Başbakan Erdoğan geçen hafta Paris Katliamı'nı, 'Pensilvanya'daki zatın maşaları ve yandaşlarının yaptığını' söyledi. Çözüm Süreci'ni de katliamın gerekçesi olarak gösterdi. 'Bunlar süreci bozmak istediler' dedi.
Elbette Cemaat- hükümet ittifakı yıkılmamış, aradaki köprüler atılmamış, Erdoğan'ı devirmek amacıyla 17 Aralık -yolsuzluk- operasyonunu yapılmamış olsaydı Başbakan bunları söylemeyecekti.
Söylemediği gibi Gülen örgütünün birçok suçu gibi bu suçunu da gizlemeye devam edecek, vefalı sırdaşlığını sürdürecekti.
Ancak araya küresel hesap girince işin rengi değişti. Dostluk bitti; düşmanlık baş gösterdi. Sırlar da bu yüzden ifşa edildi.
Ne var ki Erdoğan bu sırrı ifşa etti ama onun derdi katliamı aydınlatmak değil, Gülen örgütünü etkisizleştirmek; şimdi kendisini yemeye yönelmiş bu canavarı bertaraf etmektir.
Paris Katliamı'nı bunun için gündeme getiriyor. Zira Erdoğan, Gülen'i, 'terör örgütü kurmak ve yönetmekten' yargılamaya hazırlanıyor.
Katliamın Gülen örgütüyle bağlantısının ortaya çıkması halinde sadece içeride değil, dışarıda da Gülen'in ölümcül darbe alacağını biliyor!
Aslında Gülen de bunu biliyor. O da bu yüzden biran önce Erdoğan'ı devirmek ve ipleri yeniden ele geçirmek için ölümüne savaşıyor. O da kendindeki yolsuzluk sırlarını bu yüzden ifşa ediyor.
Savaşın gidişatı yakın geçmişte işlenen birçok suça ve yolsuzluğa dair yeni bilgi ve belgelerin ortaya çıkacağını gösteriyor.
Öte yandan Başbakan Paris Katliamı'nı Gülen örgütünün yaptığını söylüyor ama bu onu ve hükümetini sorumluluktan kurtarmaya yetmiyor.
Aksine önceden bildiği halde MİT'in katliamı önlememesi 'suç ortaklığı' yapıldığını gösteriyor. Kaldı ki MİT elindeki bilgileri 'devlet çıkarı' nedeniyle mahkemeyle paylaşmıyor. Paylaşmadığı gibi sorumluların kaçmasına da göz yumuyor!
Arkadaşımız Ferda Çetin geçen hafta, Gülen örgütünün MİT'deki ilişkilerini Sinan kod isimli Murat Karabulut'un yönettiğini ve bu şahsın devletin istihbarat imkanlarıyla yurt içinde ve dışında yaptıklarının bilindiğini yazdı.
'MİT imamı Karabulut'un Emniyet İmamı Osman Hilmi Özdil'le birlikte 4 Şubat'ta Amerika'ya (Pensilvanya) kaçtığını da yazan Çetin, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın Gülen örgütünün Paris cinayetlerindeki rolünü neden açıklamadığına dair bazı sorular da yöneltti.
Hükümete yakın Takvim ve Yeni Şafak gazeteleri Çetin'in yazısını kendi haberleriymiş gibi verdiler fakat, MİT'e yönelik sorularını sansür ettiler!
Yeri gelmişken; Fehmi Koru 22 Ocak 2013 günü Star'daki köşesinde Taha Kıvanç mahlasıyla yazdığı 'Ancak romanlarda olur' başlıklı yazısında bir dostuna dayanarak Paris Katliamı'nın Türk devletinin bir operasyonu olduğunu yazmıştı.
Koru'nun dostu Amerika'nın önerdiği 'Bin Ladin tarzı' suikastleri Türkiye'nin sonunda kabul ettiğini açıklamıştı. Abdullah Gül ile Fethullah Gülen'in kuryesi Koru'ya bu bilgiyi 'MİT'in imamı Karabulut'un verdiği söyleniyor!
Son olarak; Başbakan söylememiş olsaydı da Gülen örgütü Paris Katliamı'nın olağan şüphelileri arasındaydı.
Çünkü Gülen ve örgütü başından beri PKK'yle uzlaşmaya karşı çıkıyor, savaşın devamından yana bir politika izliyor.
Gülen'in kalemşörleri de yıllardır PKK'nin lider kadrosunun 'nokta operasyonlarıyla' ihma edilmesi gerektiğini yazıp çiziyor; bunun için izin vermediklerini idda ettikleri Erdoğan ve Fidan'a verip veriştiriyorlardı.
Ayrıca Gülen şimdi tersini söylese de Çözüm Süreci'ni sabote etmek; olası Kürt-Türk ittifakını çökertmek için elinden geleni yapıyor!
Pensilvanya'daki zatın sürecin -ne pahasına olursa olsun- engellenmesi talimatı verdiği biliniyor! 'Maşaları ve yandaşlarının' Paris'te bu talimatın gereğini yaptıkları anlaşılıyor..!
...
Diriliş ve özgürlük bayramı Newrozu yaşanan acıların son bulması, halkların barış içinde, eşitlik ve özgürlük temelinde kardeşçe yaşaması, hayatı özgürlüğün, barışın ve aşkın kucaklaması dileğiyle kutluyorum. Newroz Pîroz bê...
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.