Sivilleşme Türkiye'nin, yaşanan demokratikleşme sürecinin en önemli meselelerinden. Mesele hem alan hem değer olarak askeri olanın geri çekilmesi değil, onun bıraktığı boşluğu sivil değerlerin doldurması...
Ülkenin bu konuda yol aldığı kesin, ancak ne alınan yol henüz anlamlı ne de hız henüz gerektiği ölçüde...
Şüphe yok, bu tespiti siyasal merkezli tartışmalardan hareketle yapıyoruz.
Bu tartışmaların da genel olarak "ilke" değil "fayda" merkezli yapıldığını biliyoruz. Örneğin askeri olandan arınmayı temsil eden pek çok toplumsal güç bu yolda askeri değerlerden beslenen güvenlikçi yöntemleri kullanıyor. Başkaları askerin siyasi alandaki varlığıyla değil, denetimiyle ilgili görülüyor.
Bu durumda toplumun derin katmanlarındaki, asker ve askeri değerlere ilişkin değişimi tam olarak kestirmek mümkün görünmüyor.
Yeni değer sistemleri üzerine yapılan her araştırma, çalışma bu açıdan son derece önemlidir.
Dün, MetroPOLL Araştırma Merkezi'nin gerçekleştirdiği toplum ve darbe meselesini masaya yatıran bir çalışma da bunlardan birisi...
Kaldığımız yerden devam edelim, araştırma raporunun satırları arasında gezinelim:
"Askeri darbeler karşısında siyasetçilerin direnmedikleri, 'şapkasını alıp gittikleri' yönünde yaygın bir şikâyet vardır. Bu, halkın da paylaştığı bir tespittir.
'Siyasetçiler yeterince dirayetli ve kararlı olsalardı darbe olmazdı görüşüne' katılıp katılmadıkları sorulduğunda Türkiye çapında halkın % 74,3'ü 'evet', % 21,8'i 'hayır' demiştir.
Öyle anlaşılıyor ki darbeleri onaylamayan büyük halk çoğunluğu darbelerden siyasetçileri de sorumlu tutuyor; darbeyi mümkün kılan şeyin siyasetçilerin 'dik duramaması' olduğu düşünülmektedir.
Darbelerin ülkeye zararlı olduğu konusunda geniş bir görüş birliği vardır. Darbelerin ülke için yararlı mı zararlı mı olduğu sorulduğunda seçmenlerin çoğunluğu % 82,4'ü 'zararlı', % 11,7'si 'faydalı' demişlerdir.
Bu oran parti mensubiyeti doğrultusunda dağıtıldığında AKP ve BDP seçmenleri arasında darbeleri faydalı bulanların oranı % 9'u geçmezken bu oran CHP'liler arasında % 14, MHP'liler arasında % 22'dir. Bu durum CHP ve MHP seçmeninde 'militarist' bir damarın varlığına işaret etmektedir.
12 Eylül Darbesi'nin yargılanmasını doğru ve gerekli bulanların oranı % 65 civarındadır.
12 Eylül Darbesi'nin eseri olan Anayasa, Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu ve YÖK gibi kurumların hala muhafaza edilmesini yanlış bulanların oranı (% 56,5), bu kurumların kalması gerektiğini düşünenlerin oranından (% 30) daha yüksektir. Nitekim, iktidar ve muhalefet partilerine oy veren seçmenlerin % 53-82 arasındaki çoğunluğu bu yasa veya kurumların muhafazasına karşı çıkmaktadır. Sadece Ak Partili ve CHP'li seçmenlerin 1/3'ten azı bunların korunması gerektiğini düşünmektedir.
27 Nisan e-muhtırası hakkında da adli bir süreç başlatılmalıdır diyenlerin oranı % 54 iken buna gerek olmadığını düşünenlerin oranı % 28'dir. CHP'li ve MHP'li seçmenlerin % 41'i de muhtıra hakkında soruşturmaya gerek olmadığı görüşündedir. 27 Nisan e-muhtırasını doğru ve haklı bulanların oranı % 12'de kalırken bu muhtırayı yanlış ve haksız bulanların oranı % 58'dir..."
Peki sonuç?
Dün söylediğimiz gibi: Silah ateş alıyor...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.