• BIST 9884.07
  • Altın 2954.659
  • Dolar 34.7445
  • Euro 36.5021
  • İstanbul 10 °C
  • Diyarbakır 5 °C
  • Ankara 4 °C
  • İzmir 10 °C
  • Berlin 5 °C

Seksen yıl önce, seksen yıl sonra

Mesut Yeğen

1936 tek parti devrinin mümtaz bir senesiydi. CHF genel başkan yardımcısı İsmet İnönü partiyle devletin birleştirildiğini 1936 senesinde beyan etmişti. Öyle böyle bir birleşme değildi partiyle devletin birleşmesi. CHF’nin başkanı cumhurbaşkanı, başkan yardımcısı başbakan, genel sekreteri içişleri bakanı, il başkanlarıysa vali olmuştu. Yetmemiş, partinin cumhuriyetçilik, laiklik, milliyetçilik, devletçilik, inkılapçılık, halkçılık ilkeleri anayasal ilkeler olarak kabul edilmişti. Oluşan manzarayı da CHF genel sekreteri Recep Peker bihakkın tarif etmişti: Türkiye Cumhuriyeti dünyadaki ilk parti devleti olmuştu. Recep Peker’in tespitinde ima edildiği üzere parti mi devleti ele geçirmişti, yoksa Cemil Koçak’ın iddia ettiği gibi CHF devletin bir parçası mı olmuştu ayrı bir mesele, ama hedef aynen Ali Fuat Başgil’in Duçe’den aparttığı o özlü sözde ifade edildiği gibiydi: “Hep devlet içinde, hiçbir şey devlete karşı, hiçbir şey devletin dışında.” Dışındakini yutan ya da yıkan bu devlet önce ‘Ebedi Şef’’ ardından ‘Milli Şef’le temsil olundu.

Parti ve devlet bütünleşmiş olmakla beraber CHF varlığını sürdürdü. En azından Kürd şehirlerinin dışında kalan yerlerde. 1936 senesi itibarıyla Türkiye’yi parti-devletle yönetmeye koyulanlar, iş Kürd şehirlerini yönetmeye geldiğinde partiyi bir tür ‘fazlalık’, lüzumsuz bir ‘aracı’ olarak gördüler. 1930’lar boyunca CHF pek çok Kürd şehrinde parti teşkilatı kurmayı bile gereksiz bulmuştu. CHF’nin örgütlenmediği Kürd şehirleri olağanüstü hal hukukuyla, Umumi Müfettişliklerce yönetildi.

Öncesindeki 2015 ve sonrasındaki 2017’yle beraber 2016 senesi de Ak Parti devrinin mümtaz bir zamanı olacağa benziyor. 1936’nın aynen tekerrür ettiği ya da edeceği yok elbette ama Ak Partili münevverlerin yeri geldiğinde pek bir öfkeyle andıkları tek parti devrinin bu özel senesinde yapılıp edilen pek çok şeyin epey benzeri bugünlerde, 2016’da gerçekleşiyor. Kürd meselesinde yapılanlar ve anayasa işinde yapılmaya hazırlanılanlar 2016’nın 1936’ya epey benzeyeceğini gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı sistemi adı altında Türk tipi başkanlık ihdas etmek üzere yapılması planlanan anayasa değişiklikleri şunu gösteriyor: 1936’daki gibi partiyle devlet bütünleşmeyecek tabii ki, lakin yasama ve yargı büyük oranda yürütmeyle, yürütmenin başı olarak cumhurbaşkanlığıyla birleşecek. Öngörülen anayasal değişiklikler yapılıp cumhurbaşkanlığı sistemi kurulduğunda, belli ki Ak Parti, Meclis, yargı büyük ölçüde cumhurbaşkanına tabii varlıklar haline gelecek. Yeni cumhurbaşkanı ebedi ya da milli şef, yeni sistem de parti-devleti olmayacak tabii ki, ama belli ki epey benzeyecekler.

Kürd şehirlerinin 2016’daki haline gelince, 1936’ya benzemek için beklemek gerekmeyecek, çünkü buralarda durum şimdiden 1936’ya benziyor. 1936’nın olağanüstü hal hukuku Kürd şehirlerine 15 Temmuz’dan epey önce dönmüştü. Umumi Müfettişlikse henüz ufukta görünmüyor. Kürd şehirleri herhalde sene 2016 olduğundan olsa gerek, yerel müfettişlerle, kayyımlarla idare etmek zorunda; en azından şimdilik.

Hülasa, 2016 Türkiyesi, “1936 2.0” ya da “1936, yeniden” kıvamına gelmeye hazır görünüyor. Peki çıkar mı Türkiye bu “1936, yeniden” halinden ya da çıkarsa nasıl çıkar? Tarihin toplumlara daha iyi, daha ileri bir durum borcu olduğunu düşünenlerden değilim, lakin Türkiye’nin haline, cüssesine, alışkanlıklarına, yatkınlıklarına baktığımda “illa ki çıkar” diyorum, ama bugün, ama yarın.

Peki nasıl çıkar? Yine Türkiye’nin haline, cüssesine, alışkanlıklarına, yatkınlıklarına baktığımda “muhtemelen 1950’de, hatta daha muhtemelen 1983’te olduğu gibi” diyebilirim. 2016 Türkiyesi’nin epey bir müridi olması ve mevcut küresel durum sözünü ettiğim çıkışı geciktirebilir, lakin Türkiye 1936 Türkiyesine benzedikçe “yeter (söz milletindir)” fikri de önümüzdeki seçimlerin birinde ortaya çıkmak üzere usul usul bir yerlerde birikiyor olsa gerek.

1936 Türkiye’si 1950 seçimleriyle birlikte geride bırakıldığında dönemin meclisi ilga edeceği Umumi Müfettişlikleri “Hindistan Umumi Valiliğine” benzetmişti. 2016 Türkiyesi geride bırakıldığında hangi benzetmelerle anılacağını hassaten merak ediyorum. (Bas Haber)

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89