• BIST 9367.77
  • Altın 2952.122
  • Dolar 34.4839
  • Euro 36.1941
  • İstanbul 7 °C
  • Diyarbakır 5 °C
  • Ankara 10 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 2 °C

Siyaset kenetler de...

Murat Belge

Sayıların yüz binleri bulduğu büyük toplaşmalar, kalkışmalar, bu tür kitlesel eylemler, birtakım “bilinçli ajanlar”ın “bilinçli planları” ile açıklanamaz. Böyle olaylar, uzun süreli birikimlerin sonucu olarak patlak verir. O tür birikimleri ise hiçbir “faiz lobisi”, “muhalefet partisi” vb. hazırlayamaz, şekillendiremez.

Mısır’daki bugün dahi durulmamış olaylar dizisini planlamış bir özne gösterebilir misiniz? 1989’da Berlin Duvarı’nın yıkılmasını CIA mi planlamıştı? Tienanmen’e o kalabalığı getiren CIA miydi?

Her iktidar, kendisine karşı girişilmiş bir protesto hareketini böyle “komplo” iddialarıyla açıklama eğilimine girer. Çünkü bunu yapmazsa, “kabahat bende” demek zorunda kalacaktır. Deyim de malum, “kabahati gelin etmişler...”

1789’da XVI. Louis ile Marie Antoinette, muhtemelen, akşam Versailles’da yemek yerken, “Mirabeau da şöyle şöyle demiş, o adamları azdırmış” ya da “Bütün bunlar o Lafayette’in başının altından çıkıyor,” diye konuşmuşlardır. Siz bugün Fransız Devrimi’ni böyle hikâyelerle anlatmaya, açıklamaya çalışırsanız, dünya âleme alay konusu olursunuz.

Gezi’de sabah saldırısı, çadır yakma vb., bir birikimi bir patlama aşamasına taşıdı. O anda gösterecek aklı başında, anlayışlı bir tavır o patlamayı en azından ertelerdi; gene aklı başında, anlayışlı bir politika bunu izlerse, o birikim patlamadan gevşeyebilirdi de. Ama Başbakan Erdoğan bunun tersini yaptı. Genel gidiş içinde, bir yığın olumlu işaret görebildiğimiz toplumu, “Çözüm Süreci” gibi uğraşlardan alıp bu noktaya getirdi. Buna akıl sır erdirmek mümkün değil.

Onun bu zart zurt tavrı ile olaylar büyür büyümez, Erdoğan kendisine karşı ulusal ve uluslararası komplolardan söz etmeye başladı. Yani aslında çok bilinen, çok kullanılmış, onun için değeri, ya da inandırıcılığı kalmamış bir taktiği seçti. Hâlâ da olayı oradan zorluyor.

Yöntem inandırıcı değil, ama inanmak isteyen var hem de çok. Neden?

Çünkü Tayyip Erdoğan’ın başarısı da çok. Bunları yıllardır yazıyoruz, anlatıyoruz. Başta askerî vesayet, Türkiye’nin elini kolunu bağlayan, toplumun “mütedeyyin” dediğimiz kesimini sürekli bir aşağılanma psikozu içinde yaşatan resmî ve gayrıresmî kuralları yıktı. Bu çerçevede, Gezi’de başkaldıran gençlerin de bu özgürlükçü tavırlarında 2002’den beri yaşadığımız ortamın etkisi, payı olduğunu söyleyebiliriz. Ama Başbakan bunu da görmek istemiyor.

Her neyse, “mütedeyyin” kesim, Erdoğan’ı bu başarılarıyla tanıyor ve çok seviyor. Dolayısıyla, doğal bir refleksle, onun çevresinde kenetleniyor. Önderlerinin getirdiği açıklamaya inanmak istiyorlar; ama aynı zamanda, özellikle Türkiye’nin tarihinde, hele şu on bir yıllık AKP iktidarı döneminde, bu açıklamayı inanılır kılan dünya kadar olay var. Böylece, Gezi direnişinin asıl dinamiklerini görmeyi reddetme eğilimi üstünde yükselen bir cephe oluşuyor.

Gezi direnişini başlatan dinamiklerle başladıktan sonra gelip ona eklemlenen ve olayı kendi bildiği kanala çekmeye çalışan (ve aslında bunu başaramayan) dinamikler birbirinden çok farklı. İktidarın bunu görememesi, en çok kendisine zarar. Çünkü gerçekliği ıskalayan, hatta birtakım hedefler gereği kasten ıskalayan bir politika, öncelikle o politikanın sahibine, hayır getirmez.

Bu, uzun vadede, çok sakıncalı bir yoldur. Siyaset, mahiyeti gereği, sert kutuplaşmalar ve kenetlenmeler yaratan bir pratiktir. Türkiye’de olduğu gibi, her halükârda, ne yaparsanız yapın, sizi alaşağı etmek, deyim yerindeyse “çiğ çiğ yemek” için eşinen bir kesimin olduğu yerde, “itidalini muhafaza etmek” kolay bir şey değildir. Ama “edemediğimiz” zaman, aslında oyuna gelmiş olursunuz, çünkü artık kumandası elinizde olmayan bir sürecin içindesiniz. Asıl “provokasyon ortamı” da bu.

Onun için, “militan”lığın yanında akıl ve ölçüye yer tanımak zorunlu.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89