Azem Talegani, Ayetullah Talegani’nin aktivist kızı, İslami İran Kadınlar Cemiyeti Derneğinin kurucusu ve başkanı, İran’da haziran ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimleri için bir kez daha adaylığını koydu. Hâlihazırda İran’da kadınlar cumhurbaşkanlığı için aday olamıyor, Anayasa’nın bu konuyu ele alan 15. maddesinin Anayasayı Koruyucular Konseyi tarafından okunma biçimi, buna izin vermiyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için ilk kez 1997 yılı seçimlerinde aday oldu Talegani ve geri çevrildi. Sonraları da her seçimde adaylığını koymaya devam etti. Çünkü Anayasa’da cumhurbaşkanı olmak için gerekli görülen hükümler sıralanırken sözü edilen “rical” kavramının tartışmaya açılmasını amaçlıyordu.
Talegani, Kur’an-ı Kerim’de “rical”in sadece 11 kez “erkek” cinsi anlamında kullanıldığını, buna karşılık 40 kez “seçkinler” kelimesine karşılık gelecek şekilde geçtiğini, bu kavramın Anayasayı Koruyucular Konseyi tarafından keyfi bir şekilde “erkek cinsi” olarak yorumlandığını, oysa pekâlâ “seçkin kişilikler” ya da “kişiler” olarak da anlaşılabileceğini öne sürüyor.
Anayasa’daki “rical” kelimesinin muhafazakâr kesim tarafından “erkek” olarak yorumlanmasına karşılık, içlerinde muhafazakâr adayların da bulunduğu 50’yi aşkın kadın cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmak için başvurdu bu sene.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığını koyanlar arasında ismi geçen Hatemi kabinelerinin Çevre Bakanı Masume Ebtekar, reformistlerin en güçlü adayı olduğu söylenilebilecek Mir Hüseyin Musavi lehine adaylığını geri çektiğini açıkladı. Reformist hükümetlerin faal siyasetçilerinden Cemile Kediver ise, çalışmalarını reformist kesimin bir diğer adayı olan Mehdi Kerrubi’nin yanında sürdürüyor. Sendikacı kökenli siyasetçi Süheyla Culudorzade, Musavi’ye destek vereceğini açıkladı. Reformist hükümetler döneminde kadın meseleleri alanında Hatemi’nin yardımcısı olarak görev yapmış olan Zehra Şecai de Musavi’yi destekliyor. Musavi’nin eşi, Zehra Üniversitesi’nin eski rektörü, şair ve ressam Zehra Rahneverd ise eşinin adaylığını desteklese de kişisel olarak siyasette aktif bir rol oynamak istemediğini belirtiyor.
Bir diğer tecrübeli siyasetçi, devrimin başlarında bir terör hadisesi sonucu şehit olan cumhurbaşkanı Ali Recai’nin eşi, eski milletvekili Atike Sadıgi ise, Musavi’yi destekleyeceğinin işaretlerini verdi. Sadıgi bir önceki seçimlerde olduğu gibi Ahmedinejat’ın seçim propagandalarında rahmetli eşinin ismini ve fotoğraflarını kullanmasına da tepki gösterdi ve eşi Ali Recai’nin devrimci fikirleriyle, “egemenlikçi” olarak nitelendirdiği Ahmedinejat’ınkiler arasında bir benzerlik olmadığını vurguladı.
Bu bireysel çıkışların yanında, kültürel ve toplumsal olduğu kadar siyasal konularda da etkinlikleriyle tanınan farklı siyasal eğilimlere mensup kadınlar biraraya gelerek bir kadın hareketi birliği oluşturduklarını açıkladılar. Şair Simin Behbehani, hukukçu Şirin İbadi ve uluslararası ilişkiler alanında söz sahibi bir akademisyen olan eski milletvekili İlahe Kulayi, yayıncı Şehla Lahici ve yazımın başında konu ettiğim Azem Talegani, bu kadın dayanışmasının önde gelen isimleri. Şehla Lahici, farklı siyasal görüşlerden kadınları biraraya getiren bu birliğin amacının, seçim atmosferinden yararlanarak kadınlarla erkekler arasındaki ayrımcılığın ortadan kalkması yönünde bir sorgulama alışkanlığını topluma kazandırmak ve anayasanın kadınlara karşı ayrımcılığa dayanak olan maddelerinin değiştirmesi yönünde kamuoyu oluşturmak olduğunu ifade ediyor. Behbehani ise seçimlerde kimin kazanacağı sorusunun bu buluşmada en önemli meselesi olarak görülmediğini, asıl amaçlarının kadın ve erkek arasındaki ayrımcılığın herhangi bir cinsin lehine olmayacak şekilde ortadan kaldırılması ve İran’ın “Kadınlara Yönelik Ayrımcılığı Karşı Uluslararası Konvansiyon”a imza atması olduğunu belirtiyor.
***
“Ay ışığı bir heykeldir”
Bunu Hawthorne söylemiş. Şaire göre bir heykel olan ay ışığı, Türkiye’de de bir darbe girişimi tasarısının adı. Bir şairin muhayyilesinden yükselen mısrayla bir darbe tasarısı adının buluşması, Kenan Evren’le resim sanatının buluşmasını getiriyor akla.
Otoriter temsilin kapsama alanı genişledikçe, mısraların lirizmi artıyor belki de.
Gerçi ay ışığının bir heykel olarak anlatımı zamanında “şiirimsi şiir” görüşünün egemenliğine karşı bir bildirim olarak da anlaşılmıştır.
Günlerini ağırlıklı olarak insan bedeninin zaaflarını onarmaya ayıran doktorlar arta kalan zamanlarında müzikle ilgilenir, özellikle de Türk Sanat musikisi alanında faal olmaya çalışırlar. Askerlerin de hayatlarına hâkim olan çuha rengini çeşitli sanatların renkleriyle dengelemeye çalışmaları anlaşılmaz değil.
Anlaşılmaz olan sanatçıların, aydınların askeri siyasete çağırmaya ilişkin hevesi, bu alanda duydukları büyük ihtiyaç. Belki de ürettikleri sanatın seslenme yeteneğine ve sahnedeki muhalefetin toplumdaki karşılığına yeteri kadar inanmıyor, bu nedenle de toplumun doğasına içkin olduğuna inandıkları otoriter baba sesinin onayına ihtiyaç duyuyorlar. “Şahları da Vururlar”ın yönetmeni Ferhan Şensoy’un askerî darbe özlemini başka nasıl açıklayacağız...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.