• BIST 9213.44
  • Altın 2940.718
  • Dolar 34.4659
  • Euro 36.3751
  • İstanbul 19 °C
  • Diyarbakır 13 °C
  • Ankara 14 °C
  • İzmir 19 °C
  • Berlin 3 °C

PKK-El Kaide savaşı

İbrahim Karagül

Sadece devletler değil örgütler de petrol hesabı yapıyor. Bölge planlamaları, harita örnekleri, güç hesaplamaları, karmaşık ilişkiler, para transferleri gibi her alanda örgütler de yer alıyor.

Türkiye sınırına yakın yerlerde, Suriye topraklarında önceki gün yaşanan PYD (PKK) ile en Nusra (El Kaide) arasındaki çatışmayı yorumlarken, örgütler savaşının ötesinde, bu çatışmaların ne yana düştüğünü iyi anlamamız lazım.

Eğer, bütün bölgeyi değiştirmesi beklenen Tahrir; Suudi Arabistan fonlarıyla, ABD ve Avrupa'nın sivil toplum örgütleri ve fonlarıyla yolundan çıkarılıyorsa, milyarlarca dolarla bir askeri darbe finanse edilirken Tahrir'dekilere 'devrim çağrısı gibi darbe çağrısı' yaptırılıyorsa, olanları, gördüklerimizi bir kez daha düşünmemiz ve resimleri yorumlarken son derece titiz davranmamız gerekiyor.

Evet, Suriye de bir kirli savaşa sürüklendi. Evet, aynı kirli savaş şu an Ortadoğu'nun merkez ülkesi Mısır'a da yaklaştırılıyor. Örgütlerin, dinlerin, mezheplerin, etnik kimliklerin, şirket rekabetlerinin cirit attığı bir çatışma senaryosu Mısır için de öngörülüyor.

Sina'daki çatışmalar, bölge üzerindeki denetimin zayıflaması, İsrail için ne anlama geliyor. Darbeye verdiği desteğin ganimeti sakın Mısır'ın Sina bölgesi toprakları olmasın. Sakın bölgedeki bedeviler, 'Mursi görevine dönsün' derken, İsrail adına planlanmış bir isyanı sürdürüyor olmasın?

Yarın bir Kıpti devleti karşımıza çıkmasın. Sudan çok büyüktü, ikiye ayırdılar. Şimdi üçe bölmeye çalışıyorlar. Onlara göre Mısır da çok büyük. Ülke olarak da, halk olarak da çok büyük. Arap dünyasının yörüngesini belirleyebilecek kadar büyük.

Bu kadar büyük olmamalı. Küçülmeli, birkaç Mısır çıkmalı ortaya. İsrail'in güvenliği, ABD'nin bölgesel otoritesinin devamlılığı, Avrupa Birliği ve İngiltere'nin küresel koalisyondaki payları için küçülmeli.

İran için de benzer şeyler yazılıp çizilmedi mi? Düşünülmedi mi? Planlanmadı mı?

Türkiye için de benzer şeyler düşünülmedi mi? On sene önceki tartışmaları ne çabuk unuttunuz? Büyük Kürdistan, Alevi ayrışması gibi senaryolar ve haritaları çok tartıştık.

Aslında hiçbir şey değişmedi. Düşünce aynı, hesap aynı, yöntem aynı, kullanılan sorunlar/gerekçeler aynı…

Bu coğrafyada hiçbir güçlü devlet olmamalı. Mikro devletçikler biçimlendirilmeli. Tehdit olamayacak kadar küçülmeli herkes.

Son dönemde her şeyin Türkiye'nin aleyhine gibi görünmesinin sebeplerinden biri bu. Türkiye, Mısır, İran farketmiyor. Hepsi ama hepsi küçülmeli. Bazılarına fantastik düşünceler gibi gelen, bu yüzden de itibarsızlaştırılan bu ihtimallerin nasıl gerçek olabileceğine bakmak için son on yılı tekrar hatırlamak bile yeterli.

Kör olmayanlar, 2001 yılından bu yana bu coğrafyada olanları alt alta yazsın bakalım ne çıkıyor ortaya. Bugün yine konuştuğumuz, on sene sonra yine tartışacağımız şeylerin adım adım gerçekleştiği çıkmıyor mu?

Bizim ülkelerimiz ne çektiyse çok bilmişlerden, en akıllılardan çekti. Böyle giderse daha çok çekeceğiz.

Türkiye üzerine yapılan tartışmaları yönlendirenlerle, Mısır'da olanlar arasında bir 'ortak el' hissi hep vardır. Aynı şekilde Suriye'de olanlarda, Ceylanpınar karşısındaki çatışmalarda o 'ortak el' yine hissedilir.

PYD (PKK) ile en Nusra (El Kaide) arasındaki çatışma, Suriye'nin kuzey bölgesinin, sınır kapılarının ve bölgedeki petrol alanlarının denetimi için yapılıyor. Burada ne PYD etnik bir çatışma yürütüyor ne Nusra İslami önceliklerinin savaşını. İkisi de, Mısır'dan Suriye'ye uzanan o büyük oyunun figüranlarından ve rollerini oynuyorlar.

Her şeyin ötesinde, Kuzey Irak'tan İskenderun Körfezi'ne uzanan hattın bu coğrafyadaki en tehlikeli gelişmelere sahne olabileceğini söylemeliyim. Bunu on yıl önce de söylerdim.

Yine bu vesile ile; Suriye meselesinin bütün önyargılardan ve ön şartlardan arınmış bir şekilde bir kez daha ve ciddiyetle ele alınmasının zorunlu olduğunu söylemeliyim.

Detaylara saplanıp kalmayalım. Kürt meselesi de, İslam rengi verilen meseleler de aslında güç oyununun parçasıdır. Kitabın tamamını okuyalım. 2001 yılında okumaya başladığımız kitabın daha yarılarındayız.

İlk Büyük Oyun Asya'da yaşanmıştı. İkinci Büyük Oyun, işte burada yaşanıyor. Kim bilir, bir sonraki belki de Avrupa'da yaşanacak.

Bugün yaşanan açıkça PKK-El Kaide savaşı işte. Gerisini siz düşünün…

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89