• BIST 8980.29
  • Altın 3033.718
  • Dolar 34.2777
  • Euro 37.0994
  • İstanbul 16 °C
  • Diyarbakır 12 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 18 °C
  • Berlin 14 °C

PKK Pususu, Hangi PKK?

Oral Çalışlar

Oral Çalışlar Yasal alanın devlet tarafından darbelenmesi dağın inisiyatifini ve hegemonyasını güçlendiren sonuçlar doğurdu.

Başbakan’ın koruma ekibine düzenlenen pusunun PKK tarafından yapıldığını varsayıyorum. Şu ana kadarki bilgiler bu yönde. Taraf gazetesi yazarı Emre Uslu’nun tahlillerini de önemsiyor ve dikkate alıyorum.

Emre Uslu, pusunun gerçekleştirildiği bölgede bir PKK saldırısı olabileceğine dikkat çekmişti. Uslu iki önemli iddiada bulunuyor. Birincisi; PKK’nın içindeki şahinlerin devlet içindeki bazı derin güçlerle ilişki içinde olabileceği. İkincisi; bu eylemi gerçekleştirenlerin Kandil ve Öcalan’a rağmen bu işe girişebilecekleri.

Uslu’nun tezlerini dikkate alırsak şöyle bir tablo ortaya çıkıyor: Son dönemde PKK yönetimine rağmen bazı gruplar bazı saldırılarda bulunabiliyor. (Örnek: Reşadiye saldırısı, Taksim intihar eylemi). PKK’nın şahinleri olarak tanımlanan (örnek TAK), grupların seçim ortamında ortalığı karıştıracak eylemlere girişmeleri olasılığından söz ediliyor. Kendi kararları olmasa bile; Öcalan da Karayılan da bu tür saldırılara karşı bir tutum almıyorlar.

Kürt meşruiyetinin gelişmesi ve PKK

Kürt kimlikli siyasi mücadelenin iki ayağı olduğunu herkes biliyor. Bir ayağı yasal mücadele, diğeri ise dağ, yani silah. Bu iki ayak arasında sürekli bozulan dengeler oluştuğunu da biliyoruz.

Son 10-15 yıl içinde hareketin yasal ayağı epeyce mesafe aldı. BDP, 100’e yakın belediyenin yönetimini kazandı. Meclis’te grup kuracak kadar bir birikim elde etti. Önümüzdeki seçimlerde de bu sayıyı arttıracağı hemen herkesin üzerinde anlaştığı bir nokta.

Yasal alanın büyümesi, gelişmesi ve meşruiyet kazanması demek, dağın, yani silahın alanının daralması anlamına geliyor. Çünkü, yasal alanda kendisini ifade etme şansını genişleten Kürt hareketi, giderek bu alanda kalıcı bir güç haline de dönüşüyor.

Yasal alanla dağın, -aynı kökten gelmelerine, aynı toplumsal yapıya dayanmalarına karşın- aralarında bir hegemonya sorunu olduğu da bir gerçek. Uzun yıllar yasal alan gelişemedi, gelişmekte zorlandı. Bunu engelleyen birinci faktör, Türkiye’ye egemen olan militarist, milliyetçi zihniyet ve uygulamalardı. Partiler kapatıldı, faili meçhul cinayetler yaygınlaştı, önde gelen Kürt siyasetçiler tutuklandı ve siyaseten yasaklandı.

Yasal alanın devlet tarafından darbelenmesi dağın inisiyatifini ve hegemonyasını güçlendiren sonuçlar doğurdu. Bu müdahalelerin de etkisiyle dağ, yasal alan üzerinde ciddi bir egemenlik oluşturdu.

Ergenekon davasıyla başlayan süreç, Türkiye’nin geleneksel devlet yapısında köklü değişikliklere neden oldu. Sivil asker ilişkisinde sivillerin etki alanı genişledi. Militarizm güç kaybederken parlamenter rejim üstünlük kazandı.

Bu yeni durum, Kürt siyasi hareketinde de sivil ve demokratik alanın genişlemesini sağladı. Türkiye’nin demokratikleşme yolunda attığı adımlara hiç şüphesiz Kürt siyasi hareketinin de önemli katkıları oldu.

Dağa çözüm gerek

Yasal alanın büyümesi, bugüne kadar asıl varlığını dağa dayandırmış olan PKK içinde değişik eğilimlerin hareketlenmesine neden oluyor. Yönetici düzeyde, artık çözümün ‘düz ovada’ olduğu düşüncesi yaygınlık kazanıyor. Öcalan’ın da benzer bir eğilim içinde olduğu görülüyor.

İşte bu noktadan itibaren, Türkiye’ye egemen olan iradenin çözüm üretmesi, şiddet seçeneğini geriletmek açısından hayati önem taşıyor. Dağdakilerin, makul bir siyasi süreç içinde dağdan indirilmesinin planlanması aciliyet kazanıyor.

AK Parti yönetimi, bütün bu konuları seçim sonrasına ertelemiş gözüküyor. Bu erteleme PKK içindeki ‘eylemcilerin’ hareket alanını genişletiyor denebilir. Son günlerde ‘eylemsizlik’ içindeki PKK gruplarına yönelik askeri operasyonlar da ‘eylemciler’ için hareket zemini oluşturuyor.

Seçim sürecinde AK Parti ile BDP’nin desteklediği adaylar arasında kıran kırana geçeceği anlaşılan rekabet de görüldüğü kadarıyla şiddeti kışkırtıcı bir etki yaratıyor.

Ergenekon’la bastırılmış devlet içindeki şahin güçlerle, PKK içindeki radikal kanadın, seçim gerginliğini fırsat olarak kullanmaları mümkün görünüyor.

İşte bu noktada, AK Parti yönetiminin de BDP’lilerin de daha dikkatli bir dil ve üslup kullanmaları gerekiyor. Karşılıklı gerginliği tırmandıracak bir yola girilmesi, şiddet yanlısı güçlerin elini kolaylaştırıcı bir etki yapabilir.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89