe sayan tutum gevşeyeceği yerde tahkim ediliyor…'

Nitekim takip eden günlerde hükümet ve cemaat arasındaki ittifakın bitişi önce gerginliğe, sonra açık savaşa dönüştü. Cemaatin güç ve pay talebi 7 Şubat 2012'de ilk devlet krizine, MİT darbesine yol açtı. İki yıl sonra ise, yani bugün ise 17 Aralık krizi yaşanıyor ve tüm devlet sarsılıyor…

HSYK'nın cemaat yapılanmasını akla getiren bölünme yaşaması, İstanbul'da başsavcı ile savcının beyanatlarla kamuoyu önünde birbirlerine ihlal suçlamasında bulunmaları, emniyet içindeki bölünme, hükümetin kendisini savunmak için verdiği hukuk kurallarını aşan kimi tedbir ve idari tasarrufları ile keskin söylemi, Danıştay'ın devreye girip Adli Kolluk yönetmeliğinin yürütmesini durduran kararı, Genelkurmay Başkanlığı'nın 'bizim siyasetle ilişkimiz yoktur' diyen ancak tutuklu ve hükümlü personelin durumunu hatırlatan, yaşanan krizle ilgisini ima eden açıklaması…

Gelinen nokta bu…

Hükümetin her adımını yolsuzluğu örtbas etme girişimi olarak görmek, her idari tasarrufunu idareye ve yargıya müdahaleden ibaret saymak, 'karşı taraf'tan yargı ve yargıç yoluyla yükselen sesleri 'düz bir yargı tepkisi ve bağımsızlığı arayışı' olarak ele almak ne kadar gerçekçidir?

Hilal Kaplan yazmış:

'Gelinen noktada, Guardian'dan Şark el Evsat'a kadar tüm ulusal ve uluslararası basın organları, meseleyi 'Gülen, Erdoğan'a karşı' bağlamında okuyorsa, hedefin sadece 'temiz Türkiye' olduğu…'

Evet, iddia edilemez…

HSYK'nın, yargının, emniyetin bölünmesi ve karşı karşıya gelmesi sadece hükümetin tasarruflarından değil, daha çok cemaatin buralardaki etkin yapılanmasından ve örtülü stratejisinden kaynaklanmaktadır. Ergenekon davasındaki gedikler, Balyoz davasındaki haksız hükümler ve ihlallerin merkezi de burasıdır. MİT krizinin, Avcı, Şık, Şener davalarının olduğu gibi…

Bir kez daha tekrarlayalım, bugün yaşanan 'polis-yargı denetimi' üzerinden yolsuzluk iddiaları ve dosyalarıyla cemaatin siyasi iktidarı sallama, devirme girişimidir.

Bu tespit yolsuzluk dosyalarını, iddialarını önemsememek anlamına gelmez…

Ancak yaşanan krizin her şeyden önce 'denetim ve iktidar kavgası'ndan kaynaklandığına işaret eder.

Endişem, dün de söyledim, demokrasinin bu krizden ağır yara alarak çıkması ve çatışan tarafların üreteceği çifte otoriterleşme mekanizmasının tetiklenmesidir. Dahası eski rejim unsurlarının devreye gireceği bir ortamın oluşmasıdır.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89