• BIST 9549.89
  • Altın 3005.805
  • Dolar 34.5348
  • Euro 36.0249
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 11 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 2 °C

Savaş siyasetçileri, şiddet ve aydınlar...

Ali Bayramoğlu

Bir yanda şiddet, terör. Öte yanda otoriter bir dil... Sıkışık bir ortam. Askerileşen zihinler. Şiddeti siyasi değer haline getiren iki yanlı sert milliyetçi refleksler...

Peki çıkış nedir? Tavır ne olmalı?

Gazetelerdeki bir haberden yola çıkalım...

Haber BDP Eş Başkanı Demirtaş'ın

şu sözleri:

"Çukurca-Şemdinli arasındaki 400 kilometre PKK'nın kontrolü altında. Operasyonu ordu değil, PKK yapıyor. Ordu karakollara havadan lojistik destek götürebiliyor..."

Bunlar, şiddeti siyasi bir değer olarak gören, savaşa taraf, öncelikle Kürtlere konuşan bir "savaş siyasetçisi"nin sözleridir.

Siyaset karşısında ölümcüllüğü ifade eden bu tutum, aynı zamanda çıkış aradığımız sorunun özüne, "şiddet meselesi"ne, "şiddet-siyaset ilişkisi"ne işaret eder.

Nitekim bugün karşı karşıya kaldığımız mesele budur.

Mesele, önemli bir yanıyla Kürt sorunu olmaktan daha çok Kürt aktörlerin, Kürt örgütlerinin, Kürt partilerinin isteklerini ve taleplerini hangi yolla elde etmeye giriştikleri sorunudur.

Sorun, benimsenen yolun, yani şiddetin istek ve talep gerçekleştirme ötesinde, bir işlev taşıyıp taşımadığı sorunudur.

Sorun, şiddetin bir kamusal alan kurma ve o alanı denetleme görevi görüp görmediği, siyasi alan askeri alan arasında özdeşliği üretip üretmediği sorunudur.

Eğer durum böyleyse, o zaman, ilk yapılması gereken, olup biteni "sığ ve düz nedensel ilişkiler" kurarak açıklamaktan uzak durmaktır.

Ve şu iki hususu özellikle birbirinden ayırmaktır:

1. Evet, Kürt sorununun çözümünde asli güç, hareket etmesi, inisiyatif alması, siyasi alan açması ve siyasi araçlar üretmesi gereken güç öncelikle devlettir. Ve devlet bu siyasi ve ahlaki yükümlülüğünü yerine getirmemekte, tersine güvenlikçi politikalarla, otoriter uygulamalarla, söylemlerle, İdris Naim Şahin zihniyetiyle siyasi alanı daraltarak toplumu ve sorunu germektedir.

2. Ancak bugün üreyen, tüm ülkeyi, siyaseti ve zihinleri kuşatan şiddet, devletin bu tutumundan hareketle açıklanamaz. Devletin daralttığı siyasi alan şiddete zemin hazırlar, şiddeti tahrik eder, şiddet sarmalına katkıda bulunur, buna şüphe yok. Ancak PKK'ın ürettiği, Kürt siyasi hareketinin savunduğu şiddeti çapı, hedefleri ve niyeti itibariyle ne açıklar, ne doğrular.

Zira Kürt şiddeti tepkisel, savunmacı ya da türev şiddet değildir. Sık vurguladığımız gibi stratejik ve kurucu şiddettir. Şiddeti üreten, Kürt sorununu şiddet merkezli bir hale dönüştüren Kürt siyasi haraketinin izlediği "kurma" stratejisi, "kurucu iktidar" anlayışıdır...

Bu tablo siyasi iktidarın önüne kimi meseleler koyuyor.

Önlemleri ve çözümü sadece asayiş tedbirlerine indirgeyen sürdürülebilir hiç bir güvenlik stratejisi bulunmadığına göre, bu, her şeyden önce, şiddetle baş edecek bir siyaset ve strateji üretme meselesidir.

Ancak aynı tablo düşünen insanların, kanaat önderlerinin, aydınların önüne de bir mesele koymaktadır.

Bu mesele ise, taraf olmayı, düz nedensellikleri bir kenara iten ilkesel şiddet karşıtı bir tutum ve duruş üretebilmek meselesidir.

Tavır alırken mağdura, kimliğe değil, önce duruma, talepler ve araçları kuşatan meşruiyete yönelmek...

Siyaseti ve toplumu ileri-geri, haklı-haksız, biz-onlar, tarihsel, toplumsal ve ekonomik asimetriler arasındaki bir güç müdalesi olarak algılamaktan uzak durmak...

Haklı-haksız, zorunlu-keyfi, meşru-gayrimeşru, doğru-yanlış milliyetçilik ya da kimlik tanımlarından ve faydacılıktan kaçınmak...

Bunları yapabilse, bu toplum şiddete karşı bu şekilde seferber olabilse, bu kapı açılsa, şiddetle hemhal olanlar bu kapıyı görmezden gelemezler.

  • Yorumlar 3
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    ÖNE ÇIKANLAR
    Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0532 261 34 89