Türkiye büyük bir propaganda çöplüğüne döndü. Mevcut kavgayı tarafların hangisi kazanırsa kazansın, topluca ödeyeceğimiz bedel zihni iğdiş edilmiş bir toplum malzemesi olacaktır. Yani siyasetin ustaları akım gücü çok yüksek cereyanlarla birbirlerine çarpmaya çalışırken nice vatandaş bu cereyanların çekim gücü karşısında savrulmaktan başka çaresi olmayan birer nesne durumuna düştü, düşüyor. Maalesef, mevcut propaganda yoğunluğu bütün bir toplumun zihnini, üstünde tarafgirlik pateni yapılan, lakin ısınıp gevşemesine fırsat verilmeyen buzdan bir satıh hâline getirmiş bulunuyor.
Demokrasinin zaaflarından bir tanesi eğer herkesi siyaseti takip etmek zorunda bırakması ise demokrasilerde propagandanın en büyük zararı da vatandaşların tamamını kurbanlık koyun hâline getirmesidir. Kesilecek kurban gibi zihni teslim alınacak vatandaş da önce bir nevi elektrik şokuyla sersemletiliyor. Kitlelerin rızasını tahsil etmek ve teslim almak için onların iradesini korkular ve tahşidatla sersemletmeyi gerektiriyor propaganda denen iğfal. Bu nevi modern popüler propaganda bugün Türkiye’de her tarafı kaplamış bulunuyor. Bir tarafa asker yazılmamış insanlar ise teneffüs zorluğu çekiyor.
Vatandaşın demokratik teyakkuz lüzumunu usta bir manevrayla propaganda namlusuna çeviren bir mönü var masamızda: Dış düşman veya onun iç uzantıları ile halkta bir tehevvür duygusu oluşturulmalı. Sonra iç kırılganlık hâli hissettirilmeli. Yani rızaları toplamak isteyen iktidardaki gücün halkın himmetine ve sahiplenmesine muhtaç bir mağdur ve masum olarak resmedilmesi gerekiyor.
Siyasi bir tartışmada militanlık yapacak kadar tarafgirlik yapmak için çeşitli sebepler olabilir: Cemaat veya Parti mensubusunuz. Varoluşsal bir kapışmaya tarafsınız. Ya da aldığı emri ifa eden memur olabilirsiniz. Bu, yılların memuru oldukları, şimdiki yeni patronları için çalışmaya devam edebiliyor oluşları ile ortaya çıkanlar ve iktidar değişikliğinde yerlerini kaybetmeyen tipler için söylenebilir. Veya yeni iktidarın muhafız ordusuna yeni kaydolmuş memur olabilirsiniz. Devlet eleştirmeni iken şimdi istihbarat memuru ve siyaset tetikçisi olanlar bu kategoride. Eski ve yeni memurlar propagandayı kurumsal bir destek ve örgütlülükle yapıyorlar. Doğrusu bu memurlar ne acınmayı ne de nefreti hak etmiyorlar. Çünkü neticede maaş karşılığı işlerini yapıyorlar.
Bunların dışında bir de memurların propagandasına teslim olup, onların korku tüneline giren gönüllü siviller var. Bunlar da propagandayı, vatan kurtarma ve göze girme duygusuyla derinleştiriyorlar. Siyasi mobilizasyon için gerekli gerilimin artması için balonların son haddine kadar şişirilmesi gerekiyor. Onların ağzında, tıpkı zurna veya saksafon çalan adamın yanakları gibi, şişiyor yalan. Böyle olunca doğruya veya insaflı değerlendirmeye söz mekânında yer kalmıyor. Hakikat ise en iyimser hâliyle suizannın kurbanı oluyor. Siyasetin propagandası hakikat dâhil önüne çıkan her şeyi kendisine alet etmek istiyor. Yalan, elverişli olduğu sürece hakikatten daha çok itibar görüyor.
Kabul etmeli ki dindarlar arası siyaset çok hızlı ve çok kirli başladı. Altı üstü bir siyasi mücadele veriyorsunuz. Ama sanki İslam âleminin bu ve öteki dünyasını birlikte kurtarma savaşı veriliyormuş havası vermeler karşısında insan hayret ediyor. Bu kadar gürültünün kofluğunu, bu gürültünün uğruna araçsallaştırıldığı hedefe ulaşıldığında göreceğiz. Aslında bu kadar şişebilen gerçeklerin birer balon olduğunu, kurtarılmayı bekleyen vatan paniğinin özenle imal edilmiş bir seferberlik ayvası olduğunu göreceğiz. Siyasetin, eline geçen her şeyi kendine alet etme yeteneği karşısında şapka çıkarmalı insan ve şerrinden Allah’a sığınmalı.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.