Memleket yeni bir dönemin eşiğinde ve mevcut hukuk sisteminin yarattığı “garabet”i bu yeni dönemde taşıması imkânsız.
Bu nedenle, askerde içtima verir misali yargı paketlerini sol baştan sayıp duruyoruz; 1, 2, 3, 4... diye.
Şimdi 4. Yargı Paketi’nin getireceklerini konuşuyoruz, kimlere yarar, cezaevini boylayan ama aslında normal bir hukuk devletinde özgür olması gereken insanları dışarı çıkaracak mı diye hesap kitap yapıyoruz.
Görünen o ki 4. paket, bu hesap kitap mantığıyla Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ve Türk Ceza Kanunu’na (TCK) yönelik nokta atışlarıyla bazı değişiklikler getirecek.
Ve o nokta atışının alanına girenlerin cezaevlerinden çıkmasını sağlayabilecek.
Bunun için TMK’nın 6. ve 7. maddelerine “şiddet” ölçütü getiriliyor.
Şu anda terör örgütünün bildirisini veya herhangi bir açıklamasını yayınlamak suç (TMK 6), ayrıca örgüt propagandası yapmak da suç kapsamında (TMK 7).
Son dönemde bu iki madde nedeniyle tutuklu yargılanan çok sayıda sanık var.
4. Yargı Paket’inin getirdiği düzenlemeyle her iki suç da ancak “şiddeti açıkça övmek” unsurunu barındırıyorsa cezaya tabi olacak.
Yine son dönemde öne çıkan “Suçu ve suçluyu övmek” (TCK 215), “Terör örgütünün veya amacının propagandasını yapmak” (TCK 220) gibi maddelerde de “Şiddeti övme” veya “Şiddet yöntemlerinin propagandası yapma” gibi şartlar aranacak.
Bu sıraladığım maddeler, paketin en “kitlesel” neticelere yol açması umulan düzenlemeleri.
Bir başka önemli husus, “Etkin soruşturma” ile ilgili.
AİHM’nin “Etkin soruşturma yapılmadı” hükmüne vardığı davalarda, soruşturma sil baştan yeniden yapılacak.
Bu düzenleme Hrant Dink cinayeti gibi davalarda soruşturmanın yeniden yapılmasına imkân tanıyacağı için önemli elbette.
Pakette, özgürlük alanını genişletmesi beklenen bu ve benzeri düzenlemelerin olması mühim.
Fakat mevcut garabetten kurtulmayı sağlayacak boyutta mı?
Nokta atışları yapılan her paketten sonra olduğu gibi birtakım hayal kırıklıkları yaşayıp, topu sadece hâkim- savcıların kanunları “özgürlükçü” yorumlamamalarına atıp “sıradaki” mi diyeceğiz yine?
1, 2, 3, 4... Yetmezse kaça kadar yolu var bu paketlerin?
3. Yargı Paketi’nin hayal kırıklığı taze, onu bir yerlerden hatırlıyoruz; peki 2. pakette neler olduğunu bilen, hatırlayan var mı?
Mesela merak edip eline TMK’yı alıp okuyan, mevzuu gazete haberleri düzeyinde takip eden aklı başında herhangi biri, daha o kanunun 1. maddesini okuduğunda, deyim yerindeyse hafiften kıllanır.
Ve o 1. maddedeki acayip muğlâk “terör” tanımı yerinde durduğu sürece, mevcut yasaları istediğin kadar “paketle”, hâkimin elinin altında sıradan bir gösteriye katılmış bir genci tutuklamak için yeterli gerekçe olduğunu görür.
“Paketleme” işleminden vazgeçsek mi
Yeni bir döneme gerçekten giriyorsak ve bu dönemde sırtımızdaki hukuk garabetinden kurtulmak istiyorsak, “paketleme” işleminden vazgeçip, misal TMK’daki “terör” tanımından işe başlamak gerekir.
Sonra, her yargı paketinde kırk takla atarak eklemelerle adam edilmeye çalışılan TMK maddeleri kaldırılır ve kanun tamamen değiştirilir.
Ve eğer gerçekten “düşünce- ifade özgürlüğü” dert ediliyorsa, şu meşhur 301. maddeye gelir sıra...
Sonra da TCK’daki diğer antidemokratik hükümler temizlenir.
4. Yargı Paketi’yle yapılan işin tercümesi, “düşünce ve ifade suçlarına şiddet ölçütü getirmek”ten başka bir şey değil.
Yani, aslında bir hukuk devleti kanunlarında fiilen ve ruhen olmazsa olan bir ölçütten söz ediyoruz.
Olması şart olan bir kural, olmadığı için getiriliyor ve biz de “özgürlükçü” bir adım diye eli mahkûm alkışlıyoruz bunu.
Sanıyoruz ki, sırtımızdaki garabeti böylece haklayabileceğiz.
Oysa o garabet yüz başlı canavar gibi...
Biz bilmem kaçıncı paketi çıkarıp birkaç başını kestik diye sevinirken, o canavar mevzuat hazretleri içinden hemen yeni başlar buluyor kendine...
Ve biz yine telaşla bağırıyoruz, “Sıradaki paket gelsin....”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.