TÜRKİYE’de Kürt sorununun kalıcı bir şekilde çözümü için PKK’nın silah bırakmasının kaçınılmaz olduğu muhakkak. Neredeyse 40 yıla yakın bir süredir siyaseti esas olarak silahla yapan bir örgütün bundan vazgeçmesinin kolay olmayacağı da ayrı bir gerçek. Bu nedenle silah bırakmaya hazırlık için bazı ara adımlara ve bunların mümkün olduğunca koordineli bir şekilde atılmasına ihtiyaç var. Bu adımların ikisi çok hayati:
1- Ülke içindeki silahlı güçlerin ülke dışına çıkarılması.
2- Ülke dışındaki silahlı güçlerin ülkeye dönüp normal hayata karışması
KAÇAN ÜÇ FIRSAT
Bu iki yöntem, ilk olarak 1999’da İmralı’daki Abdullah Öcalan tarafından, devletin bilgi ve onayıyla denendi. Fakat Öcalan’ın talimatına uyarak ülke dışına çıkan grupların bazılarına, dönemin hükümetinin uyarısına rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) sayısız operasyon düzenledi. Bu kayıpların PKK hafızasında çok kötü bir yeri olduğunu biliyoruz.
Yine aynı dönemde hem Irak Kürdistan’ından, hem de Avrupa’dan PKK üyeleri iki ayrı grup olarak güvenlik güçlerine teslim oldu. Yargı bunlara hiç acımadı ve her birini çok ağır cezalara mahkûm etti.
Bundan yaklaşık 10 yıl sonra, 19 Ekim 2009 günü, Kandil ve Mahmur’dan 34 kişilik bir grup, “demokratik açılım” kapsamında Habur’dan Türkiye’ye giriş yaptı. Fakat binlerce kişinin kendilerini coşkuyla karşılama görüntülerinin ülkenin batısında yol açtığı tepkiden hareketle doğan krizi yönetemeyen hükümet açılımı askıya aldı. Sonunda 34 kişi mahkemelik oldu, içlerinden bir kısmı tekrar ülkeyi terk etti.
Son olarak “çözüm süreci” kapsamında PKK/KCK 8 Mayıs 2013 günü Türkiye’deki silahlı güçlerini çekmeye başladı. Fakat bir süre sonra geri çekilme durduruldu. Hatta geri çekilen güçlerin bir kısmının tekrar ülkeye yollandığı söylendi.
Ruşen Çakır'ın yazısı
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.