Kolombiya’da 50 yıllık savaş barışla sonuçlanacakken referandum engeline takıldı. FARC (Kolombiya Silahlı Devrim Güçleri) gerillaları ile Kolombiya devleti arasında uzun ve zahmetli bir “müzakere süreci”nin ardından, gerillalara af, topraksız köylülere toprak, FARC’ın yasal bir parti kurması ve seçimlere katılması gibi hakları içeren bir anlaşma imzalanmıştı.
Anlaşma halkoyuna sunuldu. Çok düşük katılım oldu (yüzde 37) ve kıl payıyla da olsa barış anlaşması reddedildi. Oysa beklentiler yüzde 60 hatta yüzde 65 “evet” oyu çıkacağı yönündeydi. Kolombiya üstüne uzman sayılması gereken gazeteciler,“barışa hayır” diyenlerin ülkenin savaştan etkilenmeyen kesimleri olduğu kanısındalar.
Uzman onlar. Herhalde söylediklerinde doğruluk payı yüksektir.
Yineleyelim: Kolombiya’da ülkenin savaştan etkilenmeyen kesimleri barışa hayır dediler!..
***
Peki, bir ülkede savaştan etkilenmeyen kesim ne demektir?
Coğrafi olarak: Savaş ülkenin bir bölgesinde sürüp gitmekteyse ve ülkenin geri kalan bölgelerinde sokağa çıkma yasakları ilan edilmiyorsa; kentler, kasabalar “hendek savaşları” sırasında ve sonrasında haritadan kazınmacasına tahrip edilmiyorsa; kent ve kasabaların içinde, girişinde, çıkışında kurulu polis karakolları, askeri kışlalar, insanlar bombalı araçlarla yok edilmiyorsa; o kentte ya da kasabada yaşayan yurttaşlar, askerler, polisler patlamalarda can vermiyorsa…
O kent ve kasabalar ülkenin savaştan etkilenmeyen kesimleridir…
Ekonomik olarak: Bakkal, manav, berber, terzi, lokanta gibi küçük dükkânından tutun da fabrikasına, ithalat-ihracat şirketlerine kadar uzanan işyerlerinin sahibi olanların sokağa çıkma yasakları, patlayan bombalar, yakın kırsaldaki ya da kentin içindeki silahlı çatışmalar, savaşın yarattığı aşırı yoksullaşma gibi nedenlerle işleri yokuş aşağı gitmiyorsa…
Onlar savaştan etkilenmeyen kesimlerdir…
Sınıfsal olarak: Oğlunu bir yolunu bulup (o yol genellikle bulunur) çatışma ve savaş bölgelerinde askerliğe yollamayanlar; oğullarının, yakınlarının tabutları başında cenaze namazına durmak zorunda kalmayanlar; “şehit haberleri” geldiğinde yüreği korkuyla hoplamayanlar…
Savaştan etkilenmeyen kesimlerdir…
***
Bu kadar mı?
Kişinin (“toplumsal kesimlerin” değil, kişinin) savaştan etkilenmesi, korkması, iğrenmesi, vicdanının kanaması ve savaşa karşı barışın yanında dimdik durması için ille de ve sadece bölgesel, ekonomik, sınıfsal aidiyetler mi belirleyicidir?
Dün Şemdinli’de “Nerede asker görülürse patlatılan bomba yüklü araç” yüzünden 18 yurttaşımız can verdi; 27 yurttaş yaralı.
Önceki gün Yüksekova’da “Kürt görünce kendiliğinden ateş açan makineli tüfek” yüzünden dört yurttaşımız öldü, iki yurttaş da yaralı.
Bölgesel olarak ekonomik olarak, sınıfsal olarak kim olursanız olun, dünkü ve önceki günkü ölümlere kayıtsız, duyarsız kalıp, devlete dönüp “Kendi kendine ateş alan makineli tüfek” masalının hesabını sormuyorsan; PKK’ye dönüp “Patlayıcı yüklü araçlarla asker, polis, yurttaş öldürerek nasıl bir sonuç alacağını umuyorsun” sorusunun cevabını istemiyorsan “Barış mı, savaş mı” seçenekli bir halkoylamasında ya sandığa gitmezsin ya da savaşa “evet” dersin…
Tıpkı Kolombiya’da olduğu gibi…
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.