Medya geçen haftayı tümüyle Akil Adamlar’ı tartışmasıyla harcarken, dibimizdeki Suriye’de çok kritik bir gelişme yaşandı.
İki yıldır süren iç savaşta, Esad rejimi ilk kez doğrudan, hem de ağır silahlarla, Suriyeli Kürtleri ve PKK’nın Suriye kolu PYD’yi hedef aldı...
Hatırlarsınız PYD, geçen yıl Türkiye sınırındaki Kamışlı, Afrin gibi Kürt şehirlerini ele geçirmiş, memlekette ‘PKK sınırı ele geçirdi!’ ‘Kuzey Suriye!’ diye kıyamet kopmuştu. PYD, Esad rejimine ‘bulaşmayarak’ kendi bölgesindeki hakimiyetini güçlendirmeyi seçmiş, ancak Ankara tarafından da ‘Esad’la işbirliği yapıyor!’ suçlamasına hedef olmuştu..
Gel gör ki, İmralı’da başlayan barış süreci, garip bir biçimde Suriye Kürtlerinin de kaderini etkilemiş gözüküyor.
Geçen hafta, önce Kamışlı, ardından Kürtlerin yoğun yaşadığı Halep’in Eşrefiye ve Şeyh Maksut mahalleleri Suriye ordusunun hedefindeydi. Kamışlı’da rejim güçleri ve PYD arasında çatışmalar çıktı, haftasonu da Halep’in Kürt mahalleleri önce havan topu ve ardından hava bombardımanına hedef oldu. PKK’ya yakın internet sitesi ANF, Şeyh Maksut’a yönelik saldırıda 15 sivilin öldüğünü, PYD’nin milis kolu YPG’nin de misilleme olarak 9 asker öldürdüğünü yazdı.
Yani? Yani PKK, Suriye’de Esad rejimine karşı savaşa girmiş durumda.
Bu kritik gelişmeyi konuşmak için, mükemmel Türkçe konuşan PYD lideri Salih Müslim’e ulaştım. Çatışmaların nasıl çıktığını anlattı. “Bizim önceki politikamız, sadece bulunduğumuz yerleri ve Kürtlerin yaşadığı yerleri savunmaktı. Sadece meşru müdafaa. İlk kez böyle büyük çaplı bir saldırı oluyor.”
Peki neden şimdi ? “Sanırım iki nedeni var. Birincisi, Serikani’de (Resulayn/Ceylanpınar) Özgür Suriye Ordusu içindeki bazı gruplarla yapmış olduğumuz anlaşma. Suriye muhalefeti içindeki cihadist ve Selefi gruplarla anlaşmamız mümkün değil. Ama Halep, Afrin ve Serikani’de bazı laik gruplarla anlaşmaya vardık. Rejim bundan rahatsız. İkinci olarak da İmralı süreci. Türkler ve Kürtlerin anlaşabilme ihtimali rejimin hoşuna gitmiyor...”
Peki şimdi ne olacak? PYD lideri, saldırı gelmedikçe, Esad rejimine saldırmayacaklarını söylüyor. ‘Bizim politikamız kendimizi savunmak’ diyor. Kürtlerin varlığı ve anayasal hakları kabul edilene kadar Suriye muhalefetine katılmayı düşünmediklerini söylüyor.
Ancak hemen ardından 9 Suriye askerinin PYD tarafından ‘misilleme’ olarak öldürüldüğü haberi geliyor. Belli ki bu yaz, Suriyeli Kürtlerin durumunu çok konuşacağız...
Suriye Kürt bölgelerinin Misak-ı Milli sınırları içinde olması, tesadüf mü acaba?
İyimser mi, kötümser misiniz?
Hey şey çok hızlı oldu. PKK’nın yeni bir stratejiye geçerek ‘Büyük Türkiye’ projesine ortaklık kararı, İsrail’in özrü, ardından Orta Doğu barış sürecinin yeniden ısınması... Orta Doğu gerçekten 100 yıl sonra yeniden şekilleniyor ve herkes yeni bir pozisyon alıyor.
Bu tablo, büyük bir naiflikte ifade ettiği ‘emperyal’ özlemini gizlemeyen Türkiye’nin önünü açar nitelikte.
Günün sonunda bu coğrafya nasıl şekillenir, Ankara arzuladığı ‘bölgesel lider’ konumuna erişir mi, hem devlet hem de Öcalan’ın istediği ‘Türk-Kürt ittifakı üzerine kurulu Büyük Türkiye’ gerçek olur mu, bilemiyorum.
Ama şunu biliyorum; kartlarını doğru oynar, Kürt meselesini çözerken demokrasisini güçlendirebilirse, bu memleketin önü çok açık.
Siz entelektüellerin ağzından hiç düşmeyen ‘Bittik, gittik!’ laflarına bakmayın. Unutmayın Orta Doğu hala batakta, Avrupa hala çöküşte; hatta bazı Avrupa ülkeleri Nazizm’in yükseldiği 2. Dünya Savaşı öncesi psikolojik ortama sürükleniyor.
Bu tabloda Türkiye, demokrat ve Kürt meselesini halledebilecek bir vizyon koyarsa, sahiden uçar.
‘Bir sen eksiksin!’ demeyin. Hükümete değil, Türkiye’ye inanıyorum. Biliyorum ‘Akil Adamlar’ grubu mükemmel değil, geri çekilme konusunda PKK’nın çekinceleri var, Başbakan fazla otoriter ve Artvin’de altın madeni sevdasına ağaçların kesilmesi de cinayet! Size daha 100 madde sayabilirim. Kuşkusuz, ortada mükemmel olmayan çok şey var.
Ama önce Türkiye’nin kirli ve acılı geçmişine, ardından da içinde olduğumuz coğrafyadaki istikrarsızlığa bakarsanız, önünüzdeki mevcut tablonun aslında o kadar da berbat olmadığını görürsünüz.
Bilmem, bahar mı vurdu başıma bilmiyorum... Ama ben bugünlerde gelecek konusunda iyimserim!
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.