Viyana’da 14 Kasım’da, 17 ülkenin katılımıyla düzenlenen Suriye toplantısında rejimle muhalifler arasında müzakere süreci başlatılması konusunda mutâbakat sağlanmıştı.
Suudi Arabistan parçalı bir haldeki muhalifleri bir araya getirerek rejimin karşısında 'güçlü' bir muhalefet oluşturmak için geçen hafta Suriyeli muhalifleri Riyad'da bir araya getirdi.
Toplantıya Ulusal Koalisyon başta olmak üzere Suriye'nin dışındaki ve içindeki muhaliflerle silahlı gruplar katıldı.
Muhalifler rejimle müzakere için yüksek komisyon kurulması konusunda anlaştı.
Yayımlanan sonuç bildirgesinde, merkezi Riyad'da olacak komisyonun, geçiş sürecinin başlaması için rejimle müzakere edecek heyeti belirleyeceği duyuruldu.
Devlet kurumlarının korunması, yeni güvenlik ve askeri birimlerin yapılandırılması ve terörle mücadele edilmesi gerektiğini vurgulayan bildiride, katılımcıların, Suriye topraklarının birliği, sivil devlet, Suriye halkının tüm kesimlerini temsil eden çoğulcu sistem yoluyla demokrasi, dini, ırkı ve mezhebi ayrıma göre kimsenin dışlanmaması, eşitlik, hesap sorabilirlik, kanunların herkese uygulanması ve insan hakları gibi ilkelere vurgu yaptığı söylendi.
Washington’da toplantıya dair hava olumlu, beklentiler hiç olmadığı kadar yüksek.
Bugüne dek yapılan en kapsamlı toplantı olduğu, Suriye içinde savaşan silahlı grupların temsilcilerinin katılımının varılan mutabakatın uygulanmasını kolaylaştıracağı düşünülüyor.
Nihayet askeri ve sivil muhalefetin siyasi çözüm iradesi etrafında birleştiğine, bunun 18 Aralık’ta New York’ta yapılması planlanan toplantıda uluslararası aktörlerin işini kolaylaştıracağına inanılıyor.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de Washington’daki bu olumlu havayı yansıtarak, toplantıdan çıkan sonucu memnuniyetle karşıladığını söyledi.
Riyad toplantısının Suriye muhalefetiyle bugüne dek yapılan en kapsamlı toplantı doğru.
Toplantının en güçlü askeri muhalif gruplardan bir tanesi olan Ahrar el-Şam da dahil olmak üzere silahlı grupları dahil etmiş olması da önemli.
Siyasi ve askeri muhalefet arasındaki ilişkinin son aylarda değiştiği, siyasi çözüm iradesinin güçlendiği de doğru.
Bundan bir yıl önce askeri muhalefet, Batı destekli Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun (SMDK) siyasi süreçte yer almasına karşı çıkardı.
Bugün ise siyasi muhalefet Suriye içindeki gücünün sınırlarını kavramış durumda. Askeri muhalefet olmadan hiç bir anlaşmanın hayata geçirilemeyeceğini biliyor.
Askeri muhalefet de siyasi muhalefetin uluslararası meşruiyeti olmadan yol alınamayacağının farkında.
Fakat tüm bunlar Riyad toplantısının Suriye’deki savaş için bir dönüm noktası olduğu, alınan kararların ya da ateşkesin uygulanmasının kolaylaştığı anlamına gelmiyor.
Riyad’daki toplantıya katılan 100’e yakın katılımcının sadece 15’i askeri muhalefetin temsilcisiydi.
Sahada savaşan grupları göz önüne alırsak 15 oldukça düşük bir rakam.
Ahrar el-Şam toplantıya katıldı fakat rejim yanlısı grupların Riyad’da oynadığı rolü gerekçe göstererek toplantıdan çekildi.
Ahrar el-Şam’ın dahil olmadığı bir anlaşmanın sonuç getirmesi güç.
Üstelik Suriye içinde önemli rol oynayan fakat sürece dahil edilmemiş Nusra ve Kürtler de var.
Bu grupların sürecin dışında tutulması da siyasi çözümü güçleştirecek.
Batı’nın El Kaide bağlantılı Nusra’yı dahil etmesini beklemiyorduk zaten ama Nusra’nın olmadığı bir formülün hayata geçmesi kolay değil.
Nusra sahada savaşan diğer pek çok muhalif grupla ortak hareket ediyor, İdlib’den Halep’e pek çok cephede çok aktif.
Türkiye ve Katar gibi ülkeler Nusra üzerindeki etkilerini kullanarak işbirliğini sağlamayı ümit ediyorlar ama bu ülkelerin Nusra üzerindeki etkisi/söz geçirip geçiremeyeceği tartışılır.
Bir de Esad’ın rolü meselesi var.
Muhalif gruplar Esad’ın geçiş sürecinde rol alıp almayacağı konusunda anlaşabilmiş değiller. Bu konuda anlaşma sağlanmadan siyasi çözüm konusunda ilerlemek zor.
Tüm bu nedenlerle Riyad’da varılan mutabakatı çatışmanın çözümü bakımından önemli bir mihenk taşı olarak görmek gerçekçi değil.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.