Davası sonuçlanmadan filmi yapılan (Roboski mon amour-Bülent Gündüz) Uludereli 34 sivil için bir müze kurulacakmış.
Gönüllülerin öncü olduğu müzenin adına henüz karar verilmemiş. Roboski Müzesi diyorlar şimdilik.
Ne acı...
Benim güzel ve inadına yalnız memleketimin cezasızlık karnesinin yaldızlı pekiyilerinden biri daha müze olma yolunda.
Gökçer Tahincioğlu’nun Beyaz Toros kitabında da anlatılıyor 2011’de ölen 34 köylünün hikayeleri.
Kitaptaki 12 öykü içerisinden mağduru en fazla olanı.
Tekrar tekrar hatırlamalıyız:
Erkan Encü 13 yaşındaydı; gözlerini devlete vermiş korucu bir babanın çocuğuydu, yeni kurdukları takımın malzemeleri için para biriktirmek istiyordu.
Orhan Encü 13 yaşındaydı; bilgisayar almak için çıkmıştı kaçağa.
Muhammed Encü 13 yaşındaydı; babası evde yokken kaçağa gitmek, eve para getirmek istiyordu.
Savaş Encü 15 yaşındaydı; evde erzak bittiğinden gitti, eldiveninden teşhis edildi.
Yüksel Ürek 14 yaşındaydı; okulda kız kardeşinden yakıt parası istemişler, annesi bulamamış. Kış ayında para olmazdı, kaçağa gitti.
Hiçbiri dönemedi.
O kadar dönemediler ki toprağa verilen boş kefenleriydi.
Nasıl oldu, niye oldu, kim yaptı? Devlet hata yapmaz mıydı?
Bunlar iki cevabı olan sorular değil ki.
Ama gelemediğimiz nokta ortada.
2 koca yıl geçti. 1,5 yıl sivil savcılıkta bekletildi dosya. Sonra 4 sayfalık kararla Askeri Savcılığa devredildi. Bekliyoruz.
Peki Askeri Savcılık tıpkı Diyarbakır Özel Yetkili Savcılığı gibi görevsizlik kararı vererek dosyayı iade ederse ne olacak?
“Ben şu işe artık bir bakayım” demek için 2 yıl daha mı bekleyecek adalet?
Şu ara ortalık karışık. Herkes hesabını döküyor.
Faili ve sonucu değil “nedeni” konuşacak kadar olgunlaştık.
Uludere’ye bakış da bu olgunluğun işareti miydi yoksa!
Roboski Müzesi’ni kurmaya çalışanlar, ideoloji ayrımı gözetmeden, herkesin ucundan tutarak yükselteceği bir yapıdan söz ediyor; “Adalet, adaletsizliğin olduğu yerden yükselir” diyorlar.
Peki Özdemir Asaf ne diyor “Adalet” şiirinde:
“İnsansız adalet olmaz / Adaletsiz insan olur mu? / Olur, olmaz olur mu! / Ama olmaz olsun.”
Biz yeni bir yıla girerken, yeni yılı göremeyenler için son söz yine Asaf’tan olsun:
“Bir yürek üşümüş, kapamış kapılarını / Onarmak zordur / Bir şey yitirilmiş, hiç eskimeyecektir / Onarmak zordur.”
ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.