Sıradan Ak Partililer de aynı hissiyatta mı bilmiyorum ama yıldızı son dönemde parlayan Erdoğancı kanaat ve fikir erbabı kendilerinden emin görünüyor. Bu kanaat erbabına kalırsa işlem tamam: Yeni Türkiye kuruldu, kuruluyor, iş son bir iki rötuşa kaldı.
Erdoğancı kanaat erbabının böyle hissetmesi boşa değil elbet. Sadece son birkaç sene içerisinde Gezi Parkı direnişi boşa çıkarıldı, PKK hendek savaşlarında mağlup edildi, HDP kıstırıldı, Gülen cemaati çökertildi, Ak Parti bir Erdoğan örgütüne dönüştürüldü, ordu darbe yapamaz, CHP ise ne yapacağını bilemez kılındı ve son olarak MHP hizaya çekildi. Hal bu olduğundan, Erdoğancı eşhasın hissiyatı yersiz değil. Nitekim, bütün bu gelişmelere bağlı olarak Erdoğan’ın kızıl elması başkanlık, artık belli ki gün sayıyor. Başkanlık, MHP’nin mecliste vereceği destekle yapılacak bir anayasa değişikliğinin ardından gerçekleştirilecek referanduma bakıyor. Ak Parti’nin seçmen nazarındaki ve parlamentodaki ağırlığı 2011’le neredeyse aynı olmasına rağmen, 2011 şartlarında uzak görünen başkanlık 2017’de olacak görünüyor.
Peki, HDP’nin takatsiz, CHP’nin mefluç, MHP’ninse müttefik kılınmasına bağlı olarak gerçekleşecek görünen başkanlık Yeni Türkiye’nin kurulmasına yetecek mi? 2023 cepte, 2071 ufukta mı gerçekten? Bu biraz Yeni Türkiye’den ne anlaşıldığına bağlı tabii ki. Yeni Türkiye’den Erdoğan’ın bölge ve Türkiye vizyonunun sekülerlerin, Alevilerin ve Kürdlerin, itirazlarına rağmen, kafalarına kakılması anlaşılıyorsa Yeni Türkiye cepte sayılabilir. Keza, Yeni Türkiye’den sekülerlerin, Alevilerin ve Kürdlerin sindirilerek razı edildiği bir siyasi durum anlaşılıyorsa, Yeni Türkiye mümkün gerçekten. Ama yok Yeni Türkiye’den sekülerler, Aleviler ve Kürdler de dahil belli başlı bütün toplumsal kesimlerin rıza gösterdiği bir durum anlaşılıyorsa, bu olacak gibi görünmüyor.
Şunu demek istiyorum: Evet, kabul, şartlar 2011’den bugüne çok değişti, MHP müttefik kılındı, Cemaat Türkiye’den kazındı, Kürd hareketi mağlup edildi, sekülerler şaşkınlaştırıldı vs. ama bir de değişmeyen bir şey, bir matematik var. Ak Parti 2011’de olduğu gibi bugün de Türkiye’nin % 50 kadarı demek ve Türkiye’nin yüzde otuz beş kadarı Erdoğan’ın başkanlığına da memleket ve bölge vizyonuna da kökten bir biçimde itiraz ediyor. Dolayısıyla, Erdoğan’ın başkanlığı ya da Yeni Türkiye, olacaksa eğer, memleketin epeyce büyük bir kısmının köklü bir biçimde itiraz ettiği bir siyasi vaziyet ortaya çıkacak. Bu da şu demek: Başkanlık ya da Yeni Türkiye sekülerlerin, Kürdlerin ve Alevilerin ya kabul etmeyip muhalefet ettiği ya da korkutulup, sindirildiği bir siyasi hal olacak, razı oldukları bir hal değil. Kabul etmek lazım ki, böyle bir hal, demokratik olanı şöyle dursun, huzurlu, insanın ağzının tadının bozulmadığı bir toplumu bile esirger, imkansız kılar.
Hülasa, zor ama uzunca bir süredir tecrübe edilen ‘ekonomik istikrar’ sürse ve yine zor ama bölgesel gelişmeler de şimdikinden daha fazla Türkiye aleyhine seyretmese bile, Yeni Türkiye siyaseten matah, işlerin yolunda gittiği bir yer olacağa benzemiyor. Aksine, toplumun kayda değer bir kesiminin itiraz edeceği ya da korkup sineceği bir yer olacağa benziyor Yeni Türkiye. Kabul etmek gerekiyor ki iki ihtimal de pek parlak değil.
Bütün bu sözlerin son birkaç senede kaydedilen ‘siyasi başarılardan’ başı dönmüş, ikbal peşindeki Erdoğancı kanaat erbabı nazarında bir kıymeti olmadığını biliyorum. Bu eşhasa laf anlatmak artık kabil değil, burası belli. Ancak Ak Parti civarlarında kendilerinden başkalarının sesine kulak veren birileri halen kalmış olsa gerek. Bu sözler onlara, umarım işitiyorlardır. Tekrar edeyim: Başkanlıkta, Yeni Türkiye’de ısrar etmek sekülerlerin, Alevilerin ve Kürdlerin razı olmadığı bir Türkiye’de ısrar etmek demek olacak. Sekülerlerin, Alevilerin, Kürdlerin razı olmadığı, sindirildiği bir Türkiye’de yaşamak iyi bir fikir diyorsanız buyurun. Yok bu iyi bir fikir değil diyorsanız bu kesimlerin de razı olacağı bir siyasi çerçeve için bir ses verin lütfen. (bashaber)
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.