ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby, “Türk hükümeti YPG’yi terörist örgüt olarak görüyor. ABD yönetimi ise YPG’ye destek veriyor. Bu kadar keskin farklar varken Türkiye ile işbirliğini nasıl yönetiyorsunuz?” sorusuna yanıt verirken, “Biz YPG’yi terörist örgüt olarak değerlendirmiyoruz. Suriye’de, IŞİD’e karşı mücadelede başarılarını da kanıtladılar. Birlikte çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.
Kirby’nin yaptığı açıklama malumun ilamı.
PYD, PKK’nın Suriye’deki yapılanması; YPG ise PYD’nin silahlı kolu.
Halen Türkiye’nin Suriye sınırında, Cerablus bölgesi dışındaki tüm hat PYD kontrolünde.
Türkiye açısından Kuzey Suriye bağlamındaki kırmızı çizgilerin başında Cerablus bölgesinin asla PYD’nin kontrolüne geçmemesi geliyor.
Erdoğan’ın çizdiği çizgi
Manzara böyleyken, Türkiye ile ABD arasında PYD-YPG ve dolayısıyla PKK’ya bakış konusundaki makas kapanabilir mi?
Türkiye için PKK ve bütün türevlerinin terörist örgüt olduğu kuşku götürmez.
Bu noktada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın PYD ile PKK’yı eşitleyen sözlerinin dumanı tütüyor.
ABD’nin IŞİD’e karşı savaşanlara silah desteği vermesinin tartışıldığı günlerde ne demişti Erdoğan hatırlayalım:
“Tamam da PYD şu anda bizim için PKK ile eştir, o da bir terör örgütüdür. Bir terör örgütüne kalkıp da bize dost olan, NATO’da beraber olduğumuz Amerika’nın böyle bir desteği, açıktan açığa söyleyerek bizden ‘evet’ ifadesini, yaklaşımını beklemesi çok çok yanlış olur, böyle bir şeyi bizden beklemesi mümkün değil, böyle bir şeye de biz ‘evet’ diyemeyiz.”
Devletin en yetkili ağzından Türkiye’nin PYD-YPG’ye bakışı böyle.
Gerçi, Süleyman Şah Türbesi’nin boşaltılması operasyonu sürecinde Dışişleri Bakanlığı bürokrasisinin PYD ile bir şekilde ilişkiye geçtiğini biliyoruz ancak bu durum genel politikayı yansıtmıyor.
ABD’nin piyadesi
Türkiye’yi “müttefik” olarak niteleyen, IŞİD’e karşı koalisyonda Türkiye ile birlikte hareket eden ve operasyonlar için İncirlik’i de kullanan ABD neden bu tavrı gösteriyor?
Suriye ve Irak’taki IŞİD varlığına karşı çok uluslu ittifak oluşturan ABD, kara operasyonuna hiçbir zaman sıcak bakmadı.
Ancak sadece havadan yürütülen mücadele ile IŞİD’i buralardan söküp atmak kolay değil.
IŞİD ile zaten savaş halinde olan PYD, uzunca bir süredir “ABD’nin piyadesi” işlevini görüyor.
IŞİD’in Kobani ablukasının kırılmasından sonra pekişen işbirliği ABD’nin vurduğu noktalarda PYD’nin ilerlemesi şeklinde gelişti.
PYD bu sayede Suriye’nin kuzeyinde geniş bir hakimiyet alanı oluşturdu.
Bu nedenle, Suriye açısından PYD, ABD için şu aşamada vazgeçilmez olarak görülüyor.
ABD için yeni Suriye’nin oluşumunda, ılımlı muhalif en etkili güç de PYD.
Irak’ta, IŞİD’in Musul’dan çıkarılmasına yönelik geniş çaplı harekâtta da PYD’nin aktif katılımı bekleniyor.
Rusya ve PYD
Rusya açısından da PYD önemli.
PYD belki de ABD ile Rusya’nın taban tabana zıt gelişen Suriye politikasındaki tek ortak nokta.
Esad’a silah ve mühimmat desteği veren, kara gücü desteği vermeyi bile gündemine alarak denklemi değiştiren Rusya, Esad’ın da düşmanı olan IŞİD’e karşı savaşan PYD’yi düşman olarak nitelemiyor.
PKK’nın kuruluşundan itibaren önce Sovyetler Birliği, daha sonra Rusya ile ilişkileri malum.
PYD liderinin defalarca Rusya’ya giderek Suriye odaklı gelişmelerde fikirlerini aktardığı ve yardım istediği de biliniyor.
PYD konusunda, Türkiye’nin bakışı ile hem müttefik ABD’nin hem de Rusya’nın bakışı arasında açılmış bir makas söz konusu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ziyareti kapsamında bugün Moskova’da olacağız.
Başbakan Ahmet Davutoğlu da ABD Başkanı Obama’nın davetiyle gerçekleşecek bir terör zirvesine de katılacağı ABD seyahatine yarından sonra başlıyor.
Bu iki ziyaretin de bir numaralı gündem maddesi terör ve Suriye.
PYD’ye bakış konusundaki makas bu ziyaretlerle ne kadar kapanabilir; bu büyük bir soru işareti.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.