• BIST 9380.95
  • Altın 3957.954
  • Dolar 37.9013
  • Euro 42.9351
  • İstanbul 13 °C
  • Diyarbakır 10 °C
  • Ankara 8 °C
  • İzmir 17 °C
  • Berlin 21 °C

Palavra siyaseti

Ahmet Altan-

Palavracılığın günlük hayatta sempatik bir yanı da vardır, bir zaman sonra palavracıyı tanır, anlattıklarını eğlenerek dinlersiniz.

Ama siyasette “palavra” çok tehlikeli bir iştir, bedeli ağırdır.

Tayyip Erdoğan, hızla yükselen bir ivmeyle siyasetini “palavra” üzerine dayandırmaya başladı.

Yapamayacağı işleri yapacakmış gibi bağıra çağıra anlatıp ortalığı birbirine katıyor.

Sanırım halkın palavracılıktan hoşlandığına dair yanlış bir algısı var.

Halkın bir kesimi o “babalanmaları” gerçek sandığı sürece bundan hoşlanıp destekler ama onların “palavra” olduğunu anladığında öfkelenir.

Ben size bu palavralardan ve sonuçlarından bir iki örnek vereyim isterseniz, tehlikenin ne olduğunu hep birlikte görelim.

Başbakan, İsrail’i Gazze’den çıkartacakmış gibi davrandı.

Suriye’ye girecekmiş, ona her dediğini yaptıracakmış gibi davrandı.

Şimdi de idamı geri getirecekmiş gibi yapıyor.

Onun İsrail politikasının sonucunda, İsrail’in gözü dönmüş yönetimi dokuz yurttaşımızı öldürdü.

Erdoğan parmağını kımıldatamadı.

Suriye, uçağımızı düşürüp iki pilotumuzu öldürdü, üstelik bir de “ben vurdum” diye açıkladı.

Biz “yok sen vurmamışsındır” deyip geri adım attık, durduk yerde pilotlarımızı palavraya kurban verdik.

Başbakan, “idamı geri getirmekten” söz etti, Dışişleri Bakanı Avrupalılara “siz ona bakmayın, o Norveç’ten söz ediyor” demek zorunda kaldı.

İsrail’le ve Suriye’yle savaşmadığımız iyi oldu ama Erdoğan’ın “savaşacakmış” gibi davranma palavralarını insanlarımız hayatlarıyla ödediler.

Başbakan birkaç oy alacak diye o palavralara gerek yoktu.

Gerçekçi davransaydı, yapamayacağını yapacakmış gibi söylemeseydi, o iki ülkeyi eleştirip durması gereken yerde dursaydı, o insanlar şimdi hayatta olacaktı.

İdam palavrası ise toplumu gerdikçe geriyor.

Başbakan’ın aklında, “başkanlık” kılıfında bir “tek adam rejimi” kurup ülkede canının istediğini asma yetkisine sahip olmak gibi hastalıklı hayaller olabilir.

Ama bunu yapamaz.

Erdoğan idamı geri getiremez.

“İdamı geri getiriyoruz”
dediğiniz anda Türkiye’yi Avrupa’dan atarlar.

Dünya siyaseti, bir “yapboz” oyunu gibi kurulmuştur, her ülkenin durduğu yer diğer ülkelerin durduğu yeri de belirler, bir ülkeyi kımıldattığınızda birçok ülke birden kımıldamak zorunda kalır.

Türkiye’yi Avrupa’dan çıkartacak böyle bir adım attığınızda bu sadece Türkiye’yi değil dünyadaki birçok ülkeyi de ilgilendirir ve sorun bir anda “uluslararası” bir sorun hâline gelir.

Bugün dünyadaki hiçbir siyasetçinin, ülkesini böylesine büyük bir değişime sürükleme gücü ve lüksü yoktur, bunu yapmaya kalktığında çok ciddi tepkilerle karşılaşır.

Erdoğan yapamayacağı işleri yapacakmış gibi palavrayı sıkıyor ama bunun iki çok büyük tehlikesi var.

Birincisi, gerçekten yapacağını sanabilirler.

İkincisi ve bence daha da tehlikelisi, yapamayacağını bilirler ama Türkiye’yi karmakarışık etmek için bu bahaneyi kullanırlar.

Erdoğan, “ben Türkiye’yi Avrupa’dan çıkartacağım, başka bloka katılacağım” dediğinde birçok ürkütücü ihtimal devreye girer.

Türkiye’yi ekonomik açıdan sıkıştırmaktan askerî darbeye kadar her türlü bela karşımıza dikilir.

Tarhan Erdem, iki gündür boşuna “darbe uyarıları” yapmıyor.

Bu sefer darbe olursa, Erdoğan da dâhil olmak üzere hepimizi evimizin önünde vururlar, Endonezya tipi bir darbe olur bu, kan sel olur akar sokaklarda.

AKP yöneticileriyle muhafazakârların bir kısmı Erdoğan’ın palavralarını sırıta sırıta dinliyor ama bu sefer bir darbe gelirse Türkiye’den “muhafazakâr politikacı” denen insan türünü kökünden kazırlar.

Onlar sanıyor ki bu sefer de sadece yazarçizerleri temizlerler, öyle olmaz, hep beraber gideriz.

Hep birlikte Erdoğan’ın palavralarına kurban ediliriz.

Böyle “asacam kesecem” palavralarıyla sorunları çözemeyeceğimiz gibi daha da büyük sorunlarla karşılaşırız.

Artık bu palavraları bitirmek lazım.

“Siz ona bakmayın Norveç için söylüyor”
sözleriyle de kurtulamayacağımız bataklıkların içine girmenin âlemi yok.

Başbakan, dur durak, sınır, ölçü tanımaz hâle geldi.

“Başkan olacağım, başkan olacağım”
kasılmalarıyla bütün ülkeyi felakete sürükleyecek.

Her yandan uyarılar geliyor, aklı başındaki herkes Erdoğan’ı da AKP yönetimini de bu sarhoşluktan ayıltmaya çabalıyor, AKP’liler yazılanları biraz dikkatli biçimde okusunlar bence.

Yaklaşan belayı daha nasıl anlatacağız?

Kör müsünüz gerçekten, bu palavraların nelere yol açabileceğini görmüyor musunuz?

Oyun mu bir ülkeyi yönetmek, “palavracılık şampiyonası” mı bu?

Ciddi sorunlarımız var, bu gayrıciddiyetin, bu palavracılığın ne yeri, ne zamanı, aklınızı başınıza toplayın.

Barış içinde, huzur içinde, eşit, özgür ve zengin yaşamak için her imkânımız var, palavra balonlarıyla uçup Çankaya’ya konma hayalleri için yakacak mısınız bu ülkeyi de, kendinizi de?

Rahat batıyor mu size?

  • Yorumlar 16
  • Facebook Yorumları
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    • Kurd14 Kasım 2012 Çarşamba 13:46Kerem e

      Kerem saldıran Ahmet Altan değil Ahmet Altan gazetesi TARAF ile birlikte bu hükümete her türlü desteği verdi TARAF ve Ahmet Altan şimdi karşılarında Diktatöre heveslenenleri görünce buna isyan ediyorlar.
      Üstelik Ahmet Altan Akp nin Önünde duran tehlikeyi söylüyor evet gerçekten bu sefer bir darbe olursa Muhafazarların ve cemaatçilerin kökünü bu ülkede öyle bir kazırlar ki Erdoğan ve cemaatin düşmanları bile onlara acır.

      Yanıtla (1) (0)
    • Erzurumlu14 Kasım 2012 Çarşamba 01:31Palavralara örnek verelim

      "Almanya'dan tüm dünyaya sesleniyorum. Türkiye'de ölüm orucunda olan bir kişi var. Onlara ölün diyen siyasi parti veya bölücü örgüt mensupları kendi aralarında kuzu kebap yemek suretiyle, bütün resimleri de elimizdedir. 17 Temmuz'da Kızıltepe'de Ahmet Türk'ün verdiği ziyarette gayet güzel şen şakrak bir şekilde götürdüler. Orada bunu yaparken, kalkıp ölün diyorlar." Söz konusu olan Ahmet Türkün yeğeninin düğün yemeği ve tarih vererek kendi kendini y

      Yanıtla (0) (0)
    • bozo14 Kasım 2012 Çarşamba 13:47fazşistlik

      bazı faşizimden gözleri kör olanlar bunlara katılmıyor ama gerçek malesef bu malesef diyorum çünkü bu toplum hiç bir zaman gerçeklere pirim vermemiş hep palavra atanlara değer vermiştir örnek demirel iki anahtar verecem diyerek koca seçimi kazandı sonrada halkla dalga geçti başbaknın yaptığı tamda budur

      Yanıtla (0) (0)
    • Kürt14 Kasım 2012 Çarşamba 04:02Ben sana kurban olayım A.A

      Ahmet Altan ben sana kurban olayım ne güzel diyorsun Rahat batıyor mu size? evet rahatlık batıyor daha önceki yorumdada yazmıştım.

      Yanıtla (0) (0)
    • Kürt14 Kasım 2012 Çarşamba 04:03NERDE O GÜNLER

      AKP yöneticileriyle muhafazakârların bir kısmı Erdoğan’ın palavralarını sırıta sırıta dinliyor ama bu sefer bir darbe gelirse Türkiye’den “muhafazakâr politikacı” denen insan türünü kökünden kazırlar.

      Yanıtla (0) (0)
    • Kerem14 Kasım 2012 Çarşamba 07:42Bu kin neden?

      Sayın ALTAN TAN seni yazılarınla danıdık yazılarındaki demokratlığınla sevdik bu nedenmle okuduk. Ama neler oldu her yazında başbakana saldırır oldun. Seni bu kadar saldırgan yapan nedir? Bu ülkede kardeşce yaşamak yerine neden insanları gurplaşmaya sevk ediyorsunuz. Allah aşkına sizde size düşeni yapın. Biz kartdeşçe yaşamak istiyoruz. Şerçeva bıraa..

      Yanıtla (0) (0)
    • çeto14 Kasım 2012 Çarşamba 09:51ooo

      Adam resmen darbe çağrısı ypıyor ne yani palavra sıkmanın karşılığı evinin önünde vurulma mıdır? Türkiye alparslandan beri müslümanların yurdudur kimse söküp atamaz inşallah

      Yanıtla (0) (0)
    • emir14 Kasım 2012 Çarşamba 09:57erdoğan'ın geleceği

      böyle giderse erdoğan 2014'ü Çankaya'da değil de Bakırköy'de karşılayacak gibi. hakikaten ne dediği, ne yaptığı anlaşılmaz bir hale geldi.

      Yanıtla (0) (0)
    • Hogir14 Kasım 2012 Çarşamba 14:09Kerem kendini zorlama Kürt değilsin

      Kerem eğer bir Kürt isen aşağıda ki yorumuma Kürtçe bir cevap yaz. Böylece Kürtlüğünü anlayalım.

      Kerem tu çi dibêjî heke tu Kurd bî tu wiha naaxivî belê min ne bawere tu kurdî

      Wekî pêşiyên Kurdan dibêjin "Wilah xweş xebere belê min ne bawere"

      Nekeve di naw propagandaya çavsoran heke tu Kurd bi were di gel birayê xwe tekoşînekê bike wek dijminê Kurdan tu jî nebe dijmin ji bo me
      hewce nîne hûn di gel çavsoran bê Xwedatiyê bikin An te jî Xweda

      Yanıtla (0) (0)
    • Mihri Düz14 Kasım 2012 Çarşamba 14:03Palavra

      En büyük palavrayı unutmuş.
      "Kürt sorunu benim sorunumdur,ben çözecem"

      Yanıtla (0) (0)
    • alican14 Kasım 2012 Çarşamba 14:21kimbilir

      eger dediginiz sekilde birgun darbe olupta simdiki dinsiz dincilerle hesaplasicaksa, emin olun o gun ben ayni onlar gibi magazin haberlerini izleyecegim. gormeyecegim umurumda olmayacak onlara ne olursa olsun tinlamicam. cunku gercek yuzlerini gorduk...

      Yanıtla (0) (0)
    • alican14 Kasım 2012 Çarşamba 14:23emin degilim

      ben erdogan ve akp yuzunden israile sempati duymaya basladim.sozde hergun kinadiklari israil filistinlilere erdoganin yaptigini yapmadi. 34 insan katledip dolap beygirleri demedi. musluman kürt milletinin zulme bas kaldirmasini (zerdustluk ermenicilik) olarak gormediler. turkcu irkci sunni lerin bu anlamsiz ve nifak kokan politikalari yuzunden nefret etitigim esad israil abd bana cok guzel gelmeye basladilar. eminimki benim gibi onbinlercesi var.

      Yanıtla (0) (0)
    • Doğan14 Kasım 2012 Çarşamba 14:33Anlamak

      Adam öyle birşey olursa benide vururlar diyor ama tehdit ediyosun diyorlar.Yahu adam sadece bir yazar neyine güvenip tehdit edecek

      Yanıtla (0) (0)
    • Doğan14 Kasım 2012 Çarşamba 14:41isim

      Ayrıca Altan Tan değil Ahmet Altan

      Yanıtla (0) (0)
    • ahmet erdem14 Kasım 2012 Çarşamba 14:45güç gösterisi

      ne yazıkki bu blöf ve palavraları ciddiye alan ve inanan bir çok kişi ve kurum hergün kürt halkına karşı zalimane bir tutum sergilemektedirler. ''Demokratik bir siyasetle sorunları halledelim'' diye halkı kandırıp, kamuoyunu bu şekilde ikna ettikten sonra, evinden dışarıya adımını atan, ağzını açan veya demokratik bir eylem 7 den 70 e herkesi gaz, cop ve bibergazı ile sindirmek ve her eylemi terörize etmektedirler. Allah aşkına kürtler ne yapsında haklılıkla

      Yanıtla (0) (0)
    • Cemil Olguner24 Nisan 2013 Çarşamba 01:44İdam cezası!

      İdam cezası olmalıdır. Ama sadece vatan hainlerine uygulanmalıdır.
      Ne demiş bizimkilerden birine zamanında Henri Kissinger? Siz vatan hainlerini baş tacı ediyorsunuz. Biz ABD olarak başka ülkelerin vatan hainlerini amaçlarımız doğrultusunda kullanırız. Ama kendi ülkemizde hiç bir vatan haininine tahammülümüz yoktur. Onları öldürürüz. Koskoca Süper Güç ABD de demokrasi yokmu yani? Ya da bizden daha mı az oradaki demokrasi.

      Yanıtla (0) (0)
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89