• BIST 9739.72
  • Altın 3076.708
  • Dolar 35.4708
  • Euro 36.5892
  • İstanbul 6 °C
  • Diyarbakır 4 °C
  • Ankara 6 °C
  • İzmir 8 °C
  • Berlin 3 °C

'Ordu eksenli CHP muhalefeti'nin sonu mu?

Oral Çalışlar

Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, askerin siyaset üzerindeki ağırlığının kaldırılması yönünde çok kritik bir çıkış yapmış bulunmaktadır.

CHP’nin askerliğin kısaltılması ve bedelli askerliğe ilişkin tasarısı, tarihi önemde. CHP yönetimi; bu projenin askeri harcamaların sınırlandırılmasını da içerdiğini belirtiyor. Bu çıkışı, CHP’nin uzun zamandan beri ortaya koyduğu en önemli siyaset performansı olarak bile görebiliriz.

CHP’nin (ve aslında ‘mevcut rejim’in de) temel zaafını, militarizm karşısındaki zayıflığı oluşturuyor. Baykal yönetimindeki CHP, ‘ordu eksenli muhalefet anlayışı’yla özdeşleşmişti. AK Parti hükümetine karşı mücadelenin, yargı-bürokrasi-asker kıskaçı ile gerçekleştirilmesi yönündeki ısrar, sadece ‘Baykal kaynaklı’ değildi elbette…

Askerin engelledikleri

Kısa bir süre öncesine kadar, Sinema Sansür Kurulu’ndan YÖK’e kadar hemen her alanda askerin gözetimi vardı. Meclis’ten özgürlüklere ilişkin çıkarılacak her kanun için askerin direkt veya dolaylı izni gerekiyordu. 301 gibi maddeler, askerin karşı çıkması nedeniyle değiştirilemiyordu.

CHP de Meclis’te bu durumun tam anlamıyla bekçiliğini yapıyordu. Son yıllarda bir şeyler ciddi şekilde değişiyor. Askerin MGK’daki kayıtsız şartsız egemenliği bozuldu. Militarist gözlemciler, birçok kurumdan çıkartıldılar. YAŞ’ta hükümetin de etkisi hissedilmeye başlandı.

Bunca iyileşme ve normalleşmeye rağmen, Türkiye’deki siyasi yapının yumuşak karnının hâlâ sistemin yarı-askeri karakteri olduğu söylenebilir. Son dönemdeki davaları ve tutuklamaları askerin artık çok büyük bir otoritesinin kalmadığı yönünde yorumlayanlar olsa da Türkiye yarı-askeri siyaset alışkanlığını hâlâ tam olarak aşabilmiş değil.

Türkiye, nüfusuna oranla en çok askere sahip olan ülkelerden biri olmasına ve bu askerlerin büyük bölümünün angaryada kullanılmasına rağmen TSK, hâlâ ‘asker sayısının yetersizliği’nden bahsedebiliyor. Orduda 231.000 erin, güvenlik görevinde değil, ordunun angarya hizmetlerinde kullanıldığı biliniyor. (Bu konuda yapılan ısrarlı yayınların sonucunda, hükümet ve Genelkurmay’da yavaş bir kıpırdanma söz konusu olabildi.)

Kılıçdaroğlu’nun geniş kapsamlı bir sivilleşme ve demokratikleşme mücadelesi başlatıp başlatamayacağını göreceğiz. Ancak söylenen söylenmiştir ve kayıt düşülmüştür. Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP, askerin siyaset üzerindeki ağırlığının kaldırılması yönünde çok kritik bir çıkış yapmış bulunmaktadır. CHP’nin kısmen de olsa sivil anlayışları savunan bir ‘siyaset odağı’ konumuna gelmesi durumunda, Türkiye’nin yaşamakta olduğu dönüşüm yeni ve kritik bir derinlik kazanabilir.

Bedelli askerlik projesinin, CHP’nin ‘zengin çocukları’ndan yana tutum içine girdiği yönünde yorumlanmasını ise yüzeysel bir yaklaşım olarak görüyorum.

Bedelli askerlik talebi, esas olarak orta sınıftan gelen bir talep. Belli bir yaşa geldikten, belli bir işe sahip olduktan sonra uzun bir askerlik süreci, birçok insan için tam bir yıkım anlamına gelebiliyor. İşler dağılabilir, edinilmiş olan mesleki kazanımlar riske girebilir… Özellikle de ailelerine bakmakla yükümlü olan bireyler, çok dramatik durumlarla karşılaşabilirler. Bedelli askerlik talebi, ‘cepheden kaçan şımarık zengin çocukları’na değil orta sınıfa özgü bir talep. (‘Üst sınıf’ların ise daha çok dövizli askerlik seçeneğini tercih ettikleri biliniyor.)

Sözde sınıfsal analiz

Durumun böyle olduğu açıkça ortadayken hâlâ “Zengin çocukları kurtulacak, fakirler kalacak” edebiyatı üzerinden sözde ‘sınıfsal analiz’ler yapılabiliyor.

Asıl varılması gereken hedef, zorunlu askerlik sisteminin kalkması ve askerliğin profesyonelleşmesi. Askerliğin kısaltılması, asker sayısının azaltılması ve (bazı kesimleri rahatsız edebilse de) bedelli askerlik, belli bir yaşın üstündekilere askerlik affı gibi uygulamalar, bu hedefe yönelik küçük ama gerekli adımlar olarak değerlendirilebilir.

Kaldı ki, zengin, yoksul çok da fark etmiyor. Çoğunluk gönüllü olarak askere gitmek istemiyor. Bu isteksizlik aslında militarizmden uzak bir ruh halini de yansıtıyor. Demokratik ve özgürlükçü duruş, ‘sosyal-demokrat’ duruş; militarist yapının temeli olan ‘zorunlu askerlik’ten yana olamayacağı gibi, ‘zorunlu askerlik’in yarattığı toplumsal basıncı geçici ve kısmi olarak da olsa hafifletecek formüllere de karşı olamaz.

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış
    ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
ÖNE ÇIKANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 2009 İlke Haber | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : 0532 261 34 89