Orta Doğu’da Kürt siyaseti üstünde söz sahibi olma konusunda öteden beri rekabet içinde olan Abdullah Öcalan (AÖ) ile Mesut Barzani arasında, IŞİD’in Musul’u işgali ve Irak’ta artan saldırıları ile birlikte yeni çatlaklar ve karşılıklı suçlamalar başladı. Bunların Orta Doğu’da , Türkiye’de Kürt siyasetinin geleceğine ilişkin ne gibi etkiler doğuracağı , Köşk seçimini nasıl etkileyeceği merak ediliyor.
Özgür Gündem’de…
Kürt siyasetinin günlük gazetesi olarak bilinen Özgür Gündem’in 4 Temmuz manşetinde yer alan iddia, PKK-Barzani kapışmasının fitili oldu. Gazeteye göre, Musul işgali, 1 Haziran’da Ürdün’de Amman’da yapılan bir zirvede planlanmış, Irak’ı parçalama esaslı bu zirvede IŞİD’in yıkıcı araç olarak kullanılmasına ABD,İsrail,Türkiye gibi güçler destek verirken Mesud Barzani’nin görevlendirdiği Azad Bervari de bu toplantıya katılmıştı. IŞİD’in Musul’u ele geçirmesi KDP’nin bilgisi dahilinde ve rızasıyla gerçekleşmişti. Özgür Gündem’de yer bulan bu suçlama, izleyen günlerde KCK yetkililerinin demeçleriyle pekişirken Barzani’nin cevabı gecikmedi. 7 Temmuz’da, tamamen yalandan ibaret bir senaryo yayımlandığı hatırlatılarak söz konusu senaryonun “Basit, sıradan, rezilce ve pespaye iddialar içerdiği” vurgulandı. Açıklamada, “Bu yalan haberi baştan sona reddediyoruz. Her zaman terörizme karşı durduk. Peşmergeleri şehit eden IŞİD terör örgütüyle ne bugün ne de yarın ittifakımız olacak. Bu iftiralar, Kürdistan bölgesinin kazanımlarını hedef alıyor” deniliyordu. Açıklamada “PKK ve Cemil Bayık, Kürdistan düşmanlarını ikna etmek için iftiralar atıyor. Acaba siz hangi ülke istihbaratının emriyle Barzani ve KDP’ye düşmanlık yapıyorsunuz? sözlerine yer veriliyordu.
Rahatsızlığın kaynağı…
Orta Doğu ve Kürt denklemine IŞİD parametresinin girişi ile birlikte, dört ülkedeki Kürt siyasetlerinin ve bir birleriyle olan güç dengelerinin de ağırlığı değişmeye başladı. Kuzey Irak Kürt Yönetimi, Irak toprak bütünlüğü diye bir şeyin kalmadığını ve kontrolüne aldığı Kerkük’ü de bünyesine dahil ederek bağımsız bir Kürt devleti ilan etmeyi planladıklarını açıkladı. Bu eğilime, İsrail açıktan destek verirken ABD ve diğer batı ülkelerinden itiraz gelmedi. Barzani ile sıkı ilişkiler içinde olan AKP iktidarının buna örtülü bir onayı öteden beri var, sadece Kerkük ile ilgili hassasiyetini ifade ederek hegemonya yarışında rakibi İsrail’e elindeki kartı gösterdi.
KDP’nin “Bağımsız Kürt devleti” projesi, PKK’yı mutlu etmiyor. Öcalan, son 10 küsur yıldır, Orta Doğu’da Kürt devleti kurmanın doğru olmadığını, böyle girişimlerin hem bölgesel hem küresel güçlerce hemen kontrol altına alınıp kuklalaştırılacağını, bunun yerine her ülkedeki Kürt nüfusun merkezi hükümetlerden özerklik statüsü sağlayarak o ülke bütünlüğü içinde demokratik hak mücadelesi vermesi gerektiğini savunuyor.
AÖ’yü rahatsız eden diğer bir boyut, Barzanilerin devletleşmesi ile birlikte tüm Orta Doğu Kürt nüfusu üstünde hegemonya tesis etmeleri, PKK’nın Türkiye, Suriye (PYD), hatta İran (PJAK) üstündeki ideolojik ve yönetsel hegemonyasının da sarsılması. PKK, öteden beri Suriye-Rojava’da özerk yönetim deneyimi içindeki Kürtlere KDP’nin iyi davranmadığından, bu konuda AKP iktidarı ile birlikte zorluk çıkardığından, bugünlerde de IŞİD kuşatması altındaki Rojava Kürtlerine KDP’nin kayıtsız kalmasından şikayetçi.
Türkiye endişeleri…
PKK’nın Barzani ile ilgili endişeleri, Türkiye’de AKP rejimi ile sürdürdüğü ve ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde test edilecek bilek güreşiyle de ilgili. RTE ile MHP-CHP ortak adayı Ekmelettin İhsanoğlu’nun karşısına HDP’nin adayı olarak Selahattin Demirtaş’ı çıkaran Kürt siyaseti, 30 Mart yerel seçimlerinde yüzde 6.6 dolayında çıkan oylarını, Köşk seçimlerinin ilk turunda yüzde 10’a çıkarmayı hedefliyor. Bunu, hem Türkiye sol kesiminden oy alarak hem de AKP’ye oy veren Kürtleri, “Kürt sorunu” üstünden etkileyerek sağlamayı planlıyor. HDP, yüzde 10 gibi bir oranı yakalayabildiği takdirde. RTE’yi birinci turda seçilmekten alıkoyan siyaset olarak gücünü kanıtlayacağını düşünüyor. Bu, Kürt siyasi hareketi için önemli bir eşiğin atlanması, elinin güçlenmesi anlamına gelebilir. Ya ikinci turda? Özellikle Türkiye solu, kendisinden oy isteyen HDP’ye şöyle sorular soruyor; “İkinci turda ne yapacaksınız, RTE’yi mi destekleyeceksiniz, neyin karşılığında? Kürtlerin özgürlüğü için alınacaklara bir itirazımız yok da bizim özgürlüklerimiz ne olacak, bunların üstünde tepinmiş ve Başkanlık hedefiyle iyice diktatörlüğünü ilan edecek bir RTE, sizin desteğinizle Köşk’e çıkarsa, bunu bize nasıl açıklayacaksınız?”…
RTE’nin hesabı ise Güneydoğu Kürt seçmenini özellikle Barzani üstünden etkilemek ve HDP’yi etkisiz kılarak, birinci turda seçilmek. Burada Barzani faktörü önem kazanıyor . PKK’nın elini güçlendirmek yerine, RTE’nin elini güçlendirecek bir Barzani davranışına PKK’nın öfkesi büyüyor. Çünkü bunun devamı, kitleler nezdinde PKK’nın geriletilmesi , Kürt temsilci olarak RTE kuyrukçusu bir Barzani çizgisinin yükselmesi..
Buna PKK’nın kayıtsız kalmayacağı açık. Ama kavga nasıl bir biçim alır, bekleyip görmek gerekir.
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.