2’inci BDP heyetinin haftalardır beklenen İmralı ziyareti bugün gerçekleşiyor. Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder ve Altan Tan’dan oluşan heyet bugün İmralı’ya gidiyor.
Heyet adadan döndükten sonra PKK Lideri Öcalan tarafından hazırlanan ve hükümete sunulan yeni yol haritasının açıklanması bekleniyor.
Yeni yol haritasının içeriği kadar elbette AKP hükümetinin buna vereceği yanıt da büyük merak uyandırıyor. Başbakan Erdoğan, “iktidarımın gideceğini de bilsem sorunu çözmeye çalışacağım” diyor, ancak ne başında bulunduğu hükümetin ne de partisinin ortaya koyduğu bir çözüm projesi var.
AKP hükümetinin Türkiye’nin hayati önemdeki Kürt sorununu nasıl çözeceği halen bilinmiyor.
Oysa sürecin ilerleyebilmesi için adımların karşılıklı olarak atılması gerekiyor. Aksi durumda yeni bir tıkanmanın ya da hayal kırıklılığının yaşanması kaçınılmaz görünüyor.
İmralı sürecini şimdiye kadar devletin yürüttüğünü söyleyen AKP hükümeti sözcüsü Bülent Arınç, “Hükümetin sürece dahil olması Türkiye şartları içerisinde bir yol haritasına bağlıdır” diyor.
Arınç yol haritasına bu temelde bir karşılık verileceğini söylüyor.
Geçen ay İmralı’ya giden DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, “Öcalan’ın talepleri devleti zorlayacak türden talepler değil” demişti.
Hükümet şimdi bu taleplerinin neler olduğunu biliyor. PKK Liderinin hazırladığı yeni yol haritası geçen haftadan bu yana onun önünde duruyor.
Öcalan’ın hükümete sunduğu yeni yol haritasını kamuoyuna ulaştıracak olan BDP heyetinin İmralı’ya gitmesine izin verilmesi, Arınç’ın sözleriyle birlikte değerlendirildiğinde hükümetin yeni yol haritasını önemsediğini gösteriyor.
Sürecin buna bağlı olarak hızlanması bekleniyor. Ancak yine de temkinli olmak, her şeyden önce de AKP hükümetinin vereceği somut yanıtı görmek gerekiyor.
Zira, hükümetin geçmişte Öcalan’ın hazırladığı yol haritasına olumlu yanıt vermediği ve Oslo Süreci’nin bu yüzden kesildiği biliniyor.
Yeni yol haritası eskisinden farklı olmayacağına göre hükümetin tavrının net olarak görülmesi gerekiyor.
Öte yandan evet, yeni yol haritası Oslo Süreci’nde hazırlanan 3 aşamalı eski yol haritasından farklı olacağa benzemiyor.
Hükümete yakın çevreler bunun tersini iddia ediyor ancak, aradan geçen zaman diliminde süreç Kürtlerin lehine geliştiği için PKK ve liderinin Oslo Mutabakatı’ndan vazgeçmesi için bir neden bulunmuyor.
İmralı Süreci’nin Oslo Süreci’nin devamı olduğunu, PKK’nin orada varılan mutabakata bağlı olduğunu açıkladıktan sonra yeni sürecin başladığını da unutmamak gerekiyor.
Dolayısıyla Oslo Mutabakatı’nda yer alan önerilere yeniden bakmak gerekiyor.
Öcalan orada “Demokratik Çözüm Planı” başlığı altında 3 aşamalı bir plan sunmuştu.
Birinci aşamada, “PKK’nin çatışmasızlık ortamını kalıcı olarak ilan etmesini” istemişti. Çatışmasızlıktan kastın çift taraflı ateşkes olduğu biliniyor.
İkinci aşama içinse hükümete, “bir takım yasal düzenlemeleri TBMM’nin onayından geçirmesini” ve buna bağlı olarak da “PKK’nin silahlı güçlerini sınır dışına çekmesini” önermişti.
PKK Lideri ikinci aşamada, Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu’nun kurulmasını; geçmişle yüzleşmenin başlatılmasını ve siyasi tutsakların bırakılmasını talep etmişti.
Öcalan 3’üncü ve son aşama için de “anayasal düzenlemeler” talep etmiş, silahlı güçlerin buna bağlı olarak yeniden düzenleneceğini belirtmişti.
“Anayasal düzenlemelerden” kastın anadilde eğitim, demokratik özerklik ve KCK’nin yasallık kazanması olduğu biliniyor.
Yeni yol haritasının öncelikleri değişse de, hatta öneriler bu şekliyle ifade edilmese de, kalıcı bir çözüm için Öcalan bunları istemektedir. PKK buna onay vermiştir.
Bu Kürt tarafının “gerçekçi ve geçerli” olduğunu söylediği çözüm zeminidir. Kalıcı bir barış bu zeminin üzerinde yükselecektir.
Dolayısıyla bundan vazgeçilmesi mümkün görünmemektedir.
Ancak devleti ve hükümetiyle Türkiye’nin bu aşamada bu talepleri kabul etmesi de çok zor görünmektedir.
Kaldı ki hükümetin önceliği Kürt sorununu kalıcı olarak çözmek değil, “hafif tertip” değişikliklerle süreci yönlendirip yönetmek ve seçimleri sükunet içinde geçirmektir.
Aslında AKP hükümeti seçimleri, Kürt siyaseti de çözüm sürecinde ilerlemeyi ve siyasal mevzilerini güçlendirmeyi hedefliyor.
Bu yüzden bu aşamada bir “ara çözüm” mümkün görünüyor.
Yakın erimde çift taraflı bir ateşkes yaşanacağa, ortam yumuşayacağa benziyor.
Kalıcı, adil bir barışınsa zaman alacağı anlaşılıyor.
Ortadoğu’da taşlar yerine oturmadan, Irak ve Suriye’den sonra İran’ın da nereye gideceği belli olmadan, Türkiye’nin Kürt sorunu gibi bölgenin Kürdistan sorunu için de kesin bir şey söylemek, kalıcı bir model önermek zor görünüyor.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.