Rojava (Batı Kürdistan) devrimi -dün itibariyle- birinci yılını tamamladı.
Yığınla soruna ve ardı arkası kesilmeyen çok yönlü saldırılara rağmen bu bir yıllık zamana çok şey sığdırıldı.
Halkın kendi ülkesinde söz ve karar sahibi olabilmesi amacıyla başta askeri ve idari olmak üzere hayatın her alanına ilişkin etkili kurumlar ve sistemler yaratıldı.
Yaratılan kurum ve sistemler sayesinde yüz yıla yakın bir zamandır baskı altında tutulan ulusal- toplumsal bütün iç dinamiklerin önü açıldı.
Bu arada elbette bazı sorunlar ve istenmeyen olaylar da yaşandı ancak, bunlar zaman içinde aşıldı.
Devrimi koruma kaygısından kaynaklanan kimi sorunlar ve dar yaklaşımlar halkın desteği sayesinde ciddi tahribatlar yaratmadan aşıldı.
Bölge ülkelerin özellikle de Türkiye ve İran’ın kuşatmalarına, Amerika, Avrupa ve Rusya’nın siyasi tercihinden ötürü Rojava devrimine olumsuz yaklaşmalarına rağmen halk kendi gücüne dayanarak ve siyasi öncüsünün arkasında durarak hem sorunlarını aşmayı hem de önemli atılımlar yapmayı başardı.
Özgürlüğe susamış halk bu bir yıllık zaman içerisinde dişini tırnağına taktı, aç kaldı, açıkta kaldı ancak, teslim olmak yerine direndi ve kazandı.
Rojava halkı direnci, sabrı, fedakarlığı ve engin sağduyusu sayesinde kaderini kendi ellerine almayı başardı ve her alanda anlamlı zaferler kazandı.
Elbette her şey tamamlanmış, bütün sorunlar aşılmış; devrim kalıcı bir aşamaya ulaşmış değil. Rojava halkının önünde daha gidilecek çok yol, alınacak çok önemli mesafeler duruyor.
Bundan ötürü de zaten halk şimdi hem elde ettiği zaferleri kalıcılaştırmaya hem de yeni siyasal hamleler yapmaya hazırlanıyor.
Görkemli değişim ve dönüşümlerin yaşandığı; el birliğiyle demokratik-özgür bir toplumun inşa edilmeye çalışıldığı Rojava’da şimdi özgür seçimlerin ve özyönetimin ilan edilmesinin hazırlıkları yapılıyor.
Batı Kürdistan’ın yakın gelecekte uluslararası demokratik toplumun gündemine taşınacak olan özerk statüsünün alt yapısı için şimdilerde yoğun ve çok yönlü çalışmalar yürütülüyor.
İdari, hukuki ve siyasi düzeni sağlamak, demokratik sistemi kurumlaştırmak amacıyla atılan adımlara devrimin birinci yılında yenileri ekleniyor.
Rojava, geçici hükümetin ilan edileceği ve özgür seçimlerin yapılacağı yeni bir geleceğe hazırlanıyor.
İçeride demokrasinin kurumsallaşmasının, dışarıda ‘hükümet’ düzeyinde temsilin sağlanması amacıyla bu küçük ve şirin ülkenin her köşesinde seçim sandığı kurulması için çalışmalar yürütülüyor.
Halkın özgürce ilk defa oy kullanacağı Rojava’yı seçim heyecanı sarmış bulunuyor.
Etnik kökeni, dini, dili, kültürel özelliği,inancı, düşüncesi ve cinsiyeti ne olursa olsun bütün dinamiklerin seçme ve seçilme haklarının güvence altına alındığı Rojava’da toplumsal dinamikleri şimdi demokratik bir yarış bekliyor.
Rojava yönetimi seçim sandığını sadece Kürtlerin değil, Kürtlerle aynı toprakları paylaşan bölgenin kadim kimliklerinin; Ermeniler, Asuriler, Araplar, Êzidîler ve Türkmenlerin de önüne koyarak aslında yangın yerine dönmüş Ortadoğu’ya demokratik bir soluk aldırıyor.
Herkesin kendini özgürce örgütleme ve kendi temsilcilerini özgürce seçme hakkına sahip olduğu Rojava’nın bu demokratik açılımı Suriye’den başlayarak bütün Ortadoğu’ya ilham veriyor.
Herkesin bir diğerinin ‘ötekisi’ haline getirildiği; etnik, dini,mezhepsel ve kültürel kimliklerin birbirlerini boğazlamaya teşvik edildiği, bölgenin ‘kimlikler mezbahanesine’ çevrildiği, temel hak ve özgürlüklerle cinsiyet eşitliğinin pervasızca çiğnendiği günümüzde dini, dili, etnik kökeni, inancı, düşüncesi ve cinsiyeti ne olursa olsun herkesi kucaklayan Rojava’nın demokratik toplum sistemi Ortadoğu’da bir demokrasi vahası olarak yükseliyor.
Ve, elbette Rojava bu yüzden tepki çekiyor. Bu küçük ve şirin ülkeye çok yönlü ve sistemli saldırılar elbette onun demokratik karakterinden ötürü yapılıyor.
Türkiye radikal İslamcı çeteleri bu nedenle durmadan buraya saldırtıyor. İran bu yüzden burayı içeriden ve dışarıdan kuşatmaya çalışıyor. Amerika, Avrupa ve Rusya bu nedenle görmezden geliyor.
Ancak bütün bu uğursuz çabaların kökleri toprağın derinliğinde olan özgürlük ateşini söndüremeyeceğini de söylemem gerekiyor.
Hiçbir uğursuz çaba özgürlük kervanını çıktığı yolculuğundan geri döndüremeyecektir.
Kürt özgürlük kervanı toprağın ruhundan aldığı güçle yürüyüşüne devam edecek; barışın, eşitliğin, özgürlüğün ve refahın egemen olacağı yaşanası bir geleceği bölgenin kadim kimlikleriyle birlikte inşa edecektir...
Son olarak; İmralı’da başlayan çözüm sürecinin Rojava devrimine katkıları göz ardı edilmemelidir.
PKK lideri Öcalan’ın yerinde yaptığı müdahaleyle Rojava rahat nefes almış, halk kendi geleceğini inşa yolunda önemli fırsatlar elde etmiştir. Görüldüğü gibi bu fırsatları da iyi değerlendirmiştir.
Evet, çözüm süreci Rojava Kürtlerini güçlendirmiştir ancak, Rojava’ya yönelik Türkiye’den yapılan ve son günlerde de artmaya başlayan çete saldırıları süreci riske etmiştir.
AKP Hükümeti bu saldırıları behemahal önlemeli, Rojava Kürtleriyle yapıcı ve kalıcı bir diyaloğun içine girmelidir.
Kürtlerle Türklerin; Kürdistan’la Türkiyeínin ortak geleceği açısından bu gerekli ve önemlidir..
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.