Afrika için üzerimize düşeni yerine getirirken, insanları "açlıktan ölmeye" mahkûm eden sistemin neresinde durduğumuzu da sorgulamaya çağıran "Başka bir ümmet mümkün!" başlıklı dünkü yazım üzerine pek çok müsbet tepki aldım. Dağların bile reddettiğini yüklendiğini unutmadığı için, haklı sebeplerle yapılmış her tür öz/eleştiriye açık olduğunu nefsine kondurmadan gösteren Müslümanlar, geleceğe dair ümidimizi pekiştiriyor.
Bugün "yeryüzünün halifeleri" olduklarını unutmayan bir grup genç Müslümandan bahsedeceğim, bu mübarek günlerde ümidimiz biraz daha pekişsin diye... 16 Temmuz Gençlik Hareketi'ni Suriye'deki zalim Esed rejiminin baskısı altında haysiyet savaşı veren kardeşlerimizle dayanışmak için Kilis'teki Suriye sınırına yaptıkları yolculuktan hatırlayacaksınız. İşte bu göğsü iman dolu gençler, globalizm masalları daha yokken tüm dünyayı kendi yurdu bilmiş Müslümanlara yakışır bir ufukla Afrika için de kolları sıvayıp on su kuyusu açmaya karar vermişler. Su kuyularına verecekleri isimlerse şöyle: Şehid İmam Abdullah Harun, Şehid Şeyh Ahmet Yasin, Aliya İzzetbegoviç, Şehid Bahaddin Yıldız, Şehid Furkan Doğan, Şehid Hasan el-Benna, Şehid Malcolm X, Necmeddin Erbakan, Şehid İskilipli Atıf Hoca, Şehid Ömer Muhtar...
Sözü uzatmadan onlara bırakıyorum:
Sınırlar sizin, Afrika bizim olsun!
Afrika, emperyalistler tarafından yıllarca sömürüldü. Kardeşler arasında fitne körüklendi. Kara kıta onlarca parçaya bölündü. Afrikalı kardeşlerimiz bir lokma kuru ekmeğe muhtaç hale geldi. Bir yudum su için kilometrelerce yol yürümek zorunda kaldı.
21. asrın başındayız ve Afrika'da hala benzer oyunlar sahneleniyor. Kaynakları talan ediliyor. Kardeşler birbirine düşürülüyor. Askeri darbelerin ardı arkası kesilmiyor.
Bugün Suriye'de ne oluyorsa bir benzeri Eritre'de oluyor.
Bugün Irak'ta ne oluyorsa bir benzeri Sudan'da oluyor.
Bugün Keşmir'de ne oluyorsa bir benzeri Çad'da oluyor.
Bugün Filistin'de ne oluyorsa bir benzeri Nijer'de oluyor.
Bugün Ortadoğu'da ve Kafkasya'da ne oluyorsa bir benzeri Afrika'da oluyor.
(...)
Biz Türkiyeli gençlerin tanıdığı ilk Afrikalı Bilal-i Habeşi'ydi. O ilk Müslümanlardandı. Peygamber efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) ashabındandı. Ezanı ilk okuyandı. Dininden dönmesi için çöl sıcağında kendisine yapılan işkencelere göğüs gerendi. Biz Afrika'yı Bilal-ı Habeşi'yle sevdik.
Habeşistan Kralı Necaşi'yi tanıdık. O, bugün Etiyopya topraklarında bulunan Habeşistan'ın kapılarını Müslümanlara ardına kadar açmıştı. Sahabeleri kâfirlere karşı koruyup gözetmişti.
Ebubekir Efendi'yi tanıdık. Osmanlı'daki rahatını bırakıp, Afrika'yı karış karış dolaşmış ve ilah-i kelimetullah için ömrünü adamıştı.
İmam Abdullah Harun'u tanıdık. Afrika'da beyazların üstünlüğünü savunan ulusalcı Apartheid rejimine karşı mücadele etmişti. O da dava arkadaşları gibi ulusalcı Apartheid rejimi tarafından şehit edildi.
Daha sonra Malcolm X'i tanıdık. O'nun Amerika'daki özgürlük ve kardeşlik mücadelesini okuyarak büyüdük. Malcolm X, hacc farizasını yerine getirdikten sonra yazdığı mektupta, Allah katında siyah ile beyazın hiçbir farkı olmadığını hacc ibadetinden sonra daha iyi anladığını söylemişti. Gözleri mavilerin en mavisi, renkleri beyazın en beyazı olan Müslüman kardeşleriyle tek olan Allah'a ibadet edip, birlikte aynı tabaktan yediği yemeklerden aldığı hazzı anlatmıştı. Irkçılığı savunan anlayışı reddedip, ümmetçi fikre sahip çıktığını her fırsatta dile getirmişti. Sırf bu yüzden dünyanın bütün ulusalcı statükolarında parmağı olan güçleri rahatsız etmiş ve bir Şubat günü katıldığı toplantıda kurşunlanarak şehit edilmişti.
Muhammed Ali Kley'i tanıdık. "Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım" deyip, ringleri rakiplerine dar edişine meftun olduk. Uykularımızı yarım bırakıp, onun zaferleriyle sabahladık. Dünya Müslümanlarının gözünde, attığı her yumruk beyaz adama indirilmiş ağır bir darbeydi. Vietnam'da masumlara karşı savaşmayı reddederek, sadece kaslarının değil, vicdanının da insanlığa hizmet ettiğini ortaya koymuştu.
Biz Türkiyeli gençler ne kadar İstanbul'luysak o kadar Gana'lıyız.
Ne kadar Antalya'lıysak o kadar Somali'liyiz.
Ne kadar Sivas'lıysak o kadar Nijerya'lıyız.
Ne kadar Bitlis'liysek o kadar Cibuti'liyiz.
Afrikalı kardeşlerimiz için 16 Temmuz Gençlik Hareketi olarak harekete geçiyoruz. Afrika'da şu an kıtlık hüküm sürüyor. İnsanlar su ve yiyecek bulamıyor. Biz komşusu açken tok yatamayan gençleriz. Ulusal sınırlara inanmıyoruz. Kardeşliğin sınır tanımadığının bilincindeyiz. Afrikalı kardeşlerimiz bizim ezelden beri komşumuzdur. Onlara bu zor günlerinde yardım etmek vazifemizdir.
Türkiyeli gençler olarak Afrika'ya su kuyuları açmaya karar verdik. Hem Afrikalı kardeşlerimizin susuzluğuna bir nebze olsun çare olmak, hem de onların yanlarında olduğumuzu göstermek için Afrika'nın muhtelif 10 bölgesinde su kuyuları yaptıracağız. Daha sonra Afrika'ya gidip kardeşlerimizle kucaklaşacağız.
Biz renklerin değil, ümmetin birliğine inanıyoruz.
Ulusal sınırları dayatanlara inat; kardeşliğin sadece sınırları değil, kıtaları da aşacağını göstereceğiz.
O yüzden sınırlar sizin Afrika bizim olsun.
16 Temmuz Gençlik Hareketi
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.